Nötron mu, Götron mu korkunç?
Önceleri çok
üzülürdüm memleket meselelerini düşündükçe. Kötü şeyler olmasın, çocuklara iyi
bir memleket ve iyi bir dünya bırakalım diye. Akıllandım sayılır artık
düşünmüyorum. Arada bazen okuduklarım, gördüklerim ve de duyduklarım bu güne
kadar duyup ve gördüklerimin, okuduklarımın binlerce katı kötü olmasına rağmen
önce hafiften bir kızgınlık duygularım kabarıyor sonra da yavaşça sönüyor,
arkasından da gülmek geliyor içimden. Neredeyse gülme krizlerine gireceğim, o
kadar yani. Ne kadar da komik her şey ve bütün olanlar. Olanlar hakkında
söylenilenler.
Size tuhaf
ve sadistçe gelebilir ama bence çok normal geliyor. Bu kadar kirlilik bu
memleket için çok fazla. Temizlik mi? Nasıl olacakmış o? Benim bir fikrim var.
Son zamanlarda epeyce düşündüm bu konuyu. Yani temizlik konusunu. Ne tür
deterjan kullanılırsa kullanılsın, hatta sirke de ilave edilse temizlenmez bu
kadar fazla kirlilik.
Hâlbuki çok
basit bir yol var. Nötron bombası. Bir tane salla gitsin. Kökten çözüm. Kalan
sağlar bizimdir! İdammış, giyotinmiş, hapishaneymiş, yere göğe sığmaz bunlar.
Yer gök de kabul etmez atar dışarıya ve yayılma devam eder.
Ben böyle
deyince korktu arkadaşımın birisi de “arkadaş bizi yakacaksın arada” dedi.
Bence kötülere bir şey olmaz, öyle denir ya hani. Biz gibiler zaten kötü
onların gözünde, bizim gibilerin gözünde de onlar. Ama bir unutulan şey daha
var.
Yıllar
öncesinde aşılandık biz radyasyona. Radyasyon falan pek etkilemez yani. Asıl
güvencem bu aşılanma. Radyasyonlu havayı soluduk, radyasyonlu çayları içtik.
Hatta dedi ki o zamanın bakanlarından birisi: “pencerelerinize naylon kaplayın,
radyasyon geçemez.” Bir başkası elinde bir bardak tavşankanı çay, ince belli
bardakta. Höpür höpür içiyor ekranlarda ve diyor ki: “sevgili vatandaşlar, çayı
porselen çaydanlıkta demleyin, radyasyonu yok ediyor.” Ne icatlar daha.
Anlayacağınız Türkiye çok şanslı radyasyona bağışıklığı olduğu için.
Sayelerinde bağışıklık kazanmış olduk radyasyona.
Aradan on
yıl geçtikten sonra o yıllardaki Atom Enerjisi Kurumu Başkanı: “Vicdanım
kaldıramıyor artık, üzgünüm, yalan söyledik, kandırdık vatandaşları. Üzerimizde
çok baskı vardı.” Hepsi bu kadar işte.
Bu memlekette yaşıyor olmak bile mucize.
Arkadaşıma
“korkma” dediğimde ne dese beğenirsiniz. “ben radyasyondan, nötrondan
korkmuyorum ki; Götron’dan korkuyorum.” Dedi. Arkadaş benim bilmediğim daha
tehlikeli bir madde olduğunu öğrenmiş. Ben çok cahal kalmışım demek ki.
Nötrondan korkulmaz bu memlekette Götron’dan korkulurmuş meğer. Çok tehlikeli bir madde olmalı. Dünyanın bizi
neden kıskandığını şimdi anlamaya başladım. AİDS bile bir şey yapamadı bize,
her şey vız gelir tırıs geçer bizi.
AİDS de ne
alaka diyenleriniz vardır. Gençlerdendir o sesler. Eskiler iyi bilir Karadeniz
taraflarında yapılan röportajlarda erkeklere soruyorlar: “AİDS nedir biliyor
musunuz? Çok tehlikelidir. Ölümcüldür.” Cevap hazır taş gibi: “bize sökmez AİDS
meids, korkmayız öyle şeylerden.” Yalnız Karadenizli erkekler değil yurdun her
yanında benzer cevaplar vardı o zamanlar aslında. Bir anda yabancı uyruklu
hayat kadınları dolduruvermişti ortalığı.
Kadınlar da çok mücadele verdiler kocalarını kaptırmamak için, bazıları
kazaya kurban gitse de. Bazıları üçer beşer kişilik kocaman aile oluverdiler
gülüm balım yaşayıp gittiler.
Düşünüyorum
bazen de başka bir memlekete falan yerleşsem üç gün dayanamam ben. Nasıl
bırakılır bu kadar havası bile komedi kokan bir memleket. Bir başkadır benim
memleketim. Mis kokuludur mis. Bir de Nötron’lanırsa, limonlu olsun lütfen
nötron da; limonsu limonsu koksun her yer. Limon çiçeği çok hoşuma gider benim
rahatlatan bir kokusu vardır. Ferahlatır.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.