Yazmak ve Kabızlık |
Bazen bir şeyler yazmaya
zorlanıyorum. Kendimi zorlayarak inatlaşıyorum illaki bir şeyler yazmak için.
İşte böyle zamanlarda kendimi kabız olmuş adama benzetiyorum. Bu benzetme
öylesine oturuverdi duruma. Hoşuma da gitti çünkü illaki bir şeyler yazmalıyım
diye kendimi zorlamak kabız olup da saatlerce tuvalette bekleyip ama bir türlü
doğru dürüst bir şey çıkarıp rahatlayamamaya eş bir durum. Ikınsan da sıkılsan da
bir an geliyormuş gibi hissettirip sonradan cayan, adeta alay eden bir durum.
Olmuyor, bir türlü dökülmüyor ancak zeytin çekirdeği gibi çıkması bile
rahatlatıyor. Kızıyorsun, kan ter içinde kalıyorsun ama sonuç sıkıntı. Kızarak
hayal kırıklığı içinde kalkıp gidiyorsun. İşte yazmak için kendimi zorladığım
zaman durum bu.
Bazı
zamanlarda düşündüğüm oldu bu durumu. Olsun yine de zorlayayım kendimi ki
gevşemeyeyim, alışkanlığa dönüşsün. Hay benim kafam, ne zaman insan sevmediği
bir şeyi yapmaktan zevk alır, alışkanlık haline gelmesini ister? Doğaya aykırı
bir defa. Duymayan varsa söylemiş olayım: gönülsüz namaz göğe ağmaz demiş
atalar.
İçimden
geldiği zamanlarda yazmaya çalışmak hoşuma gidiyor. Kelimeler ardı ardına
sıralanıp gidiyorlar o zaman. Bazen yanlış bir cümle kurduğumda sırıtıyor,
hissediyorum bunu. İşte böyle durumlarda sonraki cümleyle bağlantı sırıtmaya
başlıyor. El sallamaya başlıyor sırıtan kelimeler.
Bir de
kurgulamak şimdilik bana göre değil çünkü o kadar yoğunlaşamıyorum. Yani
dikkatimi bir noktaya yoğunlaştırarak olayları kurgulayıp belli bir plan
dahilinde yazmak şimdilik bana olanaksız görünüyor. Ben düşünmek istemiyorum
bir şeyi yazarken. İçimden o anda ne geliyorsa olduğu gibi aktarmak istiyorum.
Yamaya başlamadan önce, otururken, kalkarken, yürürken veya herhangi bir
şekilde uğraşırken bir simge, olay tetikliyor ve aklıma o an gelen bir şeyler
oluyor. Sadece o anı bir anlatım sırasına koymaya çalışıyorum, hatta bazen onu
bile yapamadığım oluyor. Bu durumu ben kendim fark ediyorum ve biraz
rötuşlayarak dolambaçlı yoldan çıkıyorum işin içinden.
Bu durum, okuyucuya
saygısızlık gibi algılanmasın. Kesinlikle öyle bir niyet olmayıp sadece yazma
işlemini eğlenceye döndürmek istediğimden kaynaklıdır. Yazılan ham veridir.
Yazdıktan sonra tekrar üzerinden geçip hata düzeltmesi yapmıyorum. Ancak
yayınlarken genel olarak gözden geçirmeye çalışıyorum.
Şöyle bir
düşünceden de kaynaklanıyor bu durumlar. İnsanlar nasıl evlerinde doğal olup
rahat hissediyorlarsa kendilerini, yazmak da benim için evimde olmak gibi bir
durum gibi algılıyorum. Okuyucular da benim misafirlerim elbette. Misafirlerim
çat kapı girsinler istiyorum kapımdan ve kendilerini rahat hissetsinler. Her ne
kadar kendi evlerinde gibi hissedemeseler de en azından ona yakın bir
rahatlıkları olsun misafirken.
Sokak ve ev.
Ne alaka diyenleriniz olabilir. Şunu demek istiyorum. İnsan evde gecelikle
dolaşabilir ama sokağa çıkacağı zaman sokak kıyafetlerini giyerler. Herkes aynı
şeyi yapar. Çünkü yaşamın kendine göre kuralları vardır. Elbette gece
kıyafetiyle sokakta dolaşanı kimse tutup da hapse atmaz ama toplumsal değer
yargıları yapar cezalandırmayı. Umursamayan umursamaz. Kimsenin söyleyeceği bir
şey yoktur. Kim bilir deneyen olursa belki moda bile olabilir. Neden olmasın.
Burada
kessem iyi olacak çünkü ıkınmaya başladım gibi hissediyorum. Kesik kesik
gelmeye başladı kelimeler. Zorlamanın anlamı yok. 11.07.19
Görsel: Google Görseller
Yazdıklarınız pekçok yazarın ortak sorunu olsa da, benzetmenizi yadırgadığımı söylersem umarım sizi incitmemiş olurum. Zira bu zaviyeden bakınca kabız olunmadığı durumda yazılanları neye benzetmiş oluyoruz diye bir düşünce peydahlanınca aklımda, garip bir durum çıkıyor ortaya:))
YanıtlaSilSevgili Kaystros Tyrha, hayır incinmedim. kabız olunmadığı durumlarda her şey akıp gidiyor kendi seyrinde ve güzel yazılar çıkıyor ortaya ve rahatlıyor insan yazdıktan sonra. içten gelerek yazılmaya başlandığında insan kelime seçmekte veya düşüncesini anlatacak kelimeler bulmakta zorlanmıyor hatta öyle bir çaba bile gereksiz oluyor çoğunlukla. sıkıntılı olmak düşüncelerin net olmamasından kaynaklanıyor elbette.
SilBazen balkonda serinlerken ya da okuduğum bir kitaptan etkilendiğimde düşüncelerimi yazıya dökmek geçiyor aklımdan. Sonra bu fikirler buhar oluyor uçuyor adeta. Hadi tam zamanı, oturup bir şeyler yazayım dediğimde ne bir şey çıkabiliyor ne de yazdığımı beğeniyorum. işte. Hûlasa, ısmarlama olmuyor bu işler azizim. İlham geldiğinde onu biraz şımartmak lazım. Nasıl fotoğraf meraklıları kameralarını yanlarından ayırmazlar, yazma sevdalıları da not alacakları bir kalem defteri yanlarında bulundurmalı belki de.
Silaynen öyle sevgili meslektaşım. insan çoşup içi kükremeye başlıyor bazen ve kelimeler uçuşmaya başlıyor, o anda yazdın yazdın yazamadıysan uçup gidiyorlar geldikleri gibi. sonradan toparlamak, hatırlamak olmuyor. galiba her genç kızın başına geliyor bu tür şeyler. :))
Sil