Küfürler ve Düşündürdükleri
Küfür
dilini hiç düşünen oldu mu acaba? Ben
öyle isimlendiriyorum kendimce, küfür bir dildir ve bir tür ifade şeklidir.
Neler anlatır mı diyorsunuz? Dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım
düşündüklerimi. Çoğu kişiye anormal gelebilirler. Eksantrik bir bakıştır.
Genel
ağırlık cinsel argüman kullanılarak yapılan küfürlerdir. Genellikle de
erkeklerin yaptığı bir küfür şekli gibi görünür ama kadınların da geri kalır
yanı yoktur erkeklerden. Bir kavga veya
kızgınlık anında kullanılan bu küfür “A… a koymak” veya “…. S…mek, s...mak” gibi
çeşitliliklerde kullanılır, öyle ki: kültürel seviyeye bile bakmadan normal
sohbet ortamlarında da olağan kullanılmaktadırlar. Olağan diyorum çünkü:
bulunulan ortamdaki insanlar -bayan, erkek- sürekli duydukları için
yadırgamazlar artık. Ancak dışarıdan olan birisi yadırgar ve ilk anda şaşkınlık
yaşar. Belli bir süre aynı veya benzer ortamlarda bulunursa dili bile alışabilir
de bulaşıcıdır çünkü.
Benim
dikkat çekmek istediğim yanı: bu tür küfürlerin altında yatan bilinç altı ve
onun gündelik sosyal yaşamdaki yansıması olacaktır. Zaman zaman duyulur gazete
ve TV haberlerinden, turist kadın veya kadın cinayetleri, tecavüzler. Evlilik
içi tecavüzleri saymıyorum tabii ki, tahmin ediyorum ki alabildiğine fazladır
bu yapı içinde.
Küfür
bir tür dil demiştim, evet aciz ve çaresiz kalındığında kızgınlık haliyle
kullanılan bir ifade biçimidir ve kontrolsüzdür, adeta bilinçsizce kullanılan
kelime ve kelime guruplarından ibarettir. Küfür bir süre kızgınlık halini
yatıştırma halidir, karşısındaki kişiye de bir şeyler ifade etme çabasıdır
aslında.
Kızgınlık
anında insan ne yapar? Ya tehdit eder ya küfreder ya da gücü yetiyorsa darp
eder ve şiddet uygular, eğer gücü yetmiyor veya yetiyorsa bile o an için
fiziksel şiddetin uygun olmadığını düşünüyorsa küfür tarzı şiddeti kullanır.
Karşıdaki
kişi anlar mı peki? Ya da sorar mı karşısında küfür eden kişiye “neden küfür
ettin bana?” diye. Pek sanmam, o ortamda zaten iki kişi de veya daha fazla kişi
de gergin ve kızgındırlar. Genellikle dişiliğe veya dişisine küfrederek bütün
niyetini -bilinç altındaki- ortaya koymuş olur.
Bu
tür durumlarda dikkat edilirse saldırı dişiliğe yöneliktir yani kadın
cinselliğine. Ne vardır bu kadın cinselliğinde veya dişilikte. Öncelikle doğurgandır,
dolayısıyla doğurmak bir tür güçlülüktür gizliden gizliye. Kadının gizli gücüne
saldırı, çaktırmadan kadına saldırıdır gerçekte.
Bir
başka ifade şekli vardır bu dişiliğe saldırının. “Düzmek, düzülmek…” Sözlüğe bakmaya gerek duymadım düşündüğüm
tarzı anlatmak için. Buradaki kelimeler mecaz olarak kullanılan kelimelerdir
ama küfür, yerme anlamında değerlendirilmesi ağır basar.
Örneğin ağaç düzmek,
yola düzülmek vb. şeklinde kullanılması şekil vermek, devam etmek, yola çıkmak
anlamlarında kullanılan bir şekildir. Cinsellik ve edilim olarak kullanılması
daha yaygındır alt kültürde. “Sevişme,
birleşme, çiftleşme” kavramının farklı bir ifade şeklidir. Ne kadar sıklıkla
kullanıldığı değişkendir ancak azımsanmayacak kadar da yaygın görülür
kullanımı.
Ne yatar peki bu
kullanımın altında. Bence bir kültürel kavrayış vardır altında. Cinselliğin
yerilmesi ve aşağılanması eylemi vardır açıktan açığa. Söyleniş tarzı da bunu
gösterir zaten. Tecavüz anlamındadır asıl ifade. Kısmen istekli,
katlanabilirlik gibi duygu ve düşünce yatar dişi açısından. Ya erkek açısından:
açıkça olmasa bile üstü kapalı tecavüz, intikam hatta kızgınlık ve cezalandırma
olabilir asıl altta yatan. Yalnızca zevkten ibaret bir durum olması olası
değildir.
Belki çok net
olarak anlatmakta zorlandığımı anlamış olmalısınız sizlerde ama 18+ durumundan
değerlendirerek fazla da açık kullanamadım çoğu ifadeleri. Örneklemede kısır
kaldım açıklamaları ve kullanım şekillerini.
Demem o ki:
eğitim şeklimizde, geleneksel, örgün, yaygın ne derseniz deyin adına
yanlışlıklar var ve yaşamımızın her alanına sarkmış halde çok şey. Temizlenmesi
lazım, daha açık anlatılıp, anlaşılıp, öğrenilip ve yaşanması lazım. Yasaklamak
ve ayıplamakla bir yere varılması mümkün değildir, ancak bastırılmış olur ne
anlama geldiği bilinmeden.
Dünyaya ve
yaşama bacak arasından bakan, vücudu sarıp sarmalamakla bir yerlere
varılabilmesinin mümkün olmadığı görülüp daha temel konulara yönelerek
yetiştirilmesi gerekli taze beyinlerin, özellikle de kız çocuklarının. Çünkü kız
çocukları geleceğin anaları, kadınları, yarları olacaktır ve onların
yetiştireceği erkek veya kız çocukları daha da bilinçli olacak yaşama ve
dünyaya akıl çerçevesinde bakıp değerlendireceklerdir.
Bacak arasına
sıkışan çocuklar ne ileriye ne de geriye gidemeyeceklerdir ancak bacak arasında
sıkışıp kalacaklardır ezilinceye ve yok oluncaya kadar. Kız çocuklarının yok
olması demek geleceğin gençlerinin yok olması demektir.
Kısaca:
toplumlar aslına bakılırsa dişi temellidir. Dişinin güçlü olduğu yerde toplum
daha da güçlenecektir.
Bu konuyu
işlemekte oldukça zorlandım biliyorum, tam da anlatamadım düşüncelerimi
yukarıda bahsettiğim nedenlerle. Hiçbir kimsenin alınganlık yapıp art niyet
gözetmesini istemiyorum. Kesinlikle dişi veya erkek eril üstünde bir düşüncem
söz konusu olmayıp tam tersine her ikisinin de olumlu anlamda dikkate alınması
ve yanlışlıkların telafisine yönelik değerlendirilmesinden yanayım. Birinin diğerine
üstün olması diye bir kavram bende yok nedenine gelince: Üstünlüğün olduğu
yerde ezme ve ezilme vardır bana göre. Asıl dert zaten ezme ve ezilmenin
ortadan kaldırılmasıdır.
Sürçü-lisan
varsa şimdiden özür dileyerek -gerekirse takıldığınız konuyu
ulaştırabilirsiniz- bu yazımı burada sonlandırmak istiyorum.
Hoşça ve
sağlıkla, mutlu kalın.
12-09-2017
Halil
GÖNÜL
Görsel: Google Görseller
Kadin demek var olmak demek iyiki varlar halil hocam
YanıtlaSilGezelim.me,
SilSize katılıyorum, zamanla çok şeyin değişeceğini düşünenlerdenim; eğitim bakımından çok hızlı yol almamız gerekli o zaman.
Teşekkür ederim. :)