“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka
kıracaksın!”
Eve Hırsız Girmiş
KAŞIK
Fatma
sabah ezanında uyandı ezanın sesiyle, cami yakınlarındaydı. Etrafa göz attı
gözlerini ovuşturarak. Evde kimsenin olması dikkatini çekti, bu vakitte kim
nereye giderdi diye sordu kendi kendine. Cevabı anlamsız geliyordu kendine de
ama bir cevabı olmalıydı kimsenin olmamasının bu saatte. Biri işe gitmiştir,
diğeri de bakkala her halde diye geçiştirip midesinin guruldamasını duyunca mutfağa
doğru ilerledi yiyecek bir şeyler hazırlamak için.
Kahvaltısını
hazırlayıp tadını çıkara çıkara yaptı tek başına. Sonunda bir de keyif çayı
içti kana kana. İşte yaşamak buna denir ne karışan var ne de gürültü patırtı;
ooh mis gibi, kendin pişir kendin ye!
Gün
oldukça ağardı, sokakta hareketler başladı, işe gidenler ayaklandılar. Fatma
alışverişe gitmeyi düşündü bir an, ne zamandır alışverişe çıkmamıştı. Bugün
şöyle keyfine göre bir alışveriş yapmanın iyi olacağını düşünerek hayaller
kurdu. Mağazanın içindeki giyecekler renk renk önündeydiler sanki, her birine
dokunuyordu teker teker.
Kahvaltısını
bitirdikten sonra olduğu gibi bıraktı ve yatak odasına geçti, üzerindekileri
çıkardı, banyoya girmek için hazırladı kendini. Ilık bir duş almak çok iyi gelecekti
kendisine hem yorgunluğunu atardı hem de biraz kendisine gelmesine faydası
olurdu ılık bir duşun.
Kapıdan
çıkmadan aynaya takıldı gözü önünden geçerken, alımlı duruyordu aynanın
karşısında, elleriyle gezindi yarı çıplak vücudunun üzerinde, her hattına
dokundu baygın baygın bakarak. Birden başını çevirip banyoya yöneldi.
Suyu
ılıklaştırdı istediği gibi ve girdi altına akan suyun. Bir süre yüzüne suyun
akmasının tadını çıkardı, başından, saçlarının uçlarından akan sular vücudunun
diğer yerlerini ıslatmaya başladı yavaş yavaş. Alacağı elbiseleri düşünüyor,
giyip her birini alımlı alımlı yürüdüğünü canlandırdı gözlerinin önünde. Neyi
eksikti ki başka kadınlardan da giyemiyordu istediğini istediği gibi. Fazlalığı
olduğu kesindi kendine göre, boy desen boy, baldır bacak desen öyle, göğüs
desen ha keza, bir de şu benim halime bak. Eski püskü modası geçmiş çaputlara
sarılmış yarı ölü yaratıklar gibi dolaşıyorum ayak altında.
Değişecek
bu yazı değişecek bundan böyle Fatma Sultan, divan duracaklar önünde, göreceksin
o günleri, yakındır bak gör işte bir cızık sana… işaret parmağıyla cama bir
çizgi çizdi buharlaşan aynaya. Epeyce keyfini çıkardı duşun, bekledi kendini
gevşemiş rahatlamış hissedinceye kadar ve çıktı bornozuna sarılarak. Havluyla
başını kurulayarak yatak odasına geçti.
Dolap
ve raflardan giyeceklerini çıkarmak için eğildiğinde dolabın içinin dağınık ve
altındaki raflarında birkaçının içinden bir şeyler alınmış olduğunu gördü,
üstelik aceleyle alınmış gibi görünüyor çekildiği gibi bırakılmış raflar.
Hırsız
girmiş eve diye telaşlandı bir anda, koşturarak Sultan’ın yatak odasına geçti,
onun dolabı da aynıydı dağınık haldeydi, şüphesi daha da arttı bu durumu
görünce. Hemen odasına geçip acele acele giyindi. Nasıl da duymamıştı kimse
hırsızın girdiğini.
Aklına
ilk gelen sokağa çıkıp bağırmaktı “hırsız var, yetişin komşular” diye ve yaptı
aklına geleni. Avazı çıktığı kadar “hırsız vaaar!’” diye bağırmasıyla
komşularının kapıya dayanması bir oldu.
Devam edecek.
Halil Gönül
Görsel: Google Görseller
Kaleminize sağlık devamını bekliyorum.
YanıtlaSil
SilEleştirmenAdam,
evet devam edecek, ilginiz için teşekkür ederim.