Zafer’in Yokluğunda
Zafer’in yokluğunu pek fazla
hissetmeyen ekip el birliğiyle çalıştılar bir süre. Bu arada Zafer’e de dinlenme
zamanı bırakmış oldular kendi akıllarınca. Zafer alıp başını giderek sakin,
tenha bir yerlerde yorgunluk atıp kendini dengeleme çabasına girdi. Duyguları
oldukça yoğunlaşmış ve karmakarışıktı. Yoluna koyması gerekiyordu içindekileri.
Dışarıda bazı şeyleri yoluna koymuş olduğunu düşünse de içindekileri yoluna
koyma işi kendisine ait olduğunun bilincindeydi. Kimse yardım edemezdi
kendisine kendisinden başka.
Aradan
epeyce bir süre geçti bir ormanda tek başına kuş ve hayvan sesleriyle.
Hafiflediğini hissetse de bir ağırlık çekiyordu bir yanını aşağıya doğru. Hiç kimseden haber alamıyor olması ayrıca
sıkıntı vermeye başlamıştı Zafer’e. Gazete parçaları da yoktu bulunduğu yerlerde.
Kuşlar ise haber getiremiyordu kendisine. Yukarıdan uçup uçup giderlerken el
sallıyorlardı sadece.
Birkaç
günlüğüne geriye dönmeyi aklından geçirmeye başladı bu arada. Neler yapmıştı
arkadaşları, her şey yolunda mıydı? Öğrenmenin tek yolu vardı, dönmek. Kararını
verdi. Dönecekti kısa süre de olsa.
Döndüğünde
görenler çok sevindi ve sokakta kulaktan kulağa yayıldı kısa sürede. Tanıyan
tanımayan kendisinden bahsediyordu birbirlerine. Arkadaşları daha ilk akşamdan
yanına geldiler cümbür cemaat. Ellerinde ve kafalarında projeler vardı, paylaşacaklardı
Zafer ile. Fikrini önemsiyorlardı. O ayrılmış bile olsa her türlü katkısını
vereceğinden emindiler.
Kimsesiz ve
imkânsız yaşlılara yönelik bir proje oldukça dikkat çekiciydi Zafer için. Çok
çok eskilerden bu durum hakkında düşündükleri vardı ama gün yüzüne çıkmış
şeyler değildiler. İşte ilk kez fırsatı vardı onları gün yüzüne çıkarmaya.
İmkânsızlık diye bir kavram tanımıyorlardı bu tarz projeler için. Hemen
harekete geçmeye karar verdiler ve işin başında Zafer’in olmasını istediler oy
birliğiyle. Herkesin neşesi, sokağın neşesi yerine gelmişti yine. Birden
ateşlendi sokak. Bayram havası esmeye başladı daha ilk akşamdan.
Mali
durumları oldukça iyi görünüyordu, düzenli bir gelirleri vardı artık belli bir
süredir. Ayrıca kampanyalardan ve yardım kuruluşlarından gelenler de oldukça
katkı sağlıyorlardı. Bu iş içinde bir dernek kurmalıydılar ki her şeyin yeri,
gelir ve gideri kontrol edilebilir olsun diye düşünen Zafer isim önerdi bu işi
yapacak dernek için. Dernek olması en uygunuydu kendisine göre. “Sokaktaki
Kimsesizlerden Yaşlılara Yardım Derneği” olacaktı ve kısaltılmış ismi
“SO-KİM-YAR. DER.” Olacaktı. İtirazsız kabuldü isim de.
Ellerinde
ilgili yaşlı sayısı hakkında genel bir bilgi vardı şimdilik ama daha detaylı
bir araştırmayla net bir şekilde tespit yapmayı düşündüler, kuruluş
çalışmasıyla paralel yürüyecekti tüm araştırmalar. Yer araştırması yapılmalıydı
bu arada. Geniş bir arazi isteniyordu bu iş için. Çiçek, sebze ve meyve tarımı
yapılmaya uygun olmalıydı bulunan arazi. Yerleşim dışında olmasının bir
sakıncası olmadığı gibi daha da iyi olacaktı. Sakin ve bakir bir bölge
olmalıydı. Ön çalışma yaparak yerel yönetimlerden de yardım istemeyi
düşündüler. Eğer bu konuda yardım alamazlarsa kendi imkânlarını
kullanacaklardı.
Bir ay kadar
geçen bir süre içinde tüm projenin detayları oluşturuldu ve ilk adım atılmaya
hazırdı. Öncelikle araziyi “SO-KİM-YAR. DER.” Adına tescil ettirmekti. Yerel
yönetim karşılıyordu araziyi. Şartı vardı, belirlemiş olunan yaşlıları da
projeye dâhil edeceklerdi ve yerel yönetime aynı sayıda kontenjan ayrılacaktı.
Ancak yerel yönetimin belirlediklerini dernek kendisi araştıracak ve kendi
ölçütlerine uygun olanlarını alacaktı, sayı bu şekilde tamamlanacaktı. Böylece
yerel yönetimlerin siyasi yan bahçesi olmayacaklardı. Tek bir amaçları vardı,
torpille değil, gerçek ihtiyaç sahiplerini barındıracaklardı. Yerel yönetimle bu konuda anlaştıktan sonra
arazinin devrini tamamlamak için adım attılar. Arazinin altyapı ve elektrik
ihtiyaçlarını yerel yönetim sağlayacak. Kendileri de dernek olarak her türlü
katkıyı sunacaklardı.
Proje gayet
basit ve anlaşılırdı. Öncelikle kimsesiz olacaktılar tüm yaşlılar. Belli bir
yaşın üzerinde ve kendi ihtiyaçlarını sağlayan ve sağlayamayan olarak ayrı
tutulacaklardı. Gelir durumları çok iyi durumda yani kendilerine ücretli bakım
sağlayabilecek durumda olanlar dâhil edilmeyecektiler. Asıl amaç ticari
olmayacak, kişiler üzerinden gelir elde edilmeyecek ancak ürettiklerinin geliri
olacaktı.
Yapılacak
tesisler için bir kampanya başlattılar. Kampanya devam ederken yapılar
dikilmeye başlandı. Arazi terbiye edilmeye çalışılıyordu bu arada. Tesisler
tamamlandığında arazi de tarıma elverişli duruma gelmesi plan dâhilindeydi.
Bir yıla
varmadan tüm tesisler tamamlanarak sakinlerin kabulüne başlanmış olması oldukça
heyecan katmıştı herkese. İşin başında bazı insanlar şaşkın şaşkın seyrederken
her adımda inanılır duruma gelmeye başladı çalışmalar.
Sağlık
ekibini, bir doktor, bir hemşire ve bir sağlık görevlisi olarak yerel yönetim
sağlayacak. Yaşlı bakım görevlilerini de belli bir eğitim alanlardan seçerek
veya kursa göndererek dernek tamamlamaya çalışacaktı.
Çiçek
yetiştirilecek arazi en fazla ellişer metre kare olarak parsellendi.
Yaşlılardan istekli olanlar çiçek yetiştirecekler ve bir kısım araziye de değişik
meyve ağaçları dikilecek ilgili zirai kurumların nezaretinde. İşin sevindirici
yanıysa özel kuruluşlardan da yardım etme teklifleri gelmesiydi. Bazıları tohum
ve ilaçları karşılamayı taahhüt ettiler. Her şey organik ve yerli tohum
olacaktı. Bu konuda kesinlikle taviz verilmeyecekti.
Birden
yüklenmek yerine adım adım yol alınacaktı. Çiçek türleri belirlendi talepler
doğrultusunda. Gerekli alet ve edavatlar tamamlanarak ilk dikim işlemine
başlanması herkesi canlandırdı. Hiç beklenmeyen yaşlılar bile ilk gün
gülümseyerek seyredip ikinci gün araziye çıkmaya başladı kendisinin sıcak ve
yakın gördüğü kişilerin yanına. Birlikte çalıştılar istedikleri şekilde. Baştan
sağlık sorunları çıkabileceği düşünülse de korkulan olmadı. Daha sonraki
günlerde eli ayağı tutan tüm yaşlılar doldu sahaya. Her dikim parselinde
ikişer, üçer bazılarında beşer kişi olmuşlardı kadın erkekli.
İlk çiçek
dikimi bitince kutlama yaptılar, şurup ve yemek eşliğinde. Şuruplar kendi
getirdikleri ürünlerden yapılmıştı bu arada. Tesisin mutfağı da iyi iş
çıkarıyordu bu arada. Yemekler zengin ve lezzetli oluyordu. Arada birkaç kişi
diyetli olsa da onların ihtiyaçları da göz ardı edilmiyordu. Herkes memnundu
durumdan.
Hemen
broşürler ve el ilanları bastırılıp dağıtılmaya başlandı mahallelerde. “Çiçekleriniz
biz kimsesiz yaşlılardan, bir saksı çiçek de sen al, pencereleriniz
renklensin!” kısa sürede ses getirdi el ilanları. Çiçekler daha topraktan
çıkmaya yeni başlamışlarken gelen ziyaretçilerle dolup taşmaya başlamıştı
tesisler. İnsanlar “Mutlu Bahçe” ya da
“Mutluluk Bahçesi” adı takmaya başladılar. Bir anlatışları vardı
heyecanla “Hadi mutluluğa gidelim dedim buraya gelirken arkadaşlara” diyordu
orta yaşlı bir hanım. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu adeta güneşle yarışırcasına.
Güneşten daha sıcak ve parlak gözleri vardı hepsinin de.
Görsel: Google Görseller
bu yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum
YanıtlaSildevam edin ve hiç bırakmayın bence
bu konuda çok iyisiniz
teşekkür ederim. beğenmeniz sevindirdi. :)
Silkaleminize sağlık halil bey
YanıtlaSilTeşekkür ederim Maide Hanım. :)
Sil