SAYFALAR

Pazar, Mart 25, 2018

Kaşık-49-Doktorun Niyeti Öldürmek mi?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

Doktor

BÖLÜM-49-

“Bu Kızı Öldürmekten Vaz Geçtim Ben, Muhtar!”  

            Fatma, Hüsniye’nin sol yanında kalıyordu sofrada. Doktor, belki ihtiyacı olur Hüsniye’nin yardımına diye öyle oturmalarını düşünmüştü. Hüsniye’nin hiç sesi çıkmadı bu duruma. Ne kadar sevindiğinin haddi hesabı yoktu. 
             Doktora ve seslenen dedeye hayranlık duyguları kabardı, taşmak istiyordu içinden. O dede de çok yoksuldu aslında, köylülerin yardım ve desteğiyle hayatını devam ettiriyordu. 

          Kendisi de birkaç kez evini silip süpürmeye gitmişti. Bir göz küçük odası vardı zaten. Yerde eski, parça parça olmuş bir hasır, üstünde eski bir kilim dururdu hep. Bir kenarda da minderlerden oluşan yer yatağı vardı.
            Bu iş bitsin, sana da güzel bir yemek yapıp karnını doyuracağım dede diye söz verdi kendi kendine. Fatma’ya baktı Hüsniye göz ucuyla.  Hayatında çok az gördüğü yiyecekler vardı sofrada ama ilk defa böyle sandalye ve masada yemek yiyecekti. Alışkın değildi metal kaşıklara, her zaman tahta kaşık kullanmışlardı kendi evlerinde.
            Doktor başladı önce, çünkü herkes onun başlaması için bekliyordu. “Herkese afiyet olsun” diyerek ilk kaşığını daldırdı sofranın ortasındaki kuru fasulye tabağına. Arkasından sesler gelmeye başladı. Kaşıklar ve tabak, metal olduğu için kaşık çarpınca metal tabağa  “tınnnn” diye bir ses çıkıyordu. Adeta bir melodi oluşturuyordu sesler.
            “birkaç lokma almıştı ki Hüsniye,  lokmasını ağzında çiğnerken “Asi kız seni öldürmekten vaz geçtim, duydun mu muhtar?  Bu şirin ve bir o kadar da güzel kızın, anasız kalmasına kıyamam.” Dedi gülümseyerek. Gözleri parlıyordu, Fatma ve Hüsniye’ye bakarken. Utandı Hüsniye, başını öne eğdi, lokmasını çiğnemeyi bırakmış ne diyeceğini düşünmeye çalıştı bir süre.
            Bu arada doktorun dediği cümleye bir anlam veremeyen Fatma, tedirgin olmuş, korkuyla bakıyordu doktora. Durumu fark eden muhtar düzeltmeye çalıştı durumu. Doktor önce davrandı hatasını düzeltmek için: “yok çocuğum yok, öyle demek istemedim. Ben senin ananı kendi kardeşim gibi sevdim. Sevdiğim için de itiraz ediyor her şeye diye, şaka yapmak istedim. Hiç öldürür müyüm? Ben yaşatırım, yaşatmaya çalışırım insanları elimden geldiği kadar. İşim bu benim, yani yaşatmak. Anlatabildim mi?” diyerek yanaklarını okşadı suratı sararmış Fatma’nın. Hüsniye de kendisine sevecen sevecen bakıp kafa sallayınca aşağı, yukarı; anladı kötü bir şey olmadığını ve olmayacağını. Lokmasını çiğnemeye başladılar Hüsniye ve Fatma.
            Muhtar devamını getirdi konuşmasının: “O iş öyle değil doktorum, göründüğü gibi değil yani!..”
            “Nasıl yani, anlayamadım muhtar. Anlatsana şu iş nedir?”
           
                                                                                                                      Halil GÖNÜL
Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. doktorda bi acayip,böle sölenir mi çocukların yanında..😀muhtar ne dicek acaba? "O iş öyle değil doktorum, göründüğü gibi değil" dediğine göre bi bildiği var hehalde.. 🤔 emeğinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul Yıldırım,
      muhtar bu, koskocaman mıhtar; bilmediği bir şey mi olur. :)
      Teşekkür ederim.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.