Merhaba sevgili Misafirlerim,
Referandum |
Üç dört
gün kadardır yazamıyorum çünkü internete giremiyorum. Elektrikler kesildi bir
öğleden sonra ve elektrikler geldi benim internet gelmedi bir türlü. Bekledim bir
gün kadar, sonra “121” Telekom arıza servisini aradım. Aramaz olaydım, başım
döndü, mideme kramplar girdi sinirden. 10 liralık kontur harcadıktan sonra: “teknik
bir arızadan dolayı arıza kaydınızı alamıyoruz” uyarısı aldım Robottan. Birkaç kez
daha denedim yine aynı cevap geldi.
Bu arada
Vodofon konturum çok az kaldığı için çarşıya çıktım.
Vodofon bayisine girdim her zamanki gibi gülerek ve “Merhabalar” dedikten sonra bana garip garip bakan çalışan bir delikanlıya “kontur yüklemek istiyorum” deyince “maalesef iki gündür kesiğiz, ne yaptıysak aşamadık bir türlü; 60-70 bin TL. Zararımız var” dediğinde korktuğum ve düşündüğüm başıma geldi diye geçirdim içimden. Biraz sohbet ettikten sonra sinir ve çaresizlik içinde ayrıldım oradan. “Ya acil bir durum çıkarsa uzun görüşmem gereken bir durum olursa!” kaygılarımla yürümeye başladım, sinirli sinirli.
Memleketi,
referandumu, insanları, kendimi, geleceği, olanları, yaşananları ve yılları
düşünüp gözlerimin önünde gerçekmiş gibi izleyerek yürümeye devam ettim gelişi
güzel. Sersemlemiştim o anda ve nereye gitmem gerektiğini bilemedim bir anda. Kimi
kime şikâyet edecektim ki..?Vodofon bayisine girdim her zamanki gibi gülerek ve “Merhabalar” dedikten sonra bana garip garip bakan çalışan bir delikanlıya “kontur yüklemek istiyorum” deyince “maalesef iki gündür kesiğiz, ne yaptıysak aşamadık bir türlü; 60-70 bin TL. Zararımız var” dediğinde korktuğum ve düşündüğüm başıma geldi diye geçirdim içimden. Biraz sohbet ettikten sonra sinir ve çaresizlik içinde ayrıldım oradan. “Ya acil bir durum çıkarsa uzun görüşmem gereken bir durum olursa!” kaygılarımla yürümeye başladım, sinirli sinirli.
Ortalık
kalabalık, referandum heyheyleri, tamtamları çalıyor her yerde ve hiçbir şey
umurunda değil sanki insanların; bazıları uzaktan seyrediyor bazıları ellerinde
bayrak ve flamalarla halaylar çekiyordu. Biraz seyredip düşünme fırsatı
yaratmak istedim kendime. Bir Telekom bayisine girdim o hırs ve sinirle. Kendileri
birkaç kişi çalışan oturuyordu bilgisayarlarının başında ve anladım o an
onlarda sorun olmadığını ve “Siz de internet kesintisi oldu mu birkaç gün
içinde?” deyince de şaşırmış halde bana bakan genç delikanlı “hayır, öyle bir
şey olmadı” dedi. “Hiç mi olmadı?” dedim emin olmak için. “Hiiç” dedi ısrarıma
şaşırarak. Hızla ayrıldım oradan ve yürümeye başladım tekrar cadde de.
Yarım saat
kadar sersem bir halde yürüdükten sonra sağ yanımda bir Vodofon bayisi daha
gördüm ve daldım içeriye. İki genç kız oturuyordu bilgisayarlarının başında. “Kontur
yükleyeceğim” deyince “buyurun” dedi ileride oturan bayan. Ona doğru birkaç adım
attıktan sonra numaramı söyledim ve ücretini ödedim. Onlara da sorduğumda “hiç
kesinti olmadı” cevabını aldım ve kontur yükleyebilmenin sevinciyle çıktım
oradan da.
Gevşemeye
ihtiyacım vardı. Oturabileceğim sakin bir yer aradım. Kahve çay derken bir saat
kadar zaman geçirdim ve eve doğru yola çıktım…
Eve geldiğimde
zaman oldukça geçti. Biraz evde bir şeylerle oyalanıp Telekom’la yaptığım
sözleşme aklıma geldi. Sözleşmeyi buldum ve ilk sayfada “4441444” rakamlarını
gördüm, mavi tükenmez kalemle yazılmıştı. Hemen aynı numarayı aradım ve yine “121”
de olduğu gibi daldan dala konarak nihayet bağlanabildim ve karşıdan canlı bir
ses duydum “Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?” diyen erkek sesiydi.
Anlattım
durumu ve arıza kaydımı yaptıramadığımı söyledim. Birkaç soru ve konuşmadan
sonra vatandaşlık numaramı ve telefon numaramı vererek arıza kaydı yaptırmayı
başardım. Telefonumu kapattıktan yarım
saat sonra bir mesaj geldi “Arıza kaydınız yapılmıştır, 48 saat içinde size
bilgi verilecektir.” Diyordu gelen mesajda.
Saat gecenin 23’ü olmuştu bu arada…
Cumartesi
gecesi uyuyamadım bir türlü sinirden ve serzenişten. 48 saat denilmesi
sinirlerimi iyice germişti ve bende durumun kasıtlı olduğu kanısını
güçlendirmişti. 48 saate zaten her şey bitecekti. Referandumun üstünden neredeyse bir gün geçmiş
olacaktı. Nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum gecenin 03’ünden sonra. Birkaç kez
yataktan kalkıp gezindim evin içinde. Bir türlü sakinleşemiyordum…
Pazar sabahı
saat 10 civarında telefonum çaldı ve Telekom’dan olduğunu söyleyen bir erkek
arıza için geldiklerini ve adresi sordular.
Bir saat civarında geçtikten sonra tekrar arayıp arızanın giderildiğini
söylediler. Baktım modeme ışıklar yanıyordu. Sevindim elbette ama içimdeki
güvensizlik ve burukluk hala kendini koruyor.
Hemen bağlandım
internete ve ilk işim blok oldu. Merak etmiştim. Daha önceden hazırlamış olduğum bir yazıyı
yayınladıktan sonra oy kullanmak için hazırlandık bizim ihtiyar delikanlıyla ve
oy kullanmaya gittik.
Saat 13
sularıydı oy kullanacağımız okula vardığımızda. Ortalık sakin görünüyordu. Sandık
numaramızı buldum. Oyumuzu kullandıktan sonra yavaş yavaş yürüyerek kahveye
doğru geldik. Birer çay içelim diye. Gelin görün ki, kahve kapalıydı. Bahçesinde
20 kadar kişi oturuyordu dışarıda. Kahveci de oradaydı. Yasakların bitmesini
bekliyordu herkes. Ayrıldık oradan da evin yolunu tuttuk tekrar.
Anlaşılmıştı
bizim durum, evde geçecekti gün. Seçim sonuçlarını merak ederek bekledik bir
şeylerle oyalanarak.
16-04-2017
Halil
Gönül
Görsel:Pixabay.com
Türkiye nin ruhuna Fatiha okundu bugün.
YanıtlaSilMaalesef öyle oldu. Gelecek günler çok şeylere gebe. Özellikle Avrupa'dan gelen oylara çok şaşırdım demesem yalan olur. Avrupa'da yaşayan insanlar adına çok üzgünüm. İki arada bir derede kalacaklar.
SilBu kadar ümitsiz olmayın... Ben olmak istemiyorum... Sonuçta; bence yarı yarıya oran. Bu kadar büyük bir hayır oranıyla başına buyruk davranamayacaktır.
YanıtlaSilMerhaba, sevgili "bahce perim" teselliniz için sağ olun. Ümitsizlik değil, yalnızca benim öngörüm. Öngörüp geleceği ve ona göre tedbir almak gerekiyor. Türkiye "kurt-kuş" ortaklığından itibaren bir yol ayrımına girmişti ve şimdi o yol ayrımının devamı geliyor. başka bir çatal yani. Şu referandum tam da o yol ayrımının noktasındayız Türkiye olarak. Osmanlı döneminde her ne kadar halifelik ve şeriattan bahsedilsede gerçek anlamda bir şeriat olmamış. Benim kitap tanıtımlarımın birinde Halil İnalcık'ın kitabında var bunlar. Eğitim seviyesi düşük olan toplumumuz din-iman kisvesi altında başka amaç ve niyetlere doğru sürükleniliyor. Şu anki alınan sonuç mürekkep yalayanlarımızın kulağına 15 yılda kar suyu kaçtığını gösteriyor ama yeterli değil bu. Hala yaşayacağımız sancılar var önümüzde. Uzağa gitmeden bile son 15 yıl değerlendirildiğinde çok şey görünüyor zaten bana göre.
SilMertle savaşmak kolay ve zevklidir, ama riyakarla asla savaşamazsınız, her hamlede batarsınız taa ki kendi kendine çelme takıncaya kadar. Hırsı bir türlü tatmin olmaz çünkü, hiç bir şeyi görmez, kabullenmez; ve daima ileri için bir adım atmaya çalışır. Üzgünüm, hep beraber göreceğiz; dileğim ben yanılmış olayım. Sevgi ve saygılarımla hoşça kalın.
Avrupa'dan gelen oyların güvenilirliği tartışmalı bence. Sonuçta seçimi yapanlar onları sakladılar ya da ne kadar iyi korudular. Çok kolay değiştirilebilir oylar.
YanıtlaSilMerhaba Sevgili Saadet Uslu, çok haklısınız ben ce de her şey yapılabilir. Bu saatten sonra artık ne söylense hakkı var. Bu kadar rezil bir durum görülmedi hiç bir zaman. Ne hakim, ne adalet, ne siyaset, ne iktidar, ne yöneticiler hepsi de zan ve töhmet altındadır. Artık bu zihniyet bitmeli bu memlekette. Türkiye'de ikibuçuk, üç milyon mühürsüz zarfın geçerli sayıldığı ve bunu da iktidar partisinin üyesinin istemesi üzerine yapıldığını açıkça beyan eden bir seçim kurulu var bu memlekette. Beyin yok bu garabetlerde, ışınlanmış robotikler sanki. Ama geldikleri çağ belli ki çok eski bu zamandan ve imalat teknolojileri de oldukça çağ dışı kalmış. Ağzından çıkanları kulakları duyup işleyemiyor çünkü. bu toplumun da kendisi gibi olduğunu sanıyor.
Sil