SAYFALAR

Cuma, Eylül 29, 2017

Mühendislik Anılarım-Şaka

                                         Şaka

                Yoğun bir çalışma temposu içindeydik kalabalık ekiplerle. Kanalizasyon, yağmursuyu ve içme suyu inşaatının aynı anda imalatı yapılmak üzere planlanmıştı bütün çalışmalar. Ancak alışkanlıkların tek tek imalat üzerine olması şartları zorluyordu bazı idareci ve uygulamacıları. Ekipler içinde de farklı anlayışlar vardı bu konuda. Özellikle kişisel öne çıkma ve kendini kabul ettirme çabaları at koşturuyordu ortalıkta. Bu yüzden ekipler arasında farklılıklar oluşmuştu.
                İdari dengesizlikler de açık açık görülüyordu bazılarınca ama önüne geçmeye de çalışmıyordu hiçbir kimse. İnşaat firmalarının en önemli eksikliklerden birisi iletişimdir genellikle. Tepedeki idareciler genellikle sahaya ispiyoncularını salar ve sahanın nefesini ve nabzını tuttuğunu düşünür böylece. Dolayısıyla sahadan giden bilgiler genellikle kişisel olur ve değerlendirmeler bunların üzerinden yapılır.
                İspiyoncular ahbap çavuş ilişkisiyle veya yakın akrabalık bağlarıyla bağlı olur genellikle, okur yazarlıkları bile olmayan insanlardır seçilen kişiler. Elinden bir iş geliyorsa zaten daha başka işlerle meşgul olup kendi işlerini yapmakla uğraşır kendi işinde göze görünme çabası olur.
                İşte böyle karman çorman bir iş ortamında çalıştığımız bir zamanda benim tercihim üç işi aynı anda yapıp bir daha geriye dönüş yapmamak üzere kurgulayıp uygulamaya karar vermiştim. İlk günlerde biraz sıkıntılar yaşadık elbette ekip olarak. 3-3,5 metre derinliklerden başlayıp sırasıyla, yağmur suyu, kanalizasyon ve içme suyu olarak üç adet değişik çaplarda borular döşenerek son bir metreye kadar yükselmiş oluyorduk. Bir defada kazı yapılıp, yastıklama ve gömleklemeler yapılarak kademeli olarak imalat tamamlanıyordu.
                İlk etaplarda toplamda imalat az gibi görünmesine rağmen birim maliyetteki masraf azalmış oluyor, geriye dönüş de olmadığı için oldukça verimli bir durum ortaya çıkıyordu birim uzunlukta. İnatla devam ettik çalışmaya ve göze batmaya başladı ekip. Gizliden gizliye kontroller ve ispiyonlar cirit atıyordu gözlerimizin önünde.
                Ekip ustası ile kayınının bulunduğu ekip arasında akşam yemeğinde çıkan bir tartışmanın sonucunda yaşanılan bazı durumlar oldu ertesi günde.
                Kayınıyla kavga eden usta, metre tul olarak çalışıyordu. Yani kaç metre boru döşerse anlaştığı fiyat ve döşediği boru miktarı çarpılıyordu. Kazancı böylece ortaya çıkıyordu. Kavgadan sonra kayını eniştesinin ayakkabılarını ve elbiselerini saklıyor geceden. Tabii ki bu bir tahminden ibaretti ilk sabah usta hat başına geldiğinde. Ayağında ayakkabısı yoktu, şantiyenin deposunda da çizme kalmamış, olanları da ayak numarası küçük gelmiş. Yırtık ayakkabılarla çıkagelmişti işe yetişmek için. Biraz geç kalmış olmasını saymazsak.
                Giydiği pantolonun arkası olduğu gibi söküktü, dikişleri sökülmüştü. Üç metre derinlikte bile biraz eğildiğinde görünen yerler oluyordu teninde, bunun önüne geçmeyi hiç düşünmüyordu bile çalışırken. İşkolik ve azimliydi yanındaki diğer ekip arkadaşlarıyla birlikte. Zaman zaman birbirlerine takılırlardı şen şakrak giderdi iş böylece.
                Öğle yemeğinde hat başında yemek yerken kayını çıka geldi elindeki baklavayla. Özür dilemek için gelmişti. Ne de olsa eniştesiydi. Takıldık epeyce ve bizim ustanın da çok hoşuna gitmişti bu durum. Hemen gevşedi affetti onu, sarılıp öpüştüler birlikte.
                Yemekten sonra bizim usta indi yine kanala ve eğilerek çalışmaya başladı borunun üzerinden. Tam eğilip domaldığı sırada kayını fotoğrafını çekti kanal içindeki eniştesi ve yardımcısının. Uzaktan görmüştüm durumu. Bir şey düşünmedim hakkında. Birkaç çekim yaptıktan sonra kendi ekibine gitti.
                Akşam yemekte yine tartışma çıkmış şantiyede. Birisi ustaya çıtlatmış ayakkabı ve elbiselerini kimin parçaladığını ve zarar verdiğini. İşe gitmesini engellemek için kayını yapmış bu işi. Kızıyormuş eniştesine çünkü. İlk zamanlarda eniştesinin ekibinde çalışmak istemiş ve yanına almasını istediğinde almamış yanına başka bir köylüsünü almış. Sonuçta o kişi de akrabasıymış ve daha çalışkanmış.
                Bu durumu öğrenen enişte iyi şeyler düşünmüş diğer ekip hakkında. Yemekten sonra çarşıya inip nöbetçi eczaneyi bulmuş ve müshil ilacı almış getirmiş. Kahvaltıda çorba varmış o sabah ve şansa bakın ki yemek firmasının gönderdiği dağıtımcılardan biri rahatsızlanmış ve kahvaltı tek dağıtımcıyla gelmiş. Telefonla da şantiyeye bildirerek yardım istemişler.

                                                                                                       24-07-2017-1100
                                                                                             Halil GÖNÜL
1/2

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Bu kayının yaptığı nasıl bir çekememezlikmiş yahu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aden Ferde,
      şantiyelerde bolca yaşanır bu tür olaylar. 2/2 de sonuç daha da ileridir. şakanın böylesi de dedirten cinsten. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.