"Merhaba İnsanlar" |
Solucan Olmaya Ne Dersiniz?
Aklıma
gelen bir soru var. Yeni geldi aklıma. Bu aralar olur olmaz şeyler geliyor
aklıma. Bazen beni bile şaşırtıyor o sorulardan bazıları.
Sizler de şaşıracak mısınız bakalım?
Sizler de şaşıracak mısınız bakalım?
Doğadaki canlıların büyük çoğunluğu hayatta kalabilmek için önüne çıkan engelleri yok ediyor bazen öldürüyorlar.
Nasıl mı?
Örnek: Sarmaşık güneş ışığına ulaşabilmek için kendine engel olan ağaçlara sarılarak
-tutunarak- ağacın tepesine kadar çıkıyor ve zamanla gelişip serpiliyor. Aldığı
güneş ışığının etkisiyle gelişip serpiliyor, serpildikçe de daha fazla güneş
ışığı istiyor ve bu durum sarılarak tepesine çıktığı ağacın her tarafını
kaplayana kadar devam ediyor ve zamanla güneşe ulaşamaz durumda kalan asıl ağaç
kurumaya yüz tutuyor. Sonuç: sarmaşık kendine engel olan ağaca yaslanarak onun
desteğiyle güneş ışığına ulaşıyor ve onu yok ediyor.
Onu
yok edince başka bir ağaca tırmanmaya başlıyor, bu işlem böylece devam ediyor.
Başka
bir örnek: Bal arıları. Kovanda ikinci veya daha fazla dişi -kraliçe- arı
oluştuğunda yumurtalardan, kovan içinde bir savaş başlıyor dişi arılar
arasında. Dişi arıların en gelişkin olanı diğerlerini yok ediyor veya kovandan
kovuyor. Bir kovanda tek dişi -kraliçe- arı kalıncaya kadar devam ediyor savaş.
Büyük ihtimalle diğer dişi arıların yaşama şansı olmuyor. Bazı karınca türlerinde de var benzer bir
durum ve en güçlü lider diğer liderleri devre dışı bırakarak koloniyi
büyütüyor.
Kartaldı
yanlış hatırlamıyorsam. Üç civarında yumurta yumurtlar ana kartal ve doğan
yavruların en güçlüsü ayakta kalır. Anne kartal bu savaşa engel olmayarak
seyreder hatta. Bu kadar acımasızdır. En son kalan yavru en güçlü olan yavrudur
ve diğer iki yavru ölmüşler ya da yuvadan aşağı atılarak ölmeleri sağlanmıştır
en güçlü yavru tarafından. Ana kartalın acımasızlığı ve güçlülüğünün altında
yatan durumdur bu. Çünkü yaşam adil değildir ve herkesin yaşama hakkı yoktur;
ancak güçlüler ayakta kalabilir bu yaşamda. İşte bu yüzden yavrularını kendi
arasında savaşması onu rahatsız etmez.
Birkaç
örnek daha verilebilir ama yazı fazla uzayacağı için insanlara getirmek
istiyorum konuyu. Tüm canlı yaşamının genlerinde varken savaşmak ve hayatta
kalmak güdüsü, insanlarda da aynıdır aslında durum. Biz insanlar olarak bu tarz
olaylara canilik olarak baksak da yaşamın cilvesi demek daha doğru anlaşılan.
Dünyadaki
kıtlık gitgide arttığında bu acımasız savaş daha da artacağından ben eminim
kendi adıma. Şimdilik bu aç ve açlıktan ölenlerin sesi fazla çıkmıyorsa
ilelebet çıkmayacak diye bir kural yoktur. Şimdiye kadar din vb. inanç
sistemleriyle durumlarına rıza gösteren ve açıkça ölmeyi kabullenen, hatta
cennete gideceğinden dolayı da sevinen zavallıların gün gelip akılları ermeye
başladığında dünyayı büsbütün yutmaya çalışan kafalar ne yapacak merak
ediyorum.
Evet,
yapılan çalışmalar göstermiyor mu? Kaçacaklar elbette Dünya’dan. Uzayda
koloniler kurarak ve dünyayı da ürettikleri robotlara bırakarak dünyayı
robotları aracılığıyla yönetmeyi seçeceklerdir mutlaka eğer hala dünyada bir
çıkarları varsa. Eğer dünyada bir çıkarları kalmamışsa gerek kalmayacaktır hiç
ir şeye. Dünyada kalanlar kendi aralarında savaşlara devam edeceklerdir hayatta
kalabilmek için.
Böcek
ve bitkilerin bazıları da kendi aralarında savaşa gerek kalmadan kolonilerini
genişleterek eldeki tüm imkanları ortaklaşa kullanmaya çalışırlar, bazılarının
önünde yiyeceği kalmazsa önünde yiyeceği olanlarda yemez ve intihara
yönelirler, bu arada diğer aç kalanlara yiyecek ulaştığında veya açlar yiyecek
bulduğunda tekrar devam eder yemeye intihardan vaz geçerler. Bunlar bir tür solucanlardır.
Düşünüyorum da bir gün insanlar da solucanlar gibi olabilirler mi acaba? solucan geni aşılasak mı, ne dersiniz solucan olmaya?
22.12.2017
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
Hayatta bir çeşit denge unsuru gibi: hayatta kalmak için engelleri aşma durumu.
YanıtlaSilBir gün solucanlar gibi olacağımızı düşünmek çok ütopik geliyor bana.
Arif öztürk,
SilEvet haklısınız, oldukça ütopik.