İntikam
İlacı
"İntikam İlacı"
Bunu
duyan usta talip olmuş yardıma. Kayınının bulunduğu ekibe kahvaltıyı o
dağıtmaya karar vermiş.
Şantiyede nereden baksanız 200 veya fazlası çalışan
vardı. Bizim usta müshil ilacını suyun ve çorbanın içine koyup veriyor
servisleri. Kendisi de aceleyle içiyor çorbasını şantiyeden kalkan ilk servisle
ayrılıyor ekibiyle beraber.
Çalışmaya
başladık yazın yakıcı sıcağında, bizim usta çok neşeliydi, şarkılar türküler
gırla gidiyordu bayram yeriydi sanki bizim hat boyu. Makinalar başka hatlardan
bizim hatta gelip bekliyor işleri bitse de gitmiyorlar veya fazla kalmak için
savsaklıyorlar. Bana diğer ekip sorumlusu arkadaşlardan telefonlar gelmeye
başladı bu arada. Ben müdahale etmiyordum, hoşuma da gidiyordu bu durum, çünkü
Makine yalnızca bize tahsisliymiş gibiydi. İşler şıkır şıkır gidiyordu böylece
hiç bekleme yapmadan makinaları.
Öğleye
doğru iki veya daha fazla ekip çökmüş, iş bırakmak zorunda kalmışlar ishalden.
Mideleri bozulmuş birden. Sahada içtikleri sudan olduğunu düşünmüşler ilk anda.
Yapacak bir şey kalmamış o hatlarda ve bütün makinalar bize yönlenmiş oldu
böylece.
İçlerinden
biri biraz daha fenalaşınca doktora gitmiş hastaneye. Hastanede ortaya çıkmış
durum. Öğrenen kişi gelip şantiyede bahsedince soruşturma başlıyor ortalıkta. Kayın
huylanmaya başlıyor eniştesinin kahvaltı dağıtmaya talip olmasından. Daha önce
kendisinin de ayakkabı ve elbiselerini saklaması aklına gelince uyanıyor
meseleye ve iz sürmeye başlıyor.
Şantiyeler
içinde hem dostluklar hem de düşmanlıklar olur ve zaman zaman dost ve düşmanlar
değişir.
Durumu
anlayan ve oldukça kızan kayın hat başında çektiği fotoğrafları cep
telefonundan köydeki tanıdık arkadaşına gönderiyor ve resimlerin basılıp köy
kahvesine asmasını istiyor. Böylece eniştesinden intikamını almayı planlıyor.
Sahaya
çıktık her zamanki gibi yine. Güvenlik önlemlerini alıp kazıya başladık, yarım
saat geçmedi ki, bizim usta telefonlara cevap vermekten işe bakamaz duruma
geldi. Küfürlerin bini bir para denecek cinsten, sinir küpü durduğu yerde
duramıyordu. Dikkatimi çekti durum ama işin fazla aksamadığını görünce de
müdahale etmedim.
Öğleyin
oldu, yine hat başında gölge bir köşede yemeklerimizi yerken takıldım ustaya.
“Hayrola usta, oldukça sinirliydin bugün” dedim. Demez olaydım patladı birden.
“Sormayın şefim, rezil oldum köyde, puşt rezil etti beni, adımı ibneye çıkardı.
Baksana şu fotoğrafa, ben domalırken ve arkam yırtık, birisi de tam arkamda
bekliyor bir şey yapacak gibi. 'Sen parayı böyle mi kazanıyorsun?' Diyor hanım
bile, küfrediyor bana. Babasının evine gideceğini, köyde dile düştüğümü
söylüyor. Sen gel de kızma, çileden çıkma, yuvamı dağıtacak bu şerefsiz benim.
Sanki onun ablası değil benim karı. Köy kahvesine bir de fotoğraf asmışlar. Ben
ne yapayım şimdi şefim. Gel sen söyle bana.”
"İntikam böyle alınır" |
Anlamıştım
olanları ve vahametini durumun. Çok nazik bir konuydu hele bir de doğunun ücra
bir dağ başı köyü olunca durumlar hayli zordu elbette. Ne yapabilirim? Diye
düşündüm bir süre. Adam işi bırakıp köye gitmeye karar vermişti. “Akıllı uslu
kim var burada köyle konuşabilecek, hanımınla konuşabilecek?” diye sordum
kendisine. İsimler aldım kendisinden ve oradan ayrılıp o kişilerin bulunduğu
ekiplerin çalıştığı hatlara gittim. O ekiplere bakan sorumlu ekip başıyla da
daha öncelerinde birlikte çalışmıştık ve ayrıldığımız zaman çok istemişti
birlikte çalışmamızı, ayrılmamı hiç de istememişti. Öyle olması gerekiyordu ve
ayrılmak zorundaydım o zaman.
Karşıda
beni görünce sevinerek koşturup karşıladı beni hat başında. Yine kendilerine
bakacağımı sanmış, geriye döndüğümü düşünmüş ilk anda gördüğünde beni. İş
verimleri çok düşmüş benim ayrıldığım zamanlardan sonra. İşi bırakmayı bile
düşünmüş. Kimseye söz geçiremez olmuşlar, doğru dürüst boru ve başka
malzemeleri zamanında yetişmez olmuş.
Ayak
üstü olmayacak konuşma, gölgeye çekilerek oturduk biraz ve konuyu açtım. Onlar
da duymuşlar meseleyi ve komik olduğunu düşünüyorlardı. Durumun ciddiyetini
anlattım kendisine ve akrabalarıyla özellikle ustanın hanımıyla konuşup ikna
etmesini, durumun şakadan ibaret olduğunu ve şakayı yapanın da kendi kayını
olduğunu söylemesini istedim. “Tamam
şefim, emrin olur, başım gözüm üstüne. Hemen şu işleri yoluna koyayım bu işe
bakacağım, için rahat olsun. Ustanın hanımı benim de yeğenim olur.” deyince
rahatladım ve teşekkür ederek döndüm hattın başına. Rahat olmasını söyledim
kendisine.
Bir saat
kadar geçmişti ki, gülmeye başladı tekrar bizim usta. “Köye gelmesin o pis
herif” demiş hanımı ve hanımının babası. Oynamaya başladı bizim usta boruların
üstünde keçi gibi sekiyordu borular üstünde.
2/2
24-07-2017-1100
Halil GÖNÜL
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.