İyi Niyetli Protokol
Geçen günlerde internette dolaşırken
bir haber ilişti gözüme Aydın yerel gazetelerinden birisinde, ”Efeler
Belediyesi ile Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın Temsilciliği arasında işbirliği
protokolü imzalandı.” Başka yerel gazetede de gördüm aynı haberi.
Güzel bir haberdi bu Aydın için,
Aydın’daki yapılaşma için. Dolayısıyla insanların can güvenliği için önemliydi.
Haberin vurgulamaya çalıştığı durum da bu yöndeydi, “. . ., güvenli yapılaşma için atılan önemli
bir adımdır. . .”
Yaklaşık bir haftayı buldu
okuduğumdan bu yana geçen zaman, kafamın içinde dolanıp durdu, bir türlü
çekilip gitmedi aklımdan. Nedeni belliydi benim için ama sizlere de anlatacağım
bu yüzden.
Bu haber, beni yaklaşık otuz yıl
gerilere ANAP –Anavatan Partisi- dönemlerine götürdü. Tarihini tam
hatırlayamıyorum ama “Katma Değer
Vergisi –namı değer KDV- yasası çıktı çıkıyor durumdaydı. Bizler de Seferberlik
deneme tatbikatındaydık Denizli askeri Tugay’da. Bazı arkadaşlar gemilerde görevlendirilmiş
oldukları için ayrıldılar bizlerden.
Kalan arkadaşlardan bir tanesi iktisat mezunu halı
tüccarıydı. Daha yasa çıkmadan nasıl delineceğini düşünüyordu ve anlatıyordu
sohbet esnasında. Nitekim yasa çıktı ve delmeler başlamıştı. Bizler o kadar saf
kalıyoruz ki iktisatçı arkadaşın yanında mühendis olarak, ağzımız bir karış
açık merak ve şaşkınlıkla dinliyorduk kendisi anlatırken. Meğer ticari kafa
başka oluyormuş, mutlaka delinmesi
gerekirmiş her şeyin, yoksa para seni sevmezmiş!
Haber meselesine gelince, yine delme işi gelmişti aklıma.
Meğer mimarlardan da ticaret kafası
olanlar çıkıyormuş bizzat şahidiydim durumun. Çoğu meslektaş hatırlar ilk
belediyeler ve odalar arasındaki protokol uygulamasını. Ne kadar da sevinmiştik
mühendis, mimar olarak. Özellikle sonradan devreye giren “Jeolojik rapor”
istenmesi durumu aynı zamanda Jeoloji Mühendisleri için önemli bir iş alanıydı.
Her arsa için proje hesaplarına başlamadan önce “arsa
jeolojik etüt raporu” istenmesi zorunlu
olduğu için piyasada çalışan bir Jeoloji Mühendisi arkadaşla konuşurduk.
Arkadaş da hazırlar getirirdi ve ücretini öderdik. Etüt raporundaki en önemli
bilgi arsanın “zemin emniyet gerilmesi” değeriydi. Amaç da bu değeri sağlıklı
tespit etmekti. Çünkü bina yapılacak arsanın bir metrekaresi kaç ton yük
kaldırmaya dayanıklıdır sorusunun cevabını veriyordu o değer.
Bir projem için istediğim raporu getirdi Jeoloji Mühendisi
arkadaş. Zamanı olursa kendi çayını, kahvesini kendisi söyler otururdu, sohbet
ederdik. O gün oturdu yine ama çay ya da kahve söylemedi, suratı da asıktı.
Keyfi kaçmış belliydi genç arkadaşın.
Birlikte yemek yedikten sonra tekrar ofise dönüp kahve içmek
için kahvelerimizi söyledim.
“Anlat bakalım şimdi, neden sıkkın canın bu kadar, ağzından
bir kelime çıkmadı bu kadar zamandır?”
“Abi anlayamazsın ya, canın sıkılacak senin de biliyorum.
Anlatmasam daha iyi olacak!”
Meraklandım konuşmasından. Benim canımı sıkanın ne olacağını
merak ettim elbette. Söyleyecek söylemesine de hele bir kahvelerimizi rahat
rahat içelim. Kahveler bitti. Gözlerine baktım, söyle artık dercesine. Anladı o
da.
“Abi, birisi benden gerilme değerini yükseltmemi istiyor,
aksi durumda bana iş vermeyecekmiş, öyle dedi.”
Kim olduğunu öğrendim kendisinden, ilk kez işini yaptığı
eskilerden bir mimarmış. Kısacası önemli bir iş kaynağı genç arkadaş için.
Zaten fiyatlar oldukça ucuz, bir de bu tür aksilikler olunca işler sarpa
sarıyor dürüst insan için.
Ne oluyor, emniyet gerilmesi değeri yükseltilince? Emniyet
gerilmesi değeri temel ebatlarını belirliyor. Dolayısıyla beton ve demir
miktarıyla ilgilidir. Örneğin metrekaresinin bir ton taşıma kapasitesi varsa
arsanın zemininin, bu değeri bir değil de 1.25 olarak statik hesaplarda –temel
hesaplarında- daha fazla dayanıklı zemin demektir ve 1,0 değerine göre daha az
demir ve beton kullanılacak demektir. Miktarlar azımsanmayacak miktardadır.
Ayrıca temel ebatları küçük çıkacaktır 1,0 değerine göre, dolayısıyla küçük
kalan temel ebatları bina yükünü zemine aktarırken zemine batacak yani dengesiz
oturmalar yapıp binanın çatlamasına yol açacaktır sonraları. Çok önemli olan
bir ayrıntı vardır o da milimetre değerlerindeki oturma farkları binalarda geri
dönüşü olmayan hasarlara yol açar.
Delmenin mimarcasıydı, mühendiscesiydi bu durum. Teknik
anlamda kibar bir hırsızlıktı. Teknik hırsızlıktı. Vatandaş bilmiyor detayı,
kimseye de anlatabilmek mümkün değil zaten çünkü “işini iyi yapan” ucuza imal
eden oluyor aynı zamanda. Aslında süslü bir mezar yapmaktan başka bir iş
yapmıyorlar teknik bakımdan.
Genç jeoloji mühendisi gururuna yediremedi emrivaki üçkâğıdı
ve işi reddetti, yaptığı işin ücretini de alamamış denileni yapmadığı için.
Katma değer vergisi yasasının delinmesinde para gider ama
zemin emniyet gerilmesi delinmesinde elinin parasıyla can güvenliğini tehlikeye
atmış olur vatandaş.
Anlatmak istediğim durum açıktır. Yasa, yönetmelik çıkarmak,
protokoller imzalamak kolay ancak iş sorumlulukların yerine
getirilmesindedir. Yıllar içindeki
uygulamalarda odalar sorumluluk kabul etmezler imzaladıkları protokol konusuyla
ilgili durumlarda. Tüm sorumluluk proje müellifine aittir ve odalar da basar
kaşeyi “sorumluluk müellifine aittir” diye. Otokontrol olmalıdır odalarda.
Belediyeler de bu durumu denetleyebilecek yapılanmalar olmalıdır.
Yukarıdaki reddedilen işi başka bir Jeoloji Mühendisi alıp
yaptı mutlaka ve denilen düzeltmeyi de yaparak imzasını attı.
Başka bir konu daha var önemi unutulmuş görünen. İnşaat
mühendislerimiz ve mimarlarımız “Bomba kat” tabirini unutmuş görünüyorlar. Çünkü
tüm zemin katların duvarlardan arındırılmış olması bu durumu açıklıyor.
“Bomba kat” tabiri, duvarları olmayan zemin katlar için
kullanılır çünkü duvarlar rijitliğe katkıda bulunurlar. Daha kaba bir anlatımla
söylersek, kolonlar arasındaki duvarlar kolonların esnemesine kısmen de olsa
engel olmaya çalışırlar.
Ayrıca, zemin katlar deprem esnasında en kritik kattır ve
yapının tüm yükünü taşır. Zemin kat zarar görürse binanın tamamı zarar görür
demektir bu durum da. İşte bu nedenle “bomba” denir, patladığında tam patlar. Yukarıya
çıkıldıkça katların taşıması gereken yükler azalmaya başlar.
Otopark, dükkân vb. amaçlarla düşünülmesinden dolayı veya
yapanlar tarafından kazanç sayıldığı için beş-on bin tuğla ve gerekli
malzemeler, zemin katların duvarları örülmeyerek tamamen boş bırakılıyor olmasının
ne kadar büyük bir tehlike olduğunu unutmuş görünüyor mühendis ve mimarlar.
Mesele protokol değil, mesele o protokollerin gereklerini
yerine getirebilme sorumluluğunu üstlenebilen ve o bilince sahip olan mühendis
ve mimarlarımızın olmasıdır. Her şeyde olduğu gibi “yaptım oldu” mantığıyla bir
yere varılamayacağı gün gibi ortadayken hataları bile bile yapmaya devam
ediyoruz ne yazık ki. 08.05.2020
Görsel: Google Görseller
Denetim firmaları buna olur veriyorlar mı?
YanıtlaSilBomba kat durumu, etrafa göz gezdirildiğinde bir çok binada görülebilir ne yazık ki! :(
Sil