“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Bekleyiş" |
BÖLÜM-38
KAŞIK
Hüsnü Bey Öldü mü?
Telaşla anasının yanına
gelen Fatma, Sultan’ın dediklerini anasına söyler ve hemen gitmek için
hazırlanmasını ister Hüsniye’den. Kendisi de üstüne başına çeki düzen verir.
Sızlanıp duran Hüsniye daha da sızlanmaya başlar ve bir taraftan da toparlanır.
Hastaneye vardıklarında
ortalık sakinleşmiştir. Ziyaretçiler tek tük kalmışlar, aceleyle koşturarak
çıkar merdivenleri Fatma. Hemen danışmadan öğrenir servisi ve kat danışmadan da
Hüsnü Bey’in yattığı odayı bulur. İçeriye telaşla girer, merakla bakar
babasına. Uyuduğunu düşünür bir an ve rahatsız olmasın diye adımlarını yavaş
atar. Kısa bir süre babasının uyumasını seyreder, sonra anasının gelip
gelmediğini kontrol etmek için kapıya çıkar ve koridora bakınır.
Anasını koridorun ucunda
görünce eliyle işaret edip tekrar babasının yanına geçer. Bir anda odada sesler
başlar, babasının bağlı olduğu makinalardan geliyordur sesler. Telaşla
bağırmaya başlar Fatma “doktor yok mu doktor, hemşire hanıııım babama bir şey
oluyor…”
Görevli hemşire koşarak
gelir ve arkasından doktor… hastayı
hemen alırlar ameliyathaneye… Hüsniye ne olduğunu anlamamıştır, nefes nefesedir
ve koştururlar ameliyathanenin önüne kadar…
beklemeye başlar Fatma ve Hüsniye, gözleri kapıdadır, her an açılmasını
umut ederek gözlerini ayırmazlar kapıdan…
Epeyce bir süre merak ve
telaş içinde beklerler kapıya bakarak. Hüsniye suçluluk duyguları içinde
kıvranır bu arada. Fatma kendi derdine düşmüş Hüsniye’yi görecek durumda
değildir. Bir an Fatma Hüsniye’ye bakar uzaktan ve yanına gelir. Boynuna sarılır
Hüsniye’nin “Anacığım” diye fısıldar ama Hüsniye duymamıştır kızı Fatma’nın
dediğini.
İçinden dualar eder,
dudaklarından belli olur dualar edişi. Kızı Fatma’ya hem kırgınlığı hem de
kızgınlığı vardır bu arada. Kızar çünkü kendisinin sebep olduğunu düşünür
haberinin olmamasından. O gün kızına uyup gitmeseydi, kızı aklına girmeseydi “çalışacaksın
hem de üç beş kuruş para görecek elin” demeseydi yanında olacaktı Hüsnü’nün ve
ele güne rezil rüsva da olmayacaktı bu yaşında.
Düştüğü durumu
kabullenemiyordu bir türlü. Ölmese bari diye geçiriyordu içinden, adam ölürse
rezilliği daha da artacaktı. Mahallenin diline düştüğü yetmezmiş gibi birde
hasta kocasıyla ilgilenmeyen nankör kadın olacaktı. “Hüsnü bu gün ölme, bir ay
sonra öl öleceksen, ne olur, son bir iyilik yap bana! İnadın tutmasın ne olur Allah’ım
ölmesin şu mendebur adam.” Dudaklarından dökülen kelimelerin bazılarını duyup
anlayamayan Fatma: Bir şey mi dedin anne?” dedi elini boynuna atarak üzgün bir
ses tonuyla.
İrkildi Hüsniye Fatma’nın
sesiyle, yüzüne bakıyordu anlamsız anlamsız; orada değil gibiydi sanki. “Bir
şey mi dedin kızım?” diye sordu. Şaşıran Fatma “Yok, yoook bir şey demedim”
dedi şaşkınlığını gizlemeden. Anasını ilk defa böyle bitkin ve çaresiz
görüyordu hayatında.
Devam edecek.
Halil Gönül
Görsel: Google Görseller
eşinin "bir ay sonra öl öleceksen" demesi de üzücü bi durum aslında..umarım hüsnü bey ölmemiştir,daha sonra her şey tatlıya bağlanır diyelim artık..emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Sileve,t maalesef öyle.
Teşekkür ederim.
Bazen doktorlar direket söyleyince yaşama sevinci kalmiyo.Halil bey
YanıtlaSilsibel özer
Silanladım, haklısınız.