"Anamın pastası Şipit"
Gülen Çıtır Kız
Yakınmış
mahallelerimiz. Bizim mahalleye giderken
onların evinin önünden geçiliyor. “İşte burası bizim bina, ikinci katta
oturuyoruz, istersen birlikte ders çalışabiliriz” dedi. Ne de güzel gülüyordu
karşıma dikilmiş de, eriyip aktım karşısında.
“Hııı hıı” diyebildim başımı
sallayarak. Sizin ev nerede, yakın mı buraya?” dedi adım atmaya çalışırken.
“Hıı yakın, biraz ileride” dedim. İçim içime sığmıyordu. Çakılıp kaldım yerimde
bir adım atmış haldeydim ve ayaklarım ayrık kaldım.
Gülmeye
başladı “tamam o zaman, tekrar teşekkür ederim erikler için. Çok tatlıymışlar.”
Dedi ve bahçe kapısından içeri girince ben de koşturmaya başladım topuklarım
kıçıma vurarak. Arada havaya hopluyordum koştururken. Eve kan ter içinde
varınca anam afalladı. Hemen sağımı solumu kontrol etmeye başladı yara bere var
mı diye.
O
haftadan sonra birkaç günde bir ders bahanesiyle evlerine gittim, ders çalıştık
birlikte. Yaptığı pastalar çok nefisti. Anamdan istedim bir kere ama garip anam
nereden bilsin pasta yapmasını “şipit” yapıverdi bana pasta isteyince. Özene
bezene tavuk yumurtasıyla unu çırpar, bulamaç gibi olunca ocağın üzerindeki
kızgın saca dökünce pişerdi hemen. Bir yanı pişince çevirirdi ve beş kadar
yapıvermişti. Birisini de çıtır kıza götürmüştüm. O da çok sevmişti anamın
pastasını.
Günler
nasıl geçti anlamadım, okul kapandı yaz tatiline girdik. Babam köye göndermek
istedi beni sevinir diye ama ben istemedim çok ders çalışacağım yazın diye.
Israr etmedi babam. Anam ağzımdan laf almaya uğraşıyordu, sır verir miydim hiç,
vermedim. Babamla konuşurlarken duydum birisinde geceleyin “bu oğlana bi şeyler
oldu herif, bi haller var bu çocuğun başında.” Demişti babama. Babam da “ne
olacak, delikanlı oluyor artık” demişti anama. Ses kesilmişti sonra da.
Daha
sonraki günlerde günlerimin çoğu, bahçede ağaç dalına asılı kırık aynanın
karşısında geçer oldu. Saçlarımı bir türlü istediğim gibi yatıramıyordum, diken
gibiydi her biri başımda. Arada denk geldikçe anam da yardım ediyordu saçlarıma
bir şekil vermeye ama kurudu mu olan oluyordu yine, çok inatçıydı saçlarım ve
beni kızdırmaya başlamışlardı. Tek umudum vardı, biraz daha büyümeleriydi. O
zaman daha kolay yatarlardı benim istediğim gibi.
Pantolon
ve gömleğimi her gün kendim yıkıyor ve pantolonumu döşeğin altına koyarak özene
bezene ütülüyordum. Azıcık kusur oluyordu elbette tel ranzadan dolayı ama
olsun, o kadar kusur kadı kızında bile bulunurmuş. Öyle derdi nenem. Gömleği
dersen ıslatır asardım bahçeye hemen kururdu, ıslak asılınca da kendi
ağırlığıyla ütülenmiş kadar düzgün çıkardı. İş benim saçlardaydı, başka her şey
düzgündü benim için.
Koptuğum
gibi evden, kızın evlerinin önünden geçip bir tur atıp geliyordum, günde bazen
iki bazen de üç kez yapıyordum bunu ve beni görüp görmediğini bilmiyordum ama
görmüş olduğunu düşünmek çok hoşuma gidiyordu.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.