SAYFALAR

Pazar, Ocak 28, 2018

Kaşık-36-Veysel Taburcu Oldu

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Veysel Taburcu Oldu"

BÖLÜM-36

Veysel Taburcu Oldu

KAŞIK

            Sultan Veysel’in yanına geçmeden hemşire odasına uğradı, işlemlerin durumunu öğrenmek için. Bir an önce eve gitmek için can atıyordu. Heyecanlıydı ama Hüsnü Beyi yalnız bırakıp gitmek üzüyordu bir taraftan da. Ne olur ne olmazdı, bir ihtiyacı olursa… diye geçirdi aklından.
            Hemen döndü gerisin geriye ve hızla Veysel’in yanına döndü. Düşünceli halini görsün istemediği için de yüzüne bir gülücük demeti kondurdu zoraki de olsa.
            Öğle ziyaretinde gelebileceklerini düşünerek kendini teselli etmeye çalıştı içten içten. Bir türlü anlayamamıştı bu durumu, bu kadarını beklemiyordu aslına bakılırsa, ne olursa olsun hiç olmazsa ele güne karşı bile insan olan insan duyduğunda gece veya gündüz damlardı, bir aksilik vardı belki de hiç aklına gelmeyen… başını sallayarak geldi odanın kapısına kadar ve yüzündeki gülücük demetiyle girdi içeriye.
            Veysel gözlerinin içine bakıyordu Sultan’ın “nasıl ana durumu? İyi mi bari? Sordun mu ne zaman taburcu edeceklermiş?..” oğlunun sorduğu soruları duymuyordu Sultan, sandalyeye oturduğunda cılız sesler duymaya başladığında baktı Veysel’in yüzüne. Veysel tedirgin olmuştu anasının halinden. Hüsnü Bey’in durumunu tahmin etmeye çalıştı, belli ki iyi değildi, anasının suratı söylüyordu her şeyi… ısrar etmedi sorularında. Anasının konuşmasını bekledi sessizce yüzüne, gözlerinin içine bakarak.
            Hemşirenin odaya girmesiyle hareketlendiler Veysel ve Sultan. Daha ilk adımını atar atmaz müjdeyi verdi hemşire, “akşama kalmadan çıkacaksınız, öğle yemeğinden sonra hallolur tüm işlemler, işleri hızlandırmak için şunu da imzalatıp geldiniz mi sizin yapacaklarınız bitiyor. Haydi, gelmiş geçmiş olsun.” Elindeki evrağı uzattı Sultan’a.  “sağ olun, sağ olasın hemşire hanım sağ olasın, elinize ayağınıza sağlık…” dedi kekeleyerek. Kendine gelmeye çalışıyordu.
            Elindeki evrağı düzeltip baktı önce, Veysel’e uzattı okuyamayınca. Veysel nereye gideceğini tarif etti, gideceği yerin ismini söyledi, aşağı kata inince bir daha sorarsın anacığım.” Uzattı tekrar anasına evrağı.
            Öğle yemeğine az bir zaman vardı. Hemen imzalatıp gelmek için ayağa kalktı ve tedirgin adımlarla çıktı odadan dışarıya. Anasının hali hiç de hoş değildi Veysel’e göre. Hiç böyle görmemişti daha önce onu. Çaresizdi sanki elinden hiçbir şey gelmiyor gibiydi. Elinden bir gelen olsa ne yapar eder yapardı mutlaka, göğü yere indirme pahasına da olsa yapacağından emindi. Ne tür bir çaresizliği olabilirdi?.. düşüncelere daldı, Kayın pederini ziyaretinden sonra çok dalgınlaşıp değiştiğini düşünmeye başladı. Kötü olmalıydı durumu belli ki, yoksa anası neden o kadar dalgınlaşsın ki!..
            “Tamam, oğlum, imzalattım, getirip hemşireye verdim evrağı. Yemekten sonra çıkıyoruz.”  “anacığım gel hele, neyin var senin, hiç böyle görmedim ben seni bu zamana kadar?” elinden tuttu anasının. Veysel’in gözlerinin içine bakan anası anlamıştı Veysel’in durumu anladığını, “yavrum, dünürün halini hiç beğenmedim sabah gittiğimde yanına. Sanki adam vedalaştı benimle, sana iyi bakmamı söyledi bir de, selam da söyledi sana. Bak unutmuşum dediklerini sana söylemeyi…” duyduklarından oldukça üzülen Veysel kulaklarının uğultusundan Sultan’ın dediklerini anlayamıyordu, yalnızca gözlerinin içine ve dudaklarına bakıyordu, dudak okuyordu adeta. Bir süre bakıştılar üzgün üzgün. İçi sıkılıyordu Sultan’ın. Patlayıverecekmiş gibi hissediyordu kendini.
            Koridorda yemek arabasının sesi gelmeye başladı, tabak çatal sesleri gitgide fazlalaşıyordu. İsimlerin okunmasından yakınlarında olduğunu anladılar. “Yavrum ben yan komşuya söyleyeyim, senin yemeğini alıversin. Ben dünürün yanına bir uğrayayım, yemeğini yedireyim onun, bilirsin kendisi yiyemiyor, yerinden kıprayamıyor daha.” Dedi aceleyle kalkmak istedi sultan. “tamam, anacığım tamam, sen nasıl istersen…” diyerek elini bıraktı Sultan’ın.
            Öğle ziyaretleri de başlamıştı, koridorda gürültüler başladı. Yan komşunun getiriverdiği yemeğini zar zor yemeye çalıştı Veysel. Bir türlü boğazından geçmiyordu lokmalar, yutmak için zorlandığının farkındaydı ama daha fazlası gelmiyordu elinden. Bir an bırakmayı düşündü ama anası yemediğini gördüğünde çok üzülecekti onun için zorladı kendini, az bir şey kalırsa üzülmezdi nasılsa.
            Veysel gelen bağrışma seslerine kulak kabarttı lokmasını yutmaya zorlanırken. Sesler tanıdıktılar sanki Fatma ve Hüsniye’nin seslerine benziyordu ama epeyce uzakta gibiydiler. Bir an içi cız etti ve kaşık düştü elinden. İrkildiğini hissetti o an. Bıraktı her şeyi yan tarafına ve kulak verdi gelen bağrışmalara.
            Sultan Hüsnü Bey’in yemeklerini aldı, Hüsnü Bey’in  “hiç iştahım yok” demesine rağmen. Güler yüzle yanına geçip “olmaz dünürüm, yemek zorundasın, ölüm yok ya ucunda, her şey hallolur zamanla. Kendini koyuvermek yok. Şimdi elinden geldiğince yemeye çalışacaksın, biraz da zorlayacaksın; aksi halde gönlüm razı olmayacak.” Elindeki kaşığı yavaşça götürdü Hüsnü Bey’in ağzına…
            Hüsnü Bey’in zorlandığı çok açık belli oluyordu yutkunmalarından ama Sultan’ı kırmamak için zorla da olsa yutuyordu ağzına koyulanları. Her yutuşunda gülümsüyordu Sultan. Hüsnü Bey farkındaydı her şeyin, sırf Sultan sevinsin diye zorlanıyordu.
            “Biz biraz sonra taburcu olacağız ama Veysel’i yerleştirir yerleştirmez ben yine geleceğim Fatma ve Hüsniye ile tamam mı? Bir iki saati bulmaz burada oluruz, var mı evden istediğin bir şey, gelirken getirelim?”
            Bir an gözlerinin içi parladı Hüsnü Bey’in, “sağ ol Sultan dünür, yok, bir şeye ihtiyacım yok. Sen yeterince yoruldun gelme istersen, Veysel’in ihtiyacı olur evde, ne de olsa yarası taze daha. Bizimkiler gelse yeter.” Gülümsedi, içten bir gülümsemeydi. Sultan bakışından anlayabiliyordu hislerini dünürünün. “Meraklanma sen, bakarım duruma göre…”
Halil Gönül
                        
Devam edecek.

Görsel: Google Görseller


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.