“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
TAM KAFA DENGİMSİN KIZ FATMA
KAŞIK
“Yaşşa sen kız, tam da benim kafadansın Vallaha, billaha. Ben de baktım her gün aynı şey; yemek, sofra, temizlik, bulaşık, yatak
yorgan derken çektim resti, çekiş o çekiş yani. İşte bak halime, krallar
gibiyim şimdi. Yediğim karnımda yemediğim de yanımda ne arayan ne de soran var,
karışan girişen yok, neyi nasıl, ne zaman istersem o zaman yapıyorum. Vallahi
seni tanıyalı çok olmadı ama sana iyice ısındım kız ben. Bundan sonra seni
bırakmam artık, istediğin zaman gelebilirsin, arada felekten gece çalmaya da
beklerim ayol. Böylesi hafif kalıyor. Ananla da gelebilirsin her zaman.”
“Gelirim
ya, gelmez miyim hiç kız abla, ben de seni sevdim inan. Valla varlık sizde,
rahatlık da sizde ne karışanınız var ne de hesap vereceğiniz bir kimse. Biz
öyle mi ya, bir gün geç vardık mı eve bak bakalım neler oluyor, 'neredeydin bu
vakte kadar? Ne işin vardı dışarıda bu zamana kadar?..' soruların bini bir para
ahiret sorusu sorarlar insana.”
Fatma
elindeki taşı havaya fırlatarak attı masanın ortasına “bu iş bu kadar kızlar,
benden bu kadar bu günlük. Bir el daha hakikaten çok geç olur, mahallenin
diline düşmeyelim analı kızlı, siz de istemezsiniz değil mi böyle bir şeyi?”
dedi masadaki paraları çantasına koyarken.
“Darılmaca falan yok ha, çok kaybettiniz diye “hem demezler mi, kumarda
kaybeden aşkta kazanır diye, benim de bahtıma para çıktı bugün canlarım benim.
Hepinize çok çok teşekkür ederim güzel bir oyun oldu, ben çok zevk aldım bu
oyundan kızlar. En kısa zamanda yenileyelim olmaz mı canlarım benim” dedi
kollarını açarak önce ev sahibesine sarıldı öptü, daha sonra da diğerlerini
sırayla sarılarak öpüştüler, vedalaştılar.
Ev
sahibesi kadın Hüsniye’yi kolundan tutarak kendine doğru çekti “bunu almanı
istiyorum senden, bana çok büyük iyilik yapmış oldun bugün canım. İyi ki de
akıl etmişim Fatma’ya söylemeyi. Bugün için bize hizmet edecek birini getir
demiştim geçenlerde, Akşama kadar da hiç durmadın maşallah, çok da hamaratsın
vallahi tü tü tü nazar değmesin, biraz az ama kusura bakma bu seferlik, malum
kızın soydu bugün hepimizi vallahi. Çok şirin bu kızın senin, tıpkı sen canım
vallahi de billahi de. Yalanım varsa iki gözüm önüme aksın, ben doğruyu
söylerim her zaman” dedi. Avucunun içine sıkıştırılmış buruşuk paranın kaç lira
olduğuna bakmadan avucunu kapatarak Fatma’nın yanına geldi.
Aceleyle
çıktı Fatma ve Hüsniye evden. Ortalık karanlık bastırmış haldeydi. İnsanlar
akşam sofrasını çoktan kurdular, çoğu bitirdi bile. Biz sokaklarda zimidiyoruz
hala diye sinirlenen Hüsniye Fatma’ya kızmıştı. “Hay şu oyunun batsın senin.
Bir ton laf işittireceksin bana. Kız sen sopayla mı kalkacaksın oyundan. Akşama
kadar ne bıkmaz haliniz varmış sizin böyle.” diyerek itekledi hızlı yürümeleri
için.
Avucundaki paraya bakmayı akıl etti, avucunu ışıkta görebileceği şekilde açtı “gözü kör olmayasıca karı bozuntusu, bir de hanımlık taslıyor durmadan, şu verdiği paraya bak, sadaka mı veriyorsun sen bana ulan karı kılıklı karı, akşama kadar zıkkımlanıp durdunuz be besideki hayvanlar gibi, şunu getir bunu getir, zıkkımın kökünü yiyesiceler, Allah sizi bildiği gibi yapsın” diye mırıldanarak avucunu sıktı sıkabildiği kadar ve Fatma’ya göstermeden koydu çantasına. Bu kadar az para verilmesine çok kızmıştı ve kendini aşağılanmış hissetti. Hırsını Fatma’dan almayı düşünüyordu.
Avucundaki paraya bakmayı akıl etti, avucunu ışıkta görebileceği şekilde açtı “gözü kör olmayasıca karı bozuntusu, bir de hanımlık taslıyor durmadan, şu verdiği paraya bak, sadaka mı veriyorsun sen bana ulan karı kılıklı karı, akşama kadar zıkkımlanıp durdunuz be besideki hayvanlar gibi, şunu getir bunu getir, zıkkımın kökünü yiyesiceler, Allah sizi bildiği gibi yapsın” diye mırıldanarak avucunu sıktı sıkabildiği kadar ve Fatma’ya göstermeden koydu çantasına. Bu kadar az para verilmesine çok kızmıştı ve kendini aşağılanmış hissetti. Hırsını Fatma’dan almayı düşünüyordu.
Halil GÖNÜL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.