SAYFALAR

Cuma, Temmuz 26, 2019

Zorla yazmak ve kabızlık

Yazmak ve Kabızlık

                Bazen bir şeyler yazmaya zorlanıyorum. Kendimi zorlayarak inatlaşıyorum illaki bir şeyler yazmak için. İşte böyle zamanlarda kendimi kabız olmuş adama benzetiyorum. Bu benzetme öylesine oturuverdi duruma. Hoşuma da gitti çünkü illaki bir şeyler yazmalıyım diye kendimi zorlamak kabız olup da saatlerce tuvalette bekleyip ama bir türlü doğru dürüst bir şey çıkarıp rahatlayamamaya eş bir durum. Ikınsan da sıkılsan da bir an geliyormuş gibi hissettirip sonradan cayan, adeta alay eden bir durum. Olmuyor, bir türlü dökülmüyor ancak zeytin çekirdeği gibi çıkması bile rahatlatıyor. Kızıyorsun, kan ter içinde kalıyorsun ama sonuç sıkıntı. Kızarak hayal kırıklığı içinde kalkıp gidiyorsun. İşte yazmak için kendimi zorladığım zaman durum bu.

            Bazı zamanlarda düşündüğüm oldu bu durumu. Olsun yine de zorlayayım kendimi ki gevşemeyeyim, alışkanlığa dönüşsün. Hay benim kafam, ne zaman insan sevmediği bir şeyi yapmaktan zevk alır, alışkanlık haline gelmesini ister? Doğaya aykırı bir defa. Duymayan varsa söylemiş olayım: gönülsüz namaz göğe ağmaz demiş atalar.
            İçimden geldiği zamanlarda yazmaya çalışmak hoşuma gidiyor. Kelimeler ardı ardına sıralanıp gidiyorlar o zaman. Bazen yanlış bir cümle kurduğumda sırıtıyor, hissediyorum bunu. İşte böyle durumlarda sonraki cümleyle bağlantı sırıtmaya başlıyor. El sallamaya başlıyor sırıtan kelimeler.
            Bir de kurgulamak şimdilik bana göre değil çünkü o kadar yoğunlaşamıyorum. Yani dikkatimi bir noktaya yoğunlaştırarak olayları kurgulayıp belli bir plan dahilinde yazmak şimdilik bana olanaksız görünüyor. Ben düşünmek istemiyorum bir şeyi yazarken. İçimden o anda ne geliyorsa olduğu gibi aktarmak istiyorum. Yamaya başlamadan önce, otururken, kalkarken, yürürken veya herhangi bir şekilde uğraşırken bir simge, olay tetikliyor ve aklıma o an gelen bir şeyler oluyor. Sadece o anı bir anlatım sırasına koymaya çalışıyorum, hatta bazen onu bile yapamadığım oluyor. Bu durumu ben kendim fark ediyorum ve biraz rötuşlayarak dolambaçlı yoldan çıkıyorum işin içinden.
            Bu durum, okuyucuya saygısızlık gibi algılanmasın. Kesinlikle öyle bir niyet olmayıp sadece yazma işlemini eğlenceye döndürmek istediğimden kaynaklıdır. Yazılan ham veridir. Yazdıktan sonra tekrar üzerinden geçip hata düzeltmesi yapmıyorum. Ancak yayınlarken genel olarak gözden geçirmeye çalışıyorum.
            Şöyle bir düşünceden de kaynaklanıyor bu durumlar. İnsanlar nasıl evlerinde doğal olup rahat hissediyorlarsa kendilerini, yazmak da benim için evimde olmak gibi bir durum gibi algılıyorum. Okuyucular da benim misafirlerim elbette. Misafirlerim çat kapı girsinler istiyorum kapımdan ve kendilerini rahat hissetsinler. Her ne kadar kendi evlerinde gibi hissedemeseler de en azından ona yakın bir rahatlıkları olsun misafirken.
            Sokak ve ev. Ne alaka diyenleriniz olabilir. Şunu demek istiyorum. İnsan evde gecelikle dolaşabilir ama sokağa çıkacağı zaman sokak kıyafetlerini giyerler. Herkes aynı şeyi yapar. Çünkü yaşamın kendine göre kuralları vardır. Elbette gece kıyafetiyle sokakta dolaşanı kimse tutup da hapse atmaz ama toplumsal değer yargıları yapar cezalandırmayı. Umursamayan umursamaz. Kimsenin söyleyeceği bir şey yoktur. Kim bilir deneyen olursa belki moda bile olabilir. Neden olmasın.

            Burada kessem iyi olacak çünkü ıkınmaya başladım gibi hissediyorum. Kesik kesik gelmeye başladı kelimeler. Zorlamanın anlamı yok. 11.07.19           

Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. Yazdıklarınız pekçok yazarın ortak sorunu olsa da, benzetmenizi yadırgadığımı söylersem umarım sizi incitmemiş olurum. Zira bu zaviyeden bakınca kabız olunmadığı durumda yazılanları neye benzetmiş oluyoruz diye bir düşünce peydahlanınca aklımda, garip bir durum çıkıyor ortaya:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Kaystros Tyrha, hayır incinmedim. kabız olunmadığı durumlarda her şey akıp gidiyor kendi seyrinde ve güzel yazılar çıkıyor ortaya ve rahatlıyor insan yazdıktan sonra. içten gelerek yazılmaya başlandığında insan kelime seçmekte veya düşüncesini anlatacak kelimeler bulmakta zorlanmıyor hatta öyle bir çaba bile gereksiz oluyor çoğunlukla. sıkıntılı olmak düşüncelerin net olmamasından kaynaklanıyor elbette.

      Sil
    2. Bazen balkonda serinlerken ya da okuduğum bir kitaptan etkilendiğimde düşüncelerimi yazıya dökmek geçiyor aklımdan. Sonra bu fikirler buhar oluyor uçuyor adeta. Hadi tam zamanı, oturup bir şeyler yazayım dediğimde ne bir şey çıkabiliyor ne de yazdığımı beğeniyorum. işte. Hûlasa, ısmarlama olmuyor bu işler azizim. İlham geldiğinde onu biraz şımartmak lazım. Nasıl fotoğraf meraklıları kameralarını yanlarından ayırmazlar, yazma sevdalıları da not alacakları bir kalem defteri yanlarında bulundurmalı belki de.

      Sil
    3. aynen öyle sevgili meslektaşım. insan çoşup içi kükremeye başlıyor bazen ve kelimeler uçuşmaya başlıyor, o anda yazdın yazdın yazamadıysan uçup gidiyorlar geldikleri gibi. sonradan toparlamak, hatırlamak olmuyor. galiba her genç kızın başına geliyor bu tür şeyler. :))

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.