El |
Birkaç günlük hikâye
bu, gördüğüm bir yüz rahatlattı beni önce: Kariyer basamakları hızlı
tırmanılmış, emekleri var belli; sevindim, hem de çok fazla. Rahatsızlık hissi
de vardı ilk andan beri ama neden diye sormadım kendime…
Birkaç gün
hayal içinde yol aldım, sevinç ve burukluk içinde. Hatta şiir bile yazdım üstü
kapalı anlatımla. Derken iki gün sonra biraz daha araştırmaya karar verdim
durumu. İşte o anda küt diye kocaman kayalar kösüverdi birden tepeme ve ben
altlarında kaldım paramparça.
Önce kendi
içimdeki duyguları ölçmeye çalıştım. Çok karmaşık ve daldan dala konan duygu
karmaşası yaşadım, bir süre devam etti. Yazmaya odaklandım duygularımı, birkaç deneme
yaptım; başaramadım. Net olmayan duygularımı nasıl kaleme alabilirdim? Bekledim
ve analize devam ettim duygularımı…
Neredeyse net
olan, içlerinden biri çıktı ortaya biraz değerlendirme yaptıktan sonra. “Başarı
ve başarısızlık” kavramlarıyla ilgiliydi duygularım. Objektif-tarafsız-olmaya
çalışıyordum alabildiğine. Kendime karşı duruyordum zaman zaman.
Kendime sorduğum
sorulardan bazıları: “Kıskanıyor muyum? Ben olsam yerinde ne yapardım, nasıl
bir karar verirdim? Çekememezlik duygusuna mı kapıldım? Ben kompleksli miyim? Ben
başarılı mıyım?.. Soruların devamı var ve durmadan da artıyor; özellikle de
kendi kendime yüklenen sorular ve yargılamalar...!
Huzurum ve
huzursuzluğum boy ölçüşmeye başladı bu sorular arasında. Aklıma gelen soruların
cevabının teorik olarak herhangi bir değerlendirme ölçüsü yok, ancak düşündüğüm
sebep sonuç ilişkileriyle desteklemeye çalışıyorum verdiğim cevapları. Doğru cevabı
bulmak için oldukça fazla çaba gösteriyorum kendimce.
Geçip karşıma
bakıyorum suratıma, boyuma, posuma ve değerlendirmeye tutuyorum bir yabancı
gözle. Bazen komiklikler yakalıyorum, bazen de bir tuhaflık hissediyorum
gördüklerimden ve düşündüklerimden. Hele bir de alay etmek, dalga geçmek
geliyor içimden karşımdaki insanla. Anlayacağınız; bazen sarmaş dolaş kuzu
sarması, bazen de tekme tokat, azılı düşman oluyorum kendime. Lime lime
parçalayıp tartıyorum her bir parçamı. Terazi mi? Bildiğiniz terazi değil benim
tartım: Adını ben de koyamadım henüz.
Gözümün önünde
ve havada savrulan o kadar fazla ben var ki şu anda; ben bile şaşırıyorum. Bir tuhaflık
var ben de galiba 😊 Eksantrik bir yaratık
olup çıktım kendi karşıma ve kendimi seyrediyorum capcanlı. Gördüğüm bütün
uçuşan kişilikleri alıp birbirine çarpıyorum, bir başkası çıkıyor bu sefer ve
ben de inatla devam ediyorum çarpıştırmaya onları. Hiçbiri de galip değil
görünürde. Sonucu ben de sabırsızlıkla bekliyorum sizin gibi…😲
Harfler, kelimeler
ve cümleler birbirini kovaladıkça ve onlar birbiri arkasına sıralandıkça her
şey çıkacak ortaya. Emin olduğum bazı durumlar ve duygular çıkmaya başladı
ortaya. Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce bir plan yapmadım, ne yazayım diye. Amacım
duygularımı ortaya dökmek ve biraz da olsa kendimi rahatlatmaktı. Yapacak hiçbir
şey bulamayınca sabahın kör karanlığında, bir şeyler yazmak iyi olur diye
düşündüm ve başladım denemeye, birkaç denemeden sonra işte bu yazı çıkmaya
başladı ortaya. Gidiyor şimdilik, gitsin bakalım; nereye kadar gidecek bir
görelim hep birlikte.😌
Ben kıskanç mıyım?
Çekememezlik hazımsızlığı mı yaşıyorum? Verebildiğim cevap “Hayır!” Bu cevap doğru mu acaba? Ön yargılardan
arınık mı? Büyük bir ihtimalle evet.
Kendimi kıskanç
görmüyorum genellikle. Özellikle insanların başarısı sevindiriyor beni, çevremde
mutlu, gülen yüzlü ve konuşan insanlar -özellikle ayağı yere basan konuşmalar,
sebep sonuç ilişkileri kurulabilen konuşmalar- görmek ve onlarla konuşmak
rahatlatıyor ve öğrendiğim çok şey oluyor onlardan. Bakış açıma az veya çok
katkıları oluyor, biraz daha farklı bakabilmem için daha da katkı sağlıyorlar
farkına varmadan. Laga luga ve dedikodular yoruyor beni ve birden boğazım
yanmaya başlıyor konuşmaya zorlandıkça. Bu nedenle sevmiyorum bu tarz
konuşmaları ve uzak durmaya veya sessiz kalmaya çalışıyorum zorunlu kalırsam
da.
Çekememezlik ise, bana göre bir hastalık ve kendine güvensizliğin göstergelerinden biridir. Yalnız
ve kompleksli kişilere göre bir davranış diye değerlendiriyorum. Kararlarımı alırken
veya bir konuda karar vermeye çalışırken bildiğim bütün dağarcığımı kullanmaya
çalışıyorum ancak bununla da yetinmeyip gözlem yapmaya çalışıyorum kısa bir
süre de olsa. Duygulardan arınmaya çalışarak karar almaya çalışıyorum ancak her
zaman olmuyor tabii ki. Bazı duygu durumları uzun sürebiliyor ve kısa süre de
de bir karar verilmesi gereken durumlarda aldığım kararlar da olmuştur
hayatımda. Duygu durumunu yoğunluğuna bağlı olarak hata oranı da paralel
gidiyor özellikle olumsuz duygular yüklüyken alınan kararlarda daha da artıyor hata
oranı. Sevinçliyken daha az hata oluyor diye gözlemledim kendi yaşamımda.
Özellikle üzerinde
durduğum durum: Karar alırken kimseye alet olmak istemiyorum, böyle bir duygu
beni çok rahatsız ediyor. Kendi çıkarım için bile olsa başkalarına, bir
başkasını ezmeye ve sömürmeye yardımı olacak tarzda destek verebilecek
kararları almak istemiyorum ve genellikle reddediyorum, hemen uzaklaşıyorum o
alandan.
Örneğin: İyi
bir çilingirsem, hırsıza bir başkasının evini soymasına yardım etmem. Hırsız beni
soyar da benim alet edevatımı çalarsa ona bir diyeceğim yok. Sonuç itibariyle
ben de hırsızın gazabına uğramış olurum. İyi bir çilingir olarak tek dileğim,
yeterince çok insanın anahtarını kaybetmesi ve bana gelerek anahtar ürettirmek
istemeleridir. Geçimimi o yönde kazanmak isterim. Anahtarını kaybeden de
mutlaka olur elbet. Olanıyla da yetinmeye çalışırım.
Profesyonel meslek
hayatımda bu tarz şeylerle çok karşılaştım. En çok istek: İnşaat
projelendirmelerinde inşaat demirinin azaltılmasıydı. Betonarme projelerinde
beton kalınlıklarının azaltılması ve temel ebatlarının küçültülmesi… gibi
maliyeti direkt olarak oldukça etkileyecek olan durumlardı. Ancak bu durumlarda
yapılan oynamalar bir o kadar da yapının zayıflamasına yol açan durumlardı. Çok
düşündüm ilk zamanlarda. Bir türlü elim varmadı oynamaya, çok kayıplar yaşadım
mali olarak. Adım pahalıya çıktı, vatandaş benden uzaklaşmaya başladı kısmen. “Ben
canımı sokakta bulmadım, modern bir mezar yaptırmak istemiyorum kendime ve
aileme” diyenler geldi yalnızca bana. Hiç
unutamıyorum bir jeoloji mühendisinin dediklerini “Abi, filan filan kişiler
jeolojik raporu düzenlerken zemin emniyet gerilmesini artır, aksi halde bir
daha benden iş alamazsın diyorlar; ben de istediklerini yapıyorum.” Demişti gayet
rahatlıkla. Hiç düşünmediği belli oluyordu halinden. Yaptığı işin nelere mal
olabileceği konusunda fikri var ama para kazanmak için her şeyi-bir
başkalarının can güvenliğini-elinin tersiyle itiveriyordu.
Bencil |
Şimdi duygularım
daha net ve biraz da heyecanlıyım. İnatla aynı fikirde olduğumu savunuyor ve
devam ediyorum, büyük ihtimalle de yaşadığım sürece böyle olacak. “Ha biraz
eğilsen ne olacak, boynun mu kopacak?” sözlerine de kulak astığım yok.
Evet ben
başarılıyım kendime göre. Neden mi? Çok fazla param pulum, katlarım, yatlarım,
etrafımda el çırpan ağam paşam diyenlerim yok. Yalakalar barınmıyor çevremde, hiçbir
kimseye bilerek zarar vermedim, kimseyi de üzmek için bilinçli hareket etmedim.
Üzüldüysem birlikte üzüldüm, üzüldüm; dayanamadığımda acılara, can havliyle
üzdüm. Ancak önüne geçemediğim şeylerle, başkalarının üzülmesine sebep
olmuşluklarım vardır. Elimden gelen bir şey yoktu. Günah çıkartmak gibi bir
derdim olmadı ve olmayacak da bundan sonra. Çünkü günah işlediğimi düşünmüyorum.
Burada bahsettiğim günah çıkartma kavramı mistik anlamda değil, pişmanlıklardan
dolayı bir başkalarından aman dileme anlamındadır. Kendim için aman dilemek
bana göre bir kavram değil.
Evet sevgili
okur, şimdi daha rahatım ama içimdeki burukluk az da olsa devam ediyor hala. Zamana
bırakmak en iyisi bu durumda.
Başarı ve
başarısızlık kavramları sanırım oldukça sübjektif kavramlar. Kimin neye göre
değerlendirdiğine bağlı olarak değişen kavramlar. O yüzden kendinizi
değerlendirirken başkalarının değer yargılarına göre değil kendi değer
yargılarınıza göre değerlendirirseniz daha doğru bir sonuç çıkar ortaya. Başkalarının
değer yargıları ve kıstaslarına göre değerlendirildiğinizde, her birine göre
farklı sonuçlar çıkar. İnsanın en iyi yargıcı, kendisidir. Farkında olun veya
olmayın her saniye kendinizi yargılıyorsunuz aslında, bazısı bunu bilinçli
olarak yapar zaman aralıklarıyla bazıları da hara güre yaşam içinde farkında
olmadan son günlerine kadar devam ettirir yaşamını ve son anlarda yapar aynı
durumu ama iş işten çoktan geçmiştir artık.
Düşünmeyen insan
her zaman mutludur bence. Çünkü: hiçbir şey göremez, duyamaz, hissedemez,
başkaları yoktur ona göre ve yalnızca kendisi vardır her şeyin merkezinde. Ben merkezli
olarak devam eder yaşamı. Çiçeklerin kokusunu, kuşların sesini, şarkıların
ahengini, gülen bir yüzün yaydığı enerjiyi hissedemez. Bir elin sıcaklığını
hissetse de ıslaklık olarak değerlendirir ve tiksinir o elden bir daha tutmak
istemez hayatında. Kuru ve buz gibi bir eldir onun istediği.
Burada
kesiyorum artık saçmalamayı sevgili okur. Sabrın için şimdiden teşekkür ederim.
Sağlıcakla, sevdiklerinizle birlikte mutluca kalın. Gelecek yazılarda görüşmek,
dertleşmek, sohbet etmek dileğimle sevgiyle kalın. J
01-05-2017-0828
Halil Gönül
Halil hocam gine yardırmışınız hepsini okuyamadım üşengeç bir insan olduğumdan dolayı elinize sağlık iyi çalışmalar
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Hoşça kalın.
Silgeçmişle hesaplaşma olmuş. bizim ülkede dürüstlük zor bulunuyor zaten :)
YanıtlaSilMerhaba sevgili deeptone, evet hesaplaştım biraz. Maalesef çok azınlıkta kalıyorlar.
SilUzun ve güzel yazı olmuş emeginize sağlık. Duygusal olarak tam bir boşalma olmuş :) yazıniz bana hayattaki karmaşıklığı hatırlattı. Hergün bir yerlere yetişmeye bir şeyleri tamamlamaya çalışırız ve bu işleri yaparken okadar karmaşık duygular içinde oluruz ya ışte öyle bir yazı olmuş
YanıtlaSilMerhaba sevgili Muro Cevik, Ziyaret ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Haklısınız, maalesef koşuşturmaktan kendimize ayıracak zaman bulamıyoruz. Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşça ve sevgiyle kalın.
Silbaaak son yazımaaa :)
YanıtlaSilhemen bakıyorum Sevgili deeptone. :)
SilÇok teşekkür ederim Sevgili deeptone, sürpriz oldu benim için ve çok sevindim. Takdirinize layık olmaya çalışacak ve daha da fazla çaba göstereceğim bundan sonra. Görüşmek dileğimle hoşça kalın.
SilÇok güzel bir iç hesaplaşmaydı; dürüstçe.Tam bir Ayna Hikayesi olmuş;) Başarının tanımını da çok doğru yapmışsınız.
YanıtlaSilMerhaba Sevgili Aytül Örcün-Ayna Hikayesi, Beğendiğinize sevindim. Yaşasın! demek ki yalnız değilim! Tekrar görüşmek dileğimle hoşça kalın. :)
YanıtlaSilTabii ki değilsiniz.Hep hepbirlikteyiz 😊
SilMerhaba sevgili Aytül Örcün-Ayna Hikayesi, saygı ve sevgilerimle selamlıyorum sizi. Yorumunuzu okumak moral verdi bana. Hoşça kalın. :)
SilKaleminize ve yüreğinize sağlık. Çok başarılı bir hikaye olmuş.
YanıtlaSilMerhaba Sevgili Nermin Punar, çok teşekkür ederim nazik yorumunuz ve ziyaretiniz için. beğenmeniz benim için değerli. Tekrar görüşmek dileğimle hoşça kalın.
YanıtlaSilİçinizi döktünüz böylecee :))
YanıtlaSilElinize sağlıkk
Merhaba sevgili Yürüyen Balık, evet biraz boşalttım içimdekileri. İyi geldi bana diyebilirim. Teşekkür ederim nazik ziyaretiniz ve kıymetli yorumunuz için. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşça kalın.
Sil