"Şehri bombalayan adam" |
Cevcet’in Sülfür Gazı Bombası
Cevcet’
im gülmekten kasıklarım şişti desem inanmazsın sen biliyorum, en iyisi
abartmadan diyeyim diyeceğimi o zaman.
Yahu
sahip çıktılar herkesten fazla Dev Adam’a, anlayabiliyor musun bunu? Düne kadar Hitler'in taktiklerini uygulayan adamlar şimdi de çevirdiler kazı yanmasın diye,
Atatürk'ü kimseye bırakmayacaklarmış; aklın kesiyor mu Cevcet? Ben rüyamda
görsem bile belinlerdim.
Şimdi
sen diyeceksin bana? “Yapıştırsan hatta Atatürk diye bir elbise diktirip
giydirsen sırtlarına, durmaz sırtlarında bile; lime lime olur kahrından(!)”
olsun da hazmedemiyorum artık birader bu kadar pişkinliklerini; bu kadar mı
aymaz bu millet yahu?
Deme deme dur;
“sıkı atın çitmesi pek olur” deme bana, sanırım bu atın gözlerinde katarakt
denilen perdelenme var, ameliyat gerekli be Cevcet. Bir an önce ameliyat olsa
iyi olacak.
Bir iş var bu
işin altında rahat değilim ama kafam da fazla basmıyor. Seçim geçim meselesi
değil bu iş kazık meselesi. Atatürk’ün kendilerine kazık attığını görünce
kazığın acısını çıkarmaya çalışıyorlar bence ama tutmaz bu maya bu gölde.
Nasrettin’in gölüne gitselermiş keşke ama o gölün de içine ettiler ya ondan gidemediler
demek ki.
Hiç
korkuyor musun senin oralara da gelir diye bunlar. Kork bence kork, korkmaya
başlasan iyi olur; gidecek bir yerleri kalmadı demektir Anıtkabir’e bile
gittiklerine göre senin oralara da gelir bunlar.
Ne derler
bilirsin sen yine de tedbirini al “sopanı eline al, hazırda bekle” benden
söylemesi Cevcet, demedin deme sonra bana. Ha! İstersen şu sülfür gazı bombası
yok mu ondan hazırla.
Gülme, gülme
öyle gevrek gevrek “sülfür gazı bombası”nı duyunca. Duydum maharetlerini, dağın
en sivri yerine çıkıp atıyormuşsun şehire doğrultup kıçını, ver yansın
ediyormuşsun görenler olmuş. Çoban
birisi -komşu köyün çobanı- sorunca da “Sülfür bombası atıyorum” demişsin.
Akşam gidip
muhtarlarına demiş, ertesi gün de gelip seni götürmüş jandarmalar ne olduğunu
bile sormadan. Morarmışsın biraz ama kıl aldırmamışsın gene de burnundan.
Karakolda
sormuş komutan sana: “Oğlum sülfür gazını nerden buldun?”
Sen ne
dediysen duyan bile olmamış, ver elini mahkeme arkasından. Kaç gün kaldıysan
kodeste keşif günü gelip çatmış kayanın başında. “Göster bakayım” demiş hâkim.
Donu tumanı sıyırıp domalınca şehire doğru; ne kadar “dur” dedilerse de
salmışsın sülfür gazı bombasını. Kaçışmış herkes etrafından, soluğu ovada
almışlar. Seni de orada unutup gitmişler arkalarına bakmadan. Ne kadar
gülmüştüm anlattığında Süllü ne zamandı o ya unutmuşum?
Bak işte bu
iyi bir çare olabilir bence hazırla yine sülfür gazı bombanı. Nohut var mı
nohut evde? Kuru fasulye de olur, lahana desen harika! Her zaman elinin
altındadır bunlar değil mi? Sen bilirsin işini canım, demeye ne hacet.
Hoşça
kal kardeşim Cevcet, adresimi yazdım sana, sende ne var ne yok? “Kestane kebap acele cevap” bekliyorum. Gözlerinden öperim, Cemheri
4/
10-11-2017
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
gerçekten çok ilginç hikayeler..hayri poster seri dizileri gibi bir roman olur inşallah.. :) sayenizde cevcet ismini de yeni duymuş oldum.. :) elinize sağlık,güzel hikayeler bunlar.. :)
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Silteşekkür ederim bu güzel iltifatlarınız için, beğenmeniz beni memnun ediyor. :)