Şaka
Yoğun
bir çalışma temposu içindeydik kalabalık ekiplerle. Kanalizasyon, yağmursuyu ve
içme suyu inşaatının aynı anda imalatı yapılmak üzere planlanmıştı bütün
çalışmalar. Ancak alışkanlıkların tek tek imalat üzerine olması şartları
zorluyordu bazı idareci ve uygulamacıları. Ekipler içinde de farklı anlayışlar
vardı bu konuda. Özellikle kişisel öne çıkma ve kendini kabul ettirme çabaları
at koşturuyordu ortalıkta. Bu yüzden ekipler arasında farklılıklar oluşmuştu.
İdari
dengesizlikler de açık açık görülüyordu bazılarınca ama önüne geçmeye de
çalışmıyordu hiçbir kimse. İnşaat firmalarının en önemli eksikliklerden birisi
iletişimdir genellikle. Tepedeki idareciler genellikle sahaya ispiyoncularını
salar ve sahanın nefesini ve nabzını tuttuğunu düşünür böylece. Dolayısıyla
sahadan giden bilgiler genellikle kişisel olur ve değerlendirmeler bunların
üzerinden yapılır.
İspiyoncular
ahbap çavuş ilişkisiyle veya yakın akrabalık bağlarıyla bağlı olur genellikle,
okur yazarlıkları bile olmayan insanlardır seçilen kişiler. Elinden bir iş
geliyorsa zaten daha başka işlerle meşgul olup kendi işlerini yapmakla uğraşır
kendi işinde göze görünme çabası olur.
İşte
böyle karman çorman bir iş ortamında çalıştığımız bir zamanda benim tercihim üç
işi aynı anda yapıp bir daha geriye dönüş yapmamak üzere kurgulayıp uygulamaya
karar vermiştim. İlk günlerde biraz sıkıntılar yaşadık elbette ekip olarak.
3-3,5 metre derinliklerden başlayıp sırasıyla, yağmur suyu, kanalizasyon ve
içme suyu olarak üç adet değişik çaplarda borular döşenerek son bir metreye
kadar yükselmiş oluyorduk. Bir defada kazı yapılıp, yastıklama ve gömleklemeler
yapılarak kademeli olarak imalat tamamlanıyordu.
İlk
etaplarda toplamda imalat az gibi görünmesine rağmen birim maliyetteki masraf
azalmış oluyor, geriye dönüş de olmadığı için oldukça verimli bir durum ortaya
çıkıyordu birim uzunlukta. İnatla devam ettik çalışmaya ve göze batmaya başladı
ekip. Gizliden gizliye kontroller ve ispiyonlar cirit atıyordu gözlerimizin
önünde.
Ekip
ustası ile kayınının bulunduğu ekip arasında akşam yemeğinde çıkan bir
tartışmanın sonucunda yaşanılan bazı durumlar oldu ertesi günde.
Kayınıyla
kavga eden usta, metre tul olarak çalışıyordu. Yani kaç metre boru döşerse
anlaştığı fiyat ve döşediği boru miktarı çarpılıyordu. Kazancı böylece ortaya
çıkıyordu. Kavgadan sonra kayını eniştesinin ayakkabılarını ve elbiselerini
saklıyor geceden. Tabii ki bu bir tahminden ibaretti ilk sabah usta hat başına
geldiğinde. Ayağında ayakkabısı yoktu, şantiyenin deposunda da çizme kalmamış,
olanları da ayak numarası küçük gelmiş. Yırtık ayakkabılarla çıkagelmişti işe
yetişmek için. Biraz geç kalmış olmasını saymazsak.
Giydiği
pantolonun arkası olduğu gibi söküktü, dikişleri sökülmüştü. Üç metre
derinlikte bile biraz eğildiğinde görünen yerler oluyordu teninde, bunun önüne
geçmeyi hiç düşünmüyordu bile çalışırken. İşkolik ve azimliydi yanındaki diğer
ekip arkadaşlarıyla birlikte. Zaman zaman birbirlerine takılırlardı şen şakrak
giderdi iş böylece.
Öğle
yemeğinde hat başında yemek yerken kayını çıka geldi elindeki baklavayla. Özür
dilemek için gelmişti. Ne de olsa eniştesiydi. Takıldık epeyce ve bizim ustanın
da çok hoşuna gitmişti bu durum. Hemen gevşedi affetti onu, sarılıp öpüştüler
birlikte.
Yemekten
sonra bizim usta indi yine kanala ve eğilerek çalışmaya başladı borunun
üzerinden. Tam eğilip domaldığı sırada kayını fotoğrafını çekti kanal içindeki
eniştesi ve yardımcısının. Uzaktan görmüştüm durumu. Bir şey düşünmedim
hakkında. Birkaç çekim yaptıktan sonra kendi ekibine gitti.
Akşam
yemekte yine tartışma çıkmış şantiyede. Birisi ustaya çıtlatmış ayakkabı ve
elbiselerini kimin parçaladığını ve zarar verdiğini. İşe gitmesini engellemek
için kayını yapmış bu işi. Kızıyormuş eniştesine çünkü. İlk zamanlarda
eniştesinin ekibinde çalışmak istemiş ve yanına almasını istediğinde almamış
yanına başka bir köylüsünü almış. Sonuçta o kişi de akrabasıymış ve daha
çalışkanmış.
Bu
durumu öğrenen enişte iyi şeyler düşünmüş diğer ekip hakkında. Yemekten sonra
çarşıya inip nöbetçi eczaneyi bulmuş ve müshil ilacı almış getirmiş. Kahvaltıda
çorba varmış o sabah ve şansa bakın ki yemek firmasının gönderdiği
dağıtımcılardan biri rahatsızlanmış ve kahvaltı tek dağıtımcıyla gelmiş.
Telefonla da şantiyeye bildirerek yardım istemişler.
24-07-2017-1100
24-07-2017-1100
Halil GÖNÜL
1/2
Görsel: Google Görseller
Bu kayının yaptığı nasıl bir çekememezlikmiş yahu
YanıtlaSilAden Ferde,
Silşantiyelerde bolca yaşanır bu tür olaylar. 2/2 de sonuç daha da ileridir. şakanın böylesi de dedirten cinsten. :)