SAYFALAR

Çarşamba, Şubat 07, 2018

Kaşık-38- Ameliyathane Kapısında Uzun Bekleyiş

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Bekleyiş"

BÖLÜM-38

KAŞIK

Hüsnü Bey Öldü mü?

            Telaşla anasının yanına gelen Fatma, Sultan’ın dediklerini anasına söyler ve hemen gitmek için hazırlanmasını ister Hüsniye’den. Kendisi de üstüne başına çeki düzen verir. Sızlanıp duran Hüsniye daha da sızlanmaya başlar ve bir taraftan da toparlanır.
            Hastaneye vardıklarında ortalık sakinleşmiştir. Ziyaretçiler tek tük kalmışlar, aceleyle koşturarak çıkar merdivenleri Fatma. Hemen danışmadan öğrenir servisi ve kat danışmadan da Hüsnü Bey’in yattığı odayı bulur. İçeriye telaşla girer, merakla bakar babasına. Uyuduğunu düşünür bir an ve rahatsız olmasın diye adımlarını yavaş atar. Kısa bir süre babasının uyumasını seyreder, sonra anasının gelip gelmediğini kontrol etmek için kapıya çıkar ve koridora bakınır.
            Anasını koridorun ucunda görünce eliyle işaret edip tekrar babasının yanına geçer. Bir anda odada sesler başlar, babasının bağlı olduğu makinalardan geliyordur sesler. Telaşla bağırmaya başlar Fatma “doktor yok mu doktor, hemşire hanıııım babama bir şey oluyor…”
            Görevli hemşire koşarak gelir ve arkasından doktor…  hastayı hemen alırlar ameliyathaneyeHüsniye ne olduğunu anlamamıştır, nefes nefesedir ve koştururlar ameliyathanenin önüne kadar…  beklemeye başlar Fatma ve Hüsniye, gözleri kapıdadır, her an açılmasını umut ederek gözlerini ayırmazlar kapıdan…
            Epeyce bir süre merak ve telaş içinde beklerler kapıya bakarak. Hüsniye suçluluk duyguları içinde kıvranır bu arada. Fatma kendi derdine düşmüş Hüsniye’yi görecek durumda değildir. Bir an Fatma Hüsniye’ye bakar uzaktan ve yanına gelir. Boynuna sarılır Hüsniye’nin “Anacığım” diye fısıldar ama Hüsniye duymamıştır kızı Fatma’nın dediğini.
            İçinden dualar eder, dudaklarından belli olur dualar edişi. Kızı Fatma’ya hem kırgınlığı hem de kızgınlığı vardır bu arada. Kızar çünkü kendisinin sebep olduğunu düşünür haberinin olmamasından. O gün kızına uyup gitmeseydi, kızı aklına girmeseydi “çalışacaksın hem de üç beş kuruş para görecek elin” demeseydi yanında olacaktı Hüsnü’nün ve ele güne rezil rüsva da olmayacaktı bu yaşında.
            Düştüğü durumu kabullenemiyordu bir türlü. Ölmese bari diye geçiriyordu içinden, adam ölürse rezilliği daha da artacaktı. Mahallenin diline düştüğü yetmezmiş gibi birde hasta kocasıyla ilgilenmeyen nankör kadın olacaktı. “Hüsnü bu gün ölme, bir ay sonra öl öleceksen, ne olur, son bir iyilik yap bana! İnadın tutmasın ne olur Allah’ım ölmesin şu mendebur adam.” Dudaklarından dökülen kelimelerin bazılarını duyup anlayamayan Fatma: Bir şey mi dedin anne?” dedi elini boynuna atarak üzgün bir ses tonuyla.
            İrkildi Hüsniye Fatma’nın sesiyle, yüzüne bakıyordu anlamsız anlamsız; orada değil gibiydi sanki. “Bir şey mi dedin kızım?” diye sordu. Şaşıran Fatma “Yok, yoook bir şey demedim” dedi şaşkınlığını gizlemeden. Anasını ilk defa böyle bitkin ve çaresiz görüyordu hayatında. 
Halil Gönül
Devam edecek.

Görsel: Google Görseller


4 yorum:

  1. eşinin "bir ay sonra öl öleceksen" demesi de üzücü bi durum aslında..umarım hüsnü bey ölmemiştir,daha sonra her şey tatlıya bağlanır diyelim artık..emeğinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul Yıldırım,
      eve,t maalesef öyle.
      Teşekkür ederim.

      Sil
  2. Bazen doktorlar direket söyleyince yaşama sevinci kalmiyo.Halil bey

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.