SAYFALAR

Cuma, Mart 02, 2018

Yürrü yavrum, anca varırsın(!)

"Yol"

Yürrü yavrum, anca varırsın(!)

                Dünya’ya gelişimizden itibaren yaşam savaşı vermeye başlıyoruz. Önce nefes almaya çalışmakla başlıyoruz, sonra da oksijenle kafa bulup onun tiryakisi oluyoruz ve tek derdimiz oksijen olmakla birlikte başka dertler de başlıyor.
                Denemeler her an devam ediyor ve Dünya adeta bir laboratuvar olup keşiflere başlıyoruz. Keşifler her zaman olumlu sonuçlanmıyor elbette. Ama yılmadan devam ediyoruz oyunlar oynamaya.
                Çocuklukta adı oyun ama biraz daha büyüyüp gençlik dönemine gelindiğinde oyunluktan çıkmaya başlıyor her şey. Böylece ilk yol ayrımına geliyoruz, kendimize bir yön çizmemiz gerekiyor; bedenimiz öyle diyormuş, delikanlılık dönemiymiş. Bazılarımız hiç de farkında olmadan geçmişizdir bu ilk yol ayrımını. Ya yanlış yola girdiysek! Diye bir kaygımız olmadan geçişimiz işlerimizin yoğunluğundan mı yoksa gözlerimizin kapalılığından mı bilen yok galiba. Sahi ergenlik diyorlar değil mi o yol ayrımına?
                Herkesle, en başta kendinle savaşırsın bu dönemde, ailenle ve dışarıdaki koskocaman bir dünyayla. Hiç kimse anlamaz seni, herkes ayrı telden çalmaya başlar ve her kişi yol gösterici kesilir başına. Elinin tersiyle itebilme cesareti için savaşırsın can hıraşane. Bitkin düşersen vay haline ama farkında bile olamazsın ki kimin dost kimin düşman olduğunun.
                “Haydi, kalkıyor araba, atlamayan kalmasın yoksa yaya kalırsın” derler bu sefer de tam geçişinde ilk kavşağın. Ya bineceksin kalkan arabaya ya da yaya devam edeceksindir ama yine farkında bile değilsindir nereye gideceğinin. “ne bu yahu?” demeye başlarsın, yavaş yavaş içinde bir pişmanlık duygusu hâkim olmaya başlar “neden büyüdüm sanki?” der gibi.
                “Yürrü yavrum, anca varırsın(!)” demek geldi içimden ama dedim de galiba!
   Demişim okudum paragraf başını. “Tüh be! Ayıp mı ettim ne?”  haydi gidelim gari durmanın faydası yok. Madem çıktık yola ne tarafa olursa olsun ne fark eder ki? Yol işte sonuçta.                   “Yürümekle aşınmaz” dı bir zamanlar yollar. Öyle yollar vardı işte bu memlekette, yürü yürü ne bitiyor yürümekle ne de aşınıyor bir milim.
                Her yolculuk savaşlar dizesidir aslına bakılırsa. Bazılarına alın yazısı der aklı ermeyenler, bazıları da ben yaptım oldu derler verdikleri kararlardan dolayı. Anlaşılan yollara karar verenler de çıkıyor. Yanlış değil bu durum, her şeye biz karar vermişizdir aslında veya öyle görünür. Öyle görünür dedim çünkü birileri bizi etkilemiştir ve etkilenerek karar verildiği için bizim kararımız sayılmaz ama sonucu bizi bağlar, iyi veya kötü olsa da katlanırız sonuca.

                                                                                                                                             20.01.2018

                                                                                                                                             Halil Gönül



Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.