SAYFALAR

Cuma, Haziran 21, 2019

İnciler-11-Heybemden Dökülenler

Tedirginlik

İnciler-11

-Bazen o kadar tedirgin oluyorum ki düşünebildiklerimi yazmak konusunda, papağana benzetilmekten korkuyorum; okuduğum bazı kitaplarda o kadar çok kaynak kitap gösteriyorlar ki –gözüm korkuyor, kendimi incir çekirdeği kadar bile göremiyorum-, okumadıkları hiçbir şey yok adeta, yazmadıkları da öyle; her şey söylenmiş, yazılmış çooook önceleri ve şimdiye kadar. İlginç olan ise değişen hiçbir şey yok garp –batı- cephesinde de, şark –doğu- cephesinde de. Bana sorarsanız, daha da geriye gitmiş çok şey. Görünen o ki; anlatmakta ve anlamakta büyük bir sıkıntımız var. 20.02.19

    -İnsan ve diğer canlıları mutlu veya mutsuz eden dış uyaranlardır: bir başkasının gülümsemesi, bir başkasının sevmesi falan. Yemek yemenin mutlu ettiğini söyleyenler olursa da bazen inanmayın; o durum, öğüteceği bir şey bulamayan mide denilen değirmenin danıskalığından başka bir şey değildir. Eğer doğru olsaydı ahırlardaki besi danaları hiç durmadan şarkı söyler dururlardı ve dünyayı inletirlerdi mutluluktan.
-İnsan denilen yaratık bütün zırhlarından soyulup, açık çıplak kaldığında, nasıl bir şey çıkar ortaya, düşündünüz mü hiç? Belki bir zavallı pelte yığını belki de korunmaya ve sevilmeye muhtaç aciz ve sefil, küçücük; üfürsen uçacak bir zerrecik!.. Bakmayın öyle allarına, pullarına, şatafatlarına; hiç de göründükleri gibi değiller ama olamayıp da olmak istedikleri gibi görünme hevesindeler. Halleri eğlendirmiyor da değil hani.
-Bir canlı neden olduğundan farklı gösterir ki kendini? Hadi bukalemunu anladık: düşmanlarından korunuyor, kirpiyi de anladık diyelim… Ya insan! Belki kendi çirkin suratını görmekten kaçmak içindir kim bilir! Ama yine de yeni yüzünün nasıl göründüğünü merak ederek aynaya bakamadan edemiyor değil mi? Bu kadar maharet yeterli değil demek ki kapatılmasına. İnsanın kendi kendisine eziyet etmesine acıyan tanrı bile onun kurtuluşunu ölmesinde buluyor ve canını alıveriyor, bazılarında uzun sürse bile. 02.03.19
-Kahramanlık, evet kahramanlık hoştur, her zaman hoşa gider kahramanlar ancak çok az kahraman çıkmıştır dünyadaki kalabalığa rağmen. Neden mi? Çünkü kahramanlığın bir bedeli vardır; ölüm, yıktığının karşılığıdır ölüm, hem de binlercesi, eğer ölümlerden kurtulursa ancak kahraman olur. Kahramanlığı boyunca da ölüm kol gezer peşi sıra. Asıl kahramanlığıysa yaşarken hiç uyumamasıdır. Atatürk en büyük kahramanlardan birisidir bu dünyada. Çünkü: köhnemiş bir imparatorluktan taze bir fidan yetiştirdi; Türkiye. İslam halifesini yendi, bebeğin aklını özgürleştirdi; yetmedi, bildiği her şeyi öğretmeye çalıştı. Ömrü boyunca uyanık durdu ölüme karşı çünkü her an beklediği şeydi; düşmanları bolcaydı içten ve dıştan. Denediler ama başaramadılar. Sevdi de, hem de çok sevdi Latife isminde genç bir kadını, ne yazık ki devam edemediler. Devam edemediler ama ömürleri boyunca sevmeye de devam ettiler. Yüreklere gömüldüler. Yetmedi hala Atatürk’ü öldürmeye çalışıyor aynı düşmanları. İlavesi de var, dost sandıkları da işin içine dahiller artık. Gördünüz mü “Kahramanlık” nasıl bir şeymiş?  
-Hep beklenendir o “bir gün”, ne yazık ki hiç gelmez.
-“İnsan” bu gezinenler değil, “İnsan” tozlu, örümcek ağlarıyla kaplı, rengi kaybolmuş insan perdesinin arkasında gizli. 

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. insan gerçekten çok zavallıdir varlık içinde bile yok denecek kadar küçükken bu tavırlar neden . Bu seferki favorim 3 . Paragraf .
    Sanırım sanırım sizin yazılardan hep favori yerler çıkartacam . :))

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.