Otogar |
Her ne
kadar güvenemediysem de benim için zorunluluktu gitmek, bir bakıma. Çünkü hemen
görünürde bir iş garantisi yoktu ancak zamana bırakmak gerekiyordu. İşte bu
zamanı değerlendirmekti amacım.
Bavulumu
hazırladım akşamdan ve sabah erkenden yola çıktım Balıkesir’e doğru. Üç saat kadar süren rahat bir otobüs
yolculuğumun arkasından otogarda inip bir süre dinlendikten sonra öğle yemeğimi
halledip telefon ettim R. Bey’e, geldiğimi bildirmek için. Belki ofiste
olmayabilir düşüncesiyle direk olarak gitmek istemedim.
İyi ki
de telefon etmişim çünkü Ankara’dayım dedi telefonda. Pek inandırıcı bulmadım ama
kendime de yüklendim haksızlık ediyor olabilirim diye. Ön yargılı
davranıyormuşum gibi düşünerek. Derken saatler geçti, ikindi geçip karanlık
çökmeye başladığında tekrar telefon edip gelip gelmediğini sorunca yenice
geldiğini ofise yaklaşmak üzere olduğunu bildirdi. Bir taksiye atlayıp vardım
bende daha önce aldığım adresteki ofise.
Ofiste
bir süre sohbet ettik havadan sudan ve otelde yer ayırtmam gerekiyordu.
Birlikte çıkıp bildiği bir otele bırakmasını söyledim ve beraber bir otele
vardık ve bir yer aldım. Sabahleyin
görüşmek üzere ayrıldık.
Balıkesir’e
daha önce gelmemiştim ancak transit geçmiştim birçok kez. Bir yer bilmiyordum.
Stresim oldukça fazlaydı ve tedirginliğim artmıştı güvensizlikten dolayı. İşin
içinde yalanlar vardı bana göre. Aslında Ankara’ya falan gittiği yoktu
kişinin. Kendince bazı masraflardan
kurtulmayı düşünmüştü diye şüphelenmeye başlamıştım.
Neyse,
uzatmayayım şüphelerimi. Zaten her şey kendini gösterecektir bir gün sonra.
Havalar geceleyin oldukça soğuktu. Kaloriferleri yaktılar. Odanın içi ısındı
ısınmasına ama benim odada kömür kokusundan geçilmez oldu bir anda. Görevliye
telefon ettim ama telefona bakan yoktu. Duman kokusu alabildiğine rahatsız
etmeye başladı ve uykum da kaçtı bu arada. Pencereyi açıp havalandırsam da faydası
olmuyordu. En sonunda pencereyi yarım açık bırakarak tedbirimi aldım
zehirlenmemek için uyur kalırsam diye. Uyumanın imkânı yoktu ama yine de
tedbirli davranmak en güzeliydi.
Sabaha
kadar uyuyamamanın gerginliğiyle ortalık aydınlanmaya başlayınca ayaklandım
hemen. Elimi yüzümü yıkayıp giyinerek çıktım dışarıya. Resepsiyon görevlisi
henüz uyanmadığı için soramadım kahvaltı yapabileceğim bir yer. Önemli de
değildi. Çıkıp bakardım çevreye ve bulurdum nasılsa bir yer. Yakında bir
pastane açıkmış ve nefis börek kokusu da gelmeye başladı yaklaşırken. Kokudan
buldum desen yeri vardır hani. Aheste aheste kahvaltı yaptım. Amacım biraz
zaman öldürmekti. Ortalık aydınlanınca ve güneş ortaya çıkıncaya kadar
pastanede kaldım. Biraz da sohbet ettik. Sahibiymiş. Ta deden kalma bir yermiş
ve kendisine de babasından kalmış aile işiymiş anlayacağınız.
Kahvaltımı
yaparken bir karara varmıştım. Bavulumu da alıp çıkacaktım otelden hesabımı
ödeyerek. Bu işi kesinlikle doğru bir iş
değildi. Daha doğrusu iş sahibi görünen R. Bey sağlıklı birisi değildi bana
göre. Basit, olması gerekenler bile yoktu davranış olarak. Gizlilik ve bir
dalavere vardı sanki. Yoksa bir insan neden yalana başvurmak ihtiyacı
hissederdi.
Devam edecek...
Görsel: Google Görseller
Yabancı bir yerde gecelemek bana gizemli gelir ve heyecan duyarım. Seyahatin insanlar üzerindeki olumlu etkisi de buradan gelir. Sizin seyahatiniz, maceranızın sadece bir bölümü ama tek başına hikaye olabilir bence.
YanıtlaSilben biraz tedirginlik duyuyorum artık. eskilerden dediğiniz gibiydi ama. :)
SilBalıkesiri bilirim ..Soğuk havası ankaramız gibi bazen..Karasal iklimi var...
YanıtlaSilİnsanı iyidir...Anadolu insanıdır...Çok şehit vermiş bu topraklara..En çok şehit bu ilimizden çıkmıştır..Her ferdi vatana bağlıdır...Severim Balıkesiri
Daha sonraları sık sık gidip gelmelerim oldu. sevdim ben de. :)
Sil