Zafer'in sorusu: Ne Yapmalı?
Zafer, arada bir de olsa çıkış yolları düşünmekten kendini alamaz, “Ne yapmalı?” diye sorardı kendisine.
Yıllar yılı doğru dürüst cevaplayamadığı bir soru olduğunun
farkına vardığında artık cevaplamakta bile yeterince geç kaldığını düşündüğünde
içinde şimşek çizgisi gibi bir çizgiyle birlikte ince bir sızı hissetmişti. Bu
sızı o güne kadar tanıdık sızılarından farklıydı, tüm iç organlarını teker teker
ama olanca hızıyla yoklayarak iniyordu ayak başparmak uçlarına doğru.
Yine
aynı şey olmuştu işte. Sağ ayak başparmak ucunda pire ısırığı hissetmişti. Sağ
olması iyiymiş, ya sol olsaydı, kalbim duruverirdi diye teselli bulurdu.
Elektrik akımı öyle yaparmış çünkü.
Ne
yapmalıydı? Derin nefesler alıp vererek uzun uzun gelip gitti karşıdaki dağ
sıralarının tepelerine. Hepsinin tepelerinde puslu bulutlar vardı. Bazıları
sanki yağıvereceklermiş gibiydiler. Bir an soğukluk hissetti, içi titredi. Dağ sıraları birbirine o kadar çok yakınlar
ki, birkaç tanesinin üzerinden atlanıp geçilebilir diğerinin tepesine; daha
sonra diğerlerine ve öylece baştan sona, sondan başa istediğin kadar git gel
yap hoplayıp zıplayarak. Ama çok üşür insan. Belki tam zıplarken diğerine,
havada donar kalırsın da, tıpkı fotoğraflardaki fotomontajlar gibi. Hava
ısınınca da paaat aşağıya. Yuvarlanır insan artık ta dağın eteğine kadar. Çuval
gibi düzlüğe vardığında ancak kendine gelirsin de şaşakalırsın ne olduğunu
anlayamadığından.
Sanki
şu an öyle hissediyordu Zafer kendisini. Birden buzlar çözülmüş havada
asılıyken ve yuvarlanmaya başlamıştı anlayamadığı bir şekilde. Bir süre
yuvarlandıktan sonra, belki de yuvarlanmanın hızı kesilmesindendir; neler
olduğunu anlamaya başlamıştı. Tepeleri buzlu dağlardan birisinin eteğinde
yuvarlanmaya devam ediyordu işte. Olan biten her şey buydu. Sır değildi artık
kendisi için.
Ne
yapmalı? Ölünmeli miydi? Her şey tamamlandı da sıra ölüme mi gelmişti artık?
Ölüm meselesi aklına bu kadar sık gelmeye başlamıştı oldukça uzun sayılabilecek
bir zamandır. Hiç de hoşlandığı bir kelime değildir “ölüm” Zafer için. Kuru bir
kelimeden öte bir anlamı yoktu eskilerden yani deli dolu gençliğinde. Ne kadar
zor günler geçirse de hiç aklına düşmezdi mendebur kelime.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.