"Çay ve yol" |
Birer Damladır Yazılar
Yazılar birer damladır aslında ya gözlerden akan birer yaş; sevinç veya acı gözyaşlarıdır damla damla. Bazıları da kan damlasıdır ya yürek acısından akan damlalar ya da kesik acısından akan damlalardır.
Kısaca
bilimsel yazıları bir kenara bırakırsak diğer hikâye, roman, şiir vb.
yazılardan söz ediyorum elbette. Bilimsel yazılar bir tespiti açıklayan ve adım
adım devam eden yazılardır. Sonuçta ulaşılan sonuç bir tespitin izah edilişi ve
duyuruluşudur ilgilenen veya ilgilenmeyen kişilere.
Bilimsel
yazıların da yazılmasından sonrasında çok yazılar yazılır bazıları uzunca
zamanlar devam eder konuşulup yazılmaya. Örneklersek evrim teorisi bu tür
tespitlerden birisidir ve hala hakkında konuşulup yazılmaktadır.
Bilimsel
yazıların haricindeki yazılarda da vardır benzer bir durum. Yazılmalarının
üstünden yıllar hatta yüzyıllar geçse de konuşulup yazılmasına ara verilmeden
devam edilir. Bu yazılarla ilgili yazılıp çizilenlerin çoğu da gürültüden başka
bir şey olmaz. Bazen de bir kitleyi tatmin etmek için yazılmış olması dışında
bir anlamları yoktur.
Yazmak
demek bir şeylerin yıllarca damıtılması demek bence. Bir konuyu enine boyuna
değerlendirip bunu da aktarmaktır, paylaşmaktır başkalarıyla.
Yazılanların
oldukça büyük bir kısmı kurgulanarak yazılır ama kurgu arada kaybolur anlatım
diline bağlı olarak; okuyucu o anlatıyı gerçeklerden ayırt edemez. Gerçeklik
olarak algılayıp ve ona göre değerlendirir bana göre.
Hayatın
kendisi de aslına bakılırsa bir türlü kurgulardan ibaret değil midir? Bir
konuyu değerlendirip bir karar alırız kendimizce doğru olduğuna inandığımız bir
durumdur ve uygulamaya sokarız kararlarımızı. Uyguladığımız kararımız bazen
ters bir durumda çıkar karşımıza, acı duyarız üzülürüz böyle bir durumda. Doğru
çıkarsa genel anlamda, seviniriz böyle durumda da. Başlangıcı çok gerilerde
kalmıştır artık yolun. Bazen de çıkış anımızı unuttuğumuz olur.
Yaşam
böylece devam eder gider. Kurgu olduğunu düşünür müyüz hiç? Bence pek
düşündüğümüz olmaz ancak çektiğimiz acılar ve yaşadığımız sevinçler kalır bize.
En çok da iz bırakan yaşanan acılardır.
İnsanların
içinde bulunduğu duygusal durum neyse; sevinçliyse eğer, yaşamındaki sevinçli
anlarını hatırlama eğilimlidir, eğer üzüntülü ise, bu durumda yaşamındaki üzücü
ve acı çektiği anları canlanır, hatırlanır devamlı olarak.
Sevinçliyken
üzüntülü anlarımızı az da olsak hatırlasak bile kısa süreli ve anlık olarak
gelir geçerler ama acılar yani üzüntülü anlarımızın izleri bizi her an yakalama
ve esir alma eğilimlidirler. İşte üzüntülü duygu durumunda olduğumuzda sürekli
hatırladığımız yaşamımızdaki üzüntülü ve acı dolu anlarımız olurlar. Etkisi
oldukça uzun sürer çoğunlukla ve bu süreçten kurtulmak zorlaşır bazen.
Bazıları
alır kâğıdı kalemi eline duygularıyla yüzleşirler, yüzde yüz yalın olmasalar
bile kıyısından köşesinden dokunurlar kendi sınırlarına. Sınırlarına her
dokunuş hoplatır onları ve biraz daha dalmak isterler derinliklerine ama kör
bir kuyudur dalmaya çalıştıkları kuyu kendileri de şaşırırlar farkına
vardıklarında.
Kısaca
bütün yazılardaki kelimeler ve cümleler birer damladır bana göre ya damarlardan
ya da gözlerden akarlar. Aldıkları yol “benden sana’ dır.” Bazıları yük hafifletir bazıları da yükü
ağırlaştırır. Okur değerlendirir bu durumu. Bazen de okurun anlamakta
zorlandığı yazılar çıkar ortaya, derinden gelenlerdir, kör kuyulardan çıkıp
gelmişlerdir bu damlalar.
25.12.2017
Halil
Gönül
.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.