Beyninizi Eğitin
Yazarlar: Terry Horne ve Simon Wootton
Çeviri: İbrahim Şener
Yayın: Optimist Yayınları, Haziran 2011, 385 sayfa – İstanbul
s.XI- Bir şeyi anımsamaya
çalışmak düşünmeniz anlamına gelir. Düşünceler merak, endişe, kızgınlık ya da
bir sorunu ya da bir kalıbı incelerken tetiklenebilir.
"Zihniyet" düşünme kalıplarıdır. Genellikle ebeveynlerden,
akran gruplarından ya da öğretmenlerden, çocuklukta kazanılır. Zihniyet, düşünme
becerileri alanının sınırlarını daraltır. İnsanı kural, gelenek ve uygulamalar
doğrultusunda davranmaya, inatçı ve değişime dirençli olmaya yöneltir.
s.XIV- Sadece beş
gün sonra bile, beş parmak alıştırması yapan grubun parmak hareketleri
alanında, aynı süre boyunca piyanoya yaklaşmamış olan kontrol grubuna göre
genişleme olmuştur. Daha ilginç bir sonuç ise, egzersiz yaptığını sadece hayal
etmiş olan üçüncü bir grupta da, bu alıştırmayı gerçekten yapanlarınkine benzer
bir genişleme olmasıdır! İşte bu nedenle düşünmenin beyin üzerinde iz bıraktığı
açıktır. " Zihinsel" ile " fiziksel" arasında hiçbir ayrım
yoktur.
s.XXI- Kafatasınızın
içinde yer alan beyniniz, az pişmiş yumurta kıvamındadır. Hareketli kısmı
yoktur. Sürekli dolaşım halinde olan renksiz bir sıvıyla (SSS: serebrospinal
sıvı) çevrilidir. SSS başlıca tuz ve şeker içerir.
s.XXIII- Sık sık bir düşünce ile diğeri ya da
düşünce ile eylem arasındaki sürenin çok kısa olmasını istediğimiz için,
aksonun miyelin kılıfının yeterince iyi durumda olması koşuluyla, kimyasal yükler saatte 400 kilometreden fazla bir
hızla hareket eder.
Kıyaslama –(h.g.)
Beyin hızı= 400,00
km/saat
= 0,111 km/sn
Ses hızı = 1.235,50 km/saat = 0,343 km/sn
Işık hızı = 1.079.252.850,00 km/saat = 300.000,00 km/sn
s.XXIX- Göründüğü
kadarıyla uygulamalı düşünme, beyninizin daha sağlıklı kalmasına ve daha uzun yaşamanıza
yardımcı olmaktadır. Düşünme hem ömrünüze yıllar ekler hem de yıllarınıza yaşam
katar. Dolayısıyla düşünmeyi sürdürün!
s.4- Anderson,
B 1 vitamini eksikliği olan insanların düşünme ve yoğunlaşma zorluğu çektiğini
bulmuştur.
C,
B1 ve B5 vitaminleri ile bor, çinko ve selenyum minerallerinin besin destekleri
olarak değil, beslenme düzeninin uzun dönemli olarak ayarlanmasıyla alınması
çok daha iyidir. Frenk üzümü, böğürtlen, çilek ve özellikle yabanmersinin
beslenmenizdeki yerini artırabilirsiniz. Ayrıca ıspanak, lahana, brokoli ve
tere tüketiminizi de artırmaya çalışın. Demir eksikliğinin yarattığı ciddi bir
sorun olan anemi (kansızlık) nedeniyle doktorunuz tavsiye etmedikçe demir tabletleri
kullanmayın.
s.5- De
Angelis, düşük yağ diyetlerinin depresyon, intihar ve kaza nedeniyle ölüm
oranlarını artırdığını bulmuştur.
s.6- Kahvaltının
işe yaraması için, protein ve kompleks karbonhidrattan oluşması gerekir.
s.42- Eğer
birisine bir karar verdirmek istiyorsanız, onun bu karardan duygusal bir kazanç
elde etmesine ihtiyacı olduğu varsayımına göre hareket edin. İstediğiniz kararı
verdiğinde hissedeceği iyi bir duygu hayal etmesini isteyin… İnsanlar sıklıkla,
kararları ne kadar sezgisel, duygusal ya da mantıksız olursa olsun başkalarına
gösterecek sağlam nedenler ararlar.
s.44- Gerçeklik
yerine, beklediğimiz ve görmeyi umduğumuzu seçerek algılarız. Bu hatalı enformasyonunuzdan
yanlış çıkarımlar elde edeceğiniz anlamına gelir. Yanlış çıkarımlarınız da
yanlış anlamlara yol açacaktır. Beyninize hangi veriler girerse onlar
çıkacaktır.
Milton
Ericson, düşüncenin, kendi kendine yapılan da dâhil, telkine açık olduğunu göstermiştir.
Araştırmacılar katılımcılara her şeyin kötü olduğunu ve bunları aşmayı
ummamaları gerektiğini söylediklerinde, başarısızlık olasılıkları artmıştır.
s.45- Belleğin
de telkinlere çok duyarlı olduğu gözlemlenmiştir. Eğer kendi kendinize "
Ben bunu asla hatırlayamam" derseniz, unutma olasılığınız artar.
s.47- Pek çok
kişi düzenli olarak popüler dramaları ya da "pembe dizileri" izler.
Bunlar genellikle trajiktir. Hyams, zihni olumsuzluklarla meşgul etmenin
düşünme performansını bozduğunu bulmuştur. Aklınızda olumsuz şeyler varsa,
dikkat alanınız kısıtlanmış olacağından, performansınız düşecektir. Kısıtlı
dikkat alanınızı ne kadar çok kaygı ve tasayla doldurursanız, mevcut işlerinizi
düşünmeye verebildiğiniz dikkat o kadar azalacaktır.
s.53- Witchalls
(2007), duygusal gözyaşlarında duygusal beyin kimyasalları bulunduğunu bulmuştur.
Bunlar, prolaktin gibi ağrıyla ve lösin enkefalin gibi stresle ilişkili olan
maddelerdir. Bu nedenle ağlama, beyni temizlemenin yararlı bir yolu olabilir.
s.73- Duygu ne
kadar güçlüyse, anının anımsanması o kadar kolay olacaktır. Thayer ve Maguire birbirlerinden
ayrı olarak her duygusal durumun kendi bellek kütüphanesi olduğunu belirlemişlerdir.
s.137- İnsanların
verdiği " hayır" mesajlarının yüzde altmış ne söylediklerinden değil,
onu söyledikleri zaman nasıl göründüklerinden anlaşılır.
s.252- Bir
psikolog düzenli seks yapmanın kişinin kendisini iyi hissetmesi üzerindeki
etkisi konusunda bir konferans veriyordu. Araştırma öğrencilerinden birini
yanına almıştı. Öğrencilerine "daha fazla seks daha fazla kendini iyi
hissetme yaratır" tezini açıklayabilmek için, izleyiciler arasında her gün
seks yapanları ayağa kalkmaya davet etti. Ayağa kalkan kişiler, biraz utanmalarına
karşın gülümsüyorlardı ve neşelilerdi. Ardından psikolog, haftada bir kez seks
yapanların ayağa kalkmasını istedi. Bu kişiler daha sakindi ama yeterince
memnun görünüyorlardı-tuhaf biri sinirli bir şekilde gülüyordu. "Peki,
ayda bir kezden daha az olanlar?" diye sordu psikolog. İnsanlar, sanki kabul
etmek istemiyorlarmış gibi ayaklarını sürüyerek kalktılar ama çoğu yere
bakıyor, kimseyle göz göze gelmemeye çalışıyordu. "Benim ne demek
istediğimi anmadın mı" diye sordu araştırma öğrencisine psikolog. O da
başıyla onayladı. Psikolog " Peki, yılda yalnızca bir kez seks yaptığını
kabul eden kimse var mı burada " diye sordu. İzleyiciler arasından bir
adam ayağa fırladı. Tüm yüzünü kaplayan bir gülümsemesi vardı. Psikolog onun
doğru işitip işitmediğini kontrol etmek istedi. " Ben yılda bir kez
demiştim" diye yineledi. "Evet" dedi adam, "sizi duydum ve bu gece o gece! "
Mizah ve yaratıcılık, gittikçe
artan sayıda zor ve çözümsüz veriye batan izleyicilerin gerilimini ortadan
kaldırır. İzleyiciler belli bir yola sokulur ve sonra aniden durum farklı bir
açıdan gösterilir. Gerilimin ortadan kalkması beyinde enkefalin akışı sağlar.
Enkefalin akışı rahatlama, haz ve kendini iyi hissetmeyle ilişkilidir. Bu bir
mini-orgazm gibidir.
s.253- Winnicott,
yaratıcı düşünmenin bazı yerlerde diğerlerinden daha fazla gerçekleşme eğilimi
gösterdiğini keşfetmiştir. Otoritenin ve inançların rahatça sorgulandığı,
insanların espri yapıp şakalaşmaya teşvik edildiği yerlerde yaratıcı fikirlerin
daha iyi ortaya çıktığını bulmuştur. Kanter, özerk " oyun alanları"
yaratılması gerektiğini ileri sürmüştür. Mizah ile yaratıcılık arasında yakın
ilişki bulunduğunu ortaya koymuştur. Hurst insanların güldükleri, kendilerini
rahat hissettikleri ve çevrelerindekilere güvendikleri zaman yeni fikirler
üretmeye daha yatkın olduklarını bildirmiştir.
s.263- Kindar. .
. hayranlık uyandırıcı. . . romantik. . . Sözcüklerin, beyninizin kimyasal
dengesini ve bedeninizin fiziksel durumunu değiştirme gücü vardır. Sözcüklere
"çeki düzen vermek" grupları bir arada tutar. Çete üyeleri kendi
aralarında " parolalar" geliştirirler. Robin Dunbar, hayvanların
serebral korteksinin büyüklüğü ile kurabildikleri ortalama grup büyüklüğünü karşılaştırmıştır.
Bu anlamda bir insan, yaklaşık 150 kişilik bir insan grup oluşturabilir.
s.265- Konuşma
esnasında beyniniz genel olarak bir dakikada 120- 1 80 arasında sözcük için ses
bulur; bu bir saatte 10.000 sözcük demektir. Bunun yaşlandıkça yavaşladığı
doğru değildir. Ne var ki yaşlandıkça daha olası sözcükler arasından seçim
yapmak zorunda kalındığı doğrudur ama bu da çözümü olan bir sorundur.
s.266- …, okumak,
beyin gelişiminde konuşmak ve dinlemek kadar yararlı değildir. Eski ve yeni enformasyon
hakkında anlamlı konuşmalar, beynin yalnızca okumaktan daha fazla çalışmasını
sağlar ve böylece hem genel biliş kapasiteniz genişler hem de yeni enformasyon belleğinize
yerleşir.
s.271- İçsel
diyalogların, duyu korteksi ve motor kontrol işlevleri gibi beynin farklı
kısımları arasındaki işleyişi koordine ettiği ve bağlantıyı sağladığı
bulunmuştur. Kendi kendinize yapmış olduğunuz konuşmalar, kendi bedeninizle ilgili
görüşünüzü, ona verdiğiniz önemi, gösterdiğiniz saygıyı ve başkalarının size
zarar vermesine izin verip vermemenizi belirler.
s.278- Düşünme
içeren konuşma bir tartışma değil, bir araştırmadır.
Bu nokta önemlidir ama bazı
insanlar için zordur. Bazı insanlar çok rekabetçidir ve neredeyse her konuşmayı
bir tartışmaya, hatta kazanılması gereken bir tartışmaya dönüştürürler. Oysa tartışmaların
kazanılması sürdürülebilir ama dostlar kaybedilir. Tartışma bulmak dost
bulmaktan daha kolaydır.
s.281- …, İnsanlar,
partnerlerinin ne hakkında tartıştıklarından daha fazla, nasıl
tartıştıklarından rahatsız olmaktadır.
Beyninizi Eğitin s.316
Ek B: Yaratıcı Düşünce
Görsel: H.G.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.