Zaman Makinası
"Zaman da yolculuk"
Bir
varmış bir yokmuş, akan zaman içinde, kalbur saman içinde, ganimetler içinde
yüzen bir memleket varmış; Semizler Ülkesi.
Bu memlekette semiz etli -gödeş- bolmuş. Semizlik gibi.Topraktan bitmişler, hiçbir emek görmemişler. Hazırdan beslenmişler, ganimet bölüşmüşler. Yedikçe semirmişler, yedikçe semirmişler; öyle semizlermiş ki bütün yırtıcılar, leş severler üşüşürmüş tepelerine. En kötü zamanda bile düşerlermiş piyasaya. Yok olmazlarmış hiç. Nesli de tükenecek gibi değilmiş.
Bu memlekette semiz etli -gödeş- bolmuş. Semizlik gibi.Topraktan bitmişler, hiçbir emek görmemişler. Hazırdan beslenmişler, ganimet bölüşmüşler. Yedikçe semirmişler, yedikçe semirmişler; öyle semizlermiş ki bütün yırtıcılar, leş severler üşüşürmüş tepelerine. En kötü zamanda bile düşerlermiş piyasaya. Yok olmazlarmış hiç. Nesli de tükenecek gibi değilmiş.
Toprağın
bereketinden olmalı, dağları, ovaları, yaylaları, bol suları varmış bu
memleketin. Yok olurlar mı hiç! Bu kadar günlük güneşlik memlekette.
Ayrık zehri, kaynana iksiri icat olmuş ama bir türlü gödeş-semiz etli- zehri icat edememişler bu memlekette. Bilim adamları da varmış, çalışıyorlarmış ama olamamış işte, kaderin cilvesi. “Yürü ya kulum” demiş bir kere, nice Mahmutlar dize getirememiş bu türü.
Gel
zaman, git zaman derken akan zaman içinde yüzüp gitmiş bunlar, çağlayan
derelerde, nehirlerde, denizlerde hatta okyanuslarda. Ha! Unutmadan, yüzme bilmeyenleri de çıkarmış
arada, mevtalarına kavuşurmuş hemen daldığında. Ne diyeceksin, kaderin cilvesi
işte. Olsun, onlar daha önceden gitmiş olurmuş cennete, cennet bahçesinde
dolaşırlarken görenlerin olduğunu da söyleyenler varmış. En büyük tesellileri
buymuş.
Denizler,
okyanuslar dedim de bilinenlere pek benzemezmiş ama onlara öyle gelirmiş işte. Belki
de hayal güçlerinin ileriliğindendir, kim bilir! Bazıları fark edermiş
bataklıkta çırpındıklarını, yanı başlarında camuşları -camız- gördüğünde. Hele bazen
de Su Aygırları görünürmüş, yakıcı yazın kuraklık zamanlarında.
Ha
bugün, ha yarın derken çırpınıp durmuşlar bataklıkta. Yağmur yağdığında
sevinirlermiş kurtulduk diye; biraz su yükseldiğinde bataklıkta. Ne de olsa göle
benzermiş bataklık.
Akan zamanı durdurmak istermişler el birliğiyle. Hatta söyleyeyim size: Arada bir yelkovanı, akrebi oynarlarmış geriye doğru. Anlayacağınız akan zamanı geriye sarmayı icat etmişler. Hani diyorlar ya “Geçmiş zamana yolculuk” diye. O zamanlardan gelirmiş adı bu icadın. Epeyce yolculuklar yapılmış bu zaman makinasıyla. Çok sevmişler geçmişte gezinmeyi, hele anlattıkları rüyalarını dinleseniz; dünyaya yayılmış rüyalarının ünleri, sağır sultan bile duymuş da inanamamış.
Derken uyanmışlar rüyalarından, bir de ne görsünler; ortalık toz, duman, taş taş üstünde kalmamış. bakmışlar yaşanmaz artık; çiftliklerindeki develerine binip gitmişler. Suya falan da ihtiyaçları yokmuş, bir daha suya hiç ihtiyaçları olmamış. Kaybolup gitmişler, Bazıları da sonralardan; roketlerine binip gittiler diyor, uzayın derinliklerinden sesler geldiğini söyleyenler bile varmış.
Masal bu ya! Her şey olası.
"İyi uykular kuzucuklarım. Adile Teyzeniz öpüyor sizleri, şimdi doooğru yataklarınıza bakiyim. Ha! Durun durun, dişlerinizi fırçalamayı unutmayın sakın yataklarınıza girmeden önce. He he he!"
Lay lay Lom
Haydi hop, lay lay
lom,
Elinde balon;
Ne güzel de oynuyon
Geniş olunca salon;
Kendinden geçip,
Dünyadan kayboluyon.
Belli
Parayı çok seviyon,
Adeta tapıyon,
Anlaşılan hiç düşünmüyon,
Nedir arkadaki plan?
Bir bakabilirsen
arkana,
Görebilirsin,
Beyin körü değilsen;
Toz dumandan sonra
kalan.
Harabeye döndü,
yıllardır,
Zarar gören Vatan’dır.
Haydi hop, Lay lay
lom,
Elinde balon.
Gözünde gözlük;
Cebinde yok yüzlük,
Oradan oraya koşar
sülük;
Ne olacağı bilindik
Görülük,
İş başkadır düş
başka,
Gel son ver sen, bu
aşka.
Senden büyük değilim
Haşa!
Başını çarptığın
zaman taşa,
Anlayacaksın
Olduğunu maşa.
Elle tutulmaz ateş,
Lazımdır illaki bir gödeş.
Oku, yaz,
Halince biraz da gez,
Bugün baharsa
Yarın da yaz;
Arkasından gelen ayaz,
Düşünerek yaşa,
İz bırak
Ömrün geçmesin boşa.
Haydi hop, Lay lay
lom,
Ben seni seviyom;
İzle beni,
Ben gidiyom.
31-03-2017-2046
Çok ilginç bir yazı ve şiirdi Halil bey. Beni bayağı düşündürdü de üstelik. Kaleminiz çok değişik, akıcı. Sanki dersler var yazıda alınacak. Sağlıcakla kalın :)
YanıtlaSilEce Evren hanım,
SilTeşekkür ederim, gözünüzden bir şeyin kaçamayacağından eminim. Sizin zaten düşünmüş olduğunuz şeylerdir zaman zaman. Rahatsızlıklarımız ortak aslında ama bazılarımız düşünüyor bazılarımız da düşünmüyor, günü kotarma yarışında. Bizler yaşadıklarımızdan çoook şeyler öğrendik. Belki de şanslıydık mı demeliyim yoksa şanssız mıydık mı demeliyim bilemiyorum ama geçen zaman en azından bazı şeyler kazandırdı bize.
Saygılarımla, hoşça kalın. :)
okurken sanki masal dinliyormuşum gibi geldi bana..:) tv,de rahmetli adile naşit aklıma geldi..bir varmış bir yokmuş masalları anlatıp dururdu,bi ara..yazınızıda sanki onun ağzından dinliyormuşum gibi zevkle okudum..Çok iyi derlenmiş,gerçekten tıpkı masal gibi bir hikaye olmuş.. elinize kaleminize sağlık..
YanıtlaSilya yazınızın sonunda Adile teyzeden bahsetmişsiniz ama benim aklıma daha ilk başta o geldi.. :)inanın bana.. tesadüfün de bu kadarı olur herhalde.... :)
SilErtuğrul Yıldırım,
SilTeşekkür ederim, beğenmenize sevindim. :)
Ertuğrul Yıldırım,
SilRahmetli Adile Teyzemiz masal simgesi olmuştu bir zamanlar, hala da aynı olduğunu düşünüyorum. Masal, çocuk denilince hemen aklımıza çakılıveriyor birden Sevgili Adile Teyze; o sevimli, şirin, samimi tombiş suratıyla. :)
Adile Teyze'yi dinlemiş olup da, masal denilince aklına gelmeyen var mı ki? sevgilerimle hoşça kalın. :)