Eğitimin amacı tipleştirmek midir?
“Sevgili yavrum,
Şunu işin başında belirtmeliyim ki, üniversite okusan da
okumasan da hatta hiçbir eğitim almasan da seni her zaman seveceğim. Bu
sevgimde hiçbir değişiklik olmayacak.
Seninle eğitim konusunda düşündüklerimi son bir kez daha konuşmak
istiyorum. Umarım farklı bir anlam aramaz, beni anlamaya çalışırsın. Çünkü seni
kırmak veya eleştirmek gibi bir düşüncem kesinlikle yoktur bunları yazarken.
Baba nereden çıktı? Diyeceksin belki de. Sadece düşündüm
ki, telefonda insanın aklına derli toplu gelmiyor bazen, insanın aklı
karışıveriyor konudan konuya geçerken. İşte bu nedenle, düşüncelerimi derli
toplu anlatabilmek istiyorum sadece.
Eğitim, bana göre dünyaya ve çevreye bakış açısı
kazandırır. Kendine güvenin artar, nereye nasıl ve hangi açılardan
bakabileceğini bilirsin. Ayrıca eğitimden kastım, yalnızca yükseköğrenim değil,
aslına bakılırsa hayat boyu olan bir eğitim de vardır. Bazen isteyerek, bilerek
bazen de istemeyerek, zoraki alırız bu eğitimi.”
Bu mektupta yazılanlara kimsenin fazla
bir diyeceği yoktur sanıyorum hatta dokunaklı da. Her ana ve baba benzer
duyguları taşırlar. Öncelikle çocuklarının sağlığı ve mutlu olmaları başta
gelir.
Ne zıtlık
değil mi, böyle düşünürken, diğer yandan da sınavdan sınava koşturur dururlar o
çok sevdikleri çocuklarını. Çocuklar kâbuslar yaşarlar bu gibi dönemlerde. Ana
babalara göre de hayatı kazanmanın yolu sınavlardan geçer. Nasıl yarış atları
hipodromlarda kıyasıya yarışıyorlarsa kırbaç şakırtıları altında, o kıymetli
çocuklar da öyle yarışırlar.
Sadece
sınavlarda yarışmaları yetmez. Mesleki yaşamlarında da devam eder gider
kıyasıya yarışlar. Hatta acıması yoktur birbirine yarışmacıların. Öldüresiye
bir rekabet vardır adeta. Yıkıldın mı üstüne basarak geçenleri gördüklerinde
şaşırıp kalırlar.
Daha geriye
gidelim isterseniz. Daha bebekken ne zaman tuvalete gitmeleri gerektiğinin
eğitimleri başlar. Arkasından şunu yap, bunu yapma emirleri gelir. Cezalar da
vardır. Güya bilim adamlarıdır o cezaları olumlayan ve keşfini yapanlar.
Aklımdan geçen soru şu: hangi ceza olumludur ki? Adı üstünde cezadır işte.
Olumsuz olduğu bir davranışa karşı yaptırım olarak emrivaki bir yoldur ceza.
Hiçbir fert olumlu bakmaz anlayarak veya anlamayarak.
Biraz daha
büyümeye görsün çocuklar. Bebekliğinde normal sayılan ve övülen, gülünen birçok
davranış artık hoş gelmemeye başlar güya büyüklere. İşler tersine dönmüştür sanki
büyükler küçülmüş küçükler büyümüşlerdir. Yükler, davranış kalıpları yüklenir
beyinlerine. Hatta yüklemekle yetinilmez kazınırlar adeta. Başka türlüsü
yoktur.
Kimi sevip
kimi sevmeyecekleri tekrarlanır durur sürekli. Büyüklerin sevmediklerini
sevmemek zorundadır çocuklar sebebini bile bilemeden. Böylece dost düşman
duvarları yükselmeye başlar etraflarında. Gitgide duvarlar aşılamaz olurlar ve
kapalı dar bir alanda sıkışıp kaldıklarının bile farkına varamazlar. Gördükleri
burunların dibi ve gökyüzüdür. Burunlarının dibini görenlerin içinde bir de
bıyıklı olanlar varsa vay hallerine. Bıyıkları kırlaşıncaya kadar görecekleri
renk siyah olacaktır ancak kırçıllaşmaya başladığında beyazı fark
edebileceklerdir. Bu durum kendi seyri içinde doğal karşılanacaktır. Belki de
bazıları buna alışamadığı için tekrar siyaha boyamayı deneyeceklerdir ve
tekrarlayıp duracaklardır beyazlıkları bile bile.
Gözlerinizin
önüne bir getirsenize sokaktaki insanların hepsinin de aynı renk ve aynı tür
elbiseleri giydiğini, aralarında hiçbir fark olmayacak bir şekilde
göründüklerini. Kabak tarlasına girdiğinizde ne görürsünüz? Ya aralarında
birkaç köken kavuna rastladığınızda ne hissedersiniz? Yolup atar mısınız bunlar
diğerlerinden farklı diye?
Eğitim,
eğitim diye diye kabak tarlasındaki kabaklara çevirmeye çalışıyorlar insanları
bazı insan sayılanlar. Kendine bilim adamı süsü verenler de kabakları su
veriyorlar sadece. Merak etmesinler bence, kabaklar bir yolunu bulur hayatta
kalmanın. Bal kabağı vardır örneğin. Tatlısına bayılır insanlar ama her
toprakta yetişmiyorlar maalesef.
Düzen böyle.. keşke böyle olmasa...birazda gençlik mücadele etsin yorulsun..
YanıtlaSilSibel,
SilNe yazık ki böyle. İnsanlar tektipleştirilerek ayakta kalacağını düşünüyor yöneticiler. bu yöneticilerin cahil olduklarını da dikkate alırsak eğer durumun önemi daha iyi anlaşılır umarım.