Kahvelerin hayatımızdaki –erkekler için- yeri başkaymış. Bir tür tedavi merkeziymiş de farkında değilmişiz. Çocukluğumdaki köy hayatını düşündüm de kadınlar için dulluk –binanın güneş gören yanındaki duvar dibi- vardı. Her mahallede birkaç tane belli başlı yerler olurdu. Kadınlar evdeki işlerini bitirdiğinde, kirmenini, çorap örgüsünü, kazak örgüsünü alır çıkar o yere. Getirdiği küçük minderini koyar ve oturur üzerine. Genellikle ağaç kütüğü vardır oturmak için. Oturup sohbet ederken boş durmamak için elinde mutlaka bir iş olurdu.
Malum, salgın günlerinde
yaşıyoruz. Özellikle hafta sonları tamamen evde olunca sıkıntı basıyor insanı.
Bakkala ekmek almaya çıktım geçenlerde. Çay demlemiş bakkal.
“içer misin abi?” deyince hayır
diyemedim. “içerim” dedim gülümseyerek. Dışarıda çay içmek benim için de
değişiklikti. Açık havada çay içmek, hem de dışarıda. Havası atılacak bir
durum. Çay bahanesiyle daha fazla kalmanın yoluydu aynı zamanda çay teklifinin
kabul edilmesi.
Bakkalla havadan sudan konuşurken
eski okey arkadaşlarından birisi göründü karşı sokağın başında. Bakkal elindeki
çay bardağını havaya kaldırdı, ona çay olduğunu anlatmak için. Adımlarını
hızlandırdı.
Bakkalın yanı da bizim dulluk oldu o
günden sonra. Kadınlara imreniyordum.
Kadınlar boş arsalara sandalyelerini getirip, sırayla çay demlenir, börek çörek
gibi atıştırmalıklar hazırlanır çıkılır sözleşerek. Hava güneşli olmayagörsün.
Anasını ünnetiyorlar güzel havanın.
Erkekler evlere tıkılıp kaldı
salgın süresince. Kadınlar daha iyi organize oldukları da böylece anlaşılmış
oldu bence. Sahi kadınlar olmasa erkeklerin kaçı karnını doyurabilir dersiniz?
Bakkal, çayını eline tutuşturdu
gelir gelmez. Selamlaştık. Hal hatır sorduk usulen. Anlamı yoktu hal hatır
sormanın çünkü biliniyor açıkça, morallerin bozukluğu. Eskiden “adet olmuş
iyiyim demek emme…” diye başlanırdı hal hatır sorulduğunda. “İyiyim” demek
neredeyse üstü kapalı zorunluluktu. “iyi değilim” zorda kalınmadıkça
söylenmezdi çünkü yardım istemek olurdu. Komşuya, arkadaşa yük olunmak
istenmediği için kolay kolay denmezdi. Bir taraftan da zayıflık demekti,
uluorta söylenecek şey değildi.
Suratının ifadesi deyip durur “haşatım”
diye. Limon satıyor mübarek surat. Benimki de ondan farklı değil, suratın
izlerinin derinliğinden anlayabiliyor insan. Aynaya bakmaz oldum epeydir.
Suratıma su çarpıp çıkıyorum lavabodan. Şeytan görsün suratımı diyorum aklım
sıra.
“ne yapcez böle ya?” dedi bana
bakarak. Kızgın bir ifade vardı suratında. Okey oynarken bile akşama kadar yenildiğinde
o kadar kızgın surat görmemiştim hiç. Çoktandır uzun süreli konuşmadığı da
belli dili tutukluk yapıyor.
“idare ediyoruz be, ne yapalım ki
başka?” dedim çaresizce.
“ben kendimle konuşmaya başladım
valla, kendi kendime konuşunca rahatlıyo kafam biraz. Hem biliyonuz mu beyin
kendini rahatlatmak için konuşmak zorundaymış. Denedim işe yarıyo. Tavsiye
ederim size de…” deyince bakkal gülümsedi. Açıkça gülse ayıp kaçacak yaşça
küçük sayılır, kalktı çay getirme bahanesiyle. Çayları tazeledi.
Parkinson hastası birisi aklıma
geldi o anda. Kendi kendine konuşurdu. Gayet de neşeli bir sohbeti olurdu kendi
kendisiyle. Bir gurup gibiydi. Soru soruyor, cevap veriyor, şaka yapıyor,
gülüyor. Karşıdan seyrederken iki kişi sohbet ediyor gibi geliyordu. Yalnız
olduğunda yapardı. Kimse varsa yapmazdı.
İnsanlarla normal sohbetini yapardı. Demek ki beyni ihtiyaç duyuyordu
konuşmaya. Bir süre sohbet ettikten sonra rahatlamış olurdu. Suratından da
anlaşılırdı.
Kafama yattı okey arkadaşımın
dedikleri. Evde yalnız olduğumda denemeye karar verdim, kendisine de söyledim
deneyeceğimi.
O günden sonra en fazla gün aşırı
bakkalda buluşmaya başladık. “deli deliyi bakkalda bulur salgında” oldu
dilimizdeki lakırdı. 22.02.2021
Görsel: Google Görseller
Ya aslında kahvehane erkekler için gerekli bir şey galiba, yazınızı görünce fark ettim şimdi. Halbuki hep kahveye giden adamları hor görürler ama erkeklerin de kadınlar gibi hemcinsleriyle toplanmaya konuşmaya ihtiyaçları vardır illaki. şu günleri artık atlatıp normal hayatlarımıza döneriz inşallah....
YanıtlaSilÖzlem K., umarım kısa sürede dileğiniz gerçekleşir.
Sil