"Çok acıkan çocuk" |
“Çok Acıkmış da!”
Ben
beklerken 4-5 yaşlarında bir erkek çocuğu geldi, saca doğru korkusuzca eğilerek
pişen pideye bakarken “aman yavrum yanacaksın, dikkat et olur mu? Hani annen
yok mu yanında senin?” diye sordu. Yalnızca kadının yüzüne bakan çocuk, hiçbir
şey demeden dönüp gitti. Bu arada bir bayan daha geldi sipariş verdi, başka bir
adam daha derken benim siparişler hazırlandı. Ücretimi daha öncesinden ödedim.
Çocuk
tekrar geldi bu sefer annesi ve babası da vardı yanında. Çocuk anlatmış olmalı ki kadının konuşmasını
annesi “çok acıkmış da” dedi gülümseyerek. Sırada 10 kadar sipariş vardı ve
epeyce beklemeleri gerekecekti. Çocuk anlamaya çalışıyordu annesiyle pideci
kadının konuşmalarını. Bir annesine bakıyor bir saca atılan pidelere bakıyordu.
Çocuğa
bakmaya başladım, kendimi yerine koyunca içim kıyıldı dayanamayarak, bir adım
atmıştım dönerek. Tekrar döndüm benim paketlerden ikili olan birini çıkarıp
pideci kadına uzatarak “birini verin lütfen delikanlıya” dedim gülümseyerek
çocuğa baktım. Çocuk tam önümde dikilmiş başını kaldırarak bana bakmaya
başladı. Kadın aldı elimden paketi ve içinden birini başka bir kâğıda sararak
çocuğa uzattı. Çocuk aldı sevinerek ve ısırmaya başladı hemen. Diğer bir
tanesini tekrar sararak bana uzattı geriye ve poşetin içine koyup yürüyecektim
ki annesi itiraz etti ve ücretini ödemek istedi “gerek yok, afiyet olsun
dedimse de annesi ısrarlıydı. Kendinde bozuk para çıkmayınca yanındaki
kocasından istedi. Kocası verdi 1,50 TL ve bana uzatarak teşekkür etti.
Ayrılıp
yürürken düşünmeden edemedim. Bu memlekette yaşayan en sade insanlarımız bu
kadar hassasken, hak hukuk konularında kelli felli insanların hırsızlıkta ve
hukuksuzlukta yarışa girmeleri çok tuhaf geldi bana. Memleketin içi oyulmuş,
har vurup harman savrulmuş, kendi memleketindeki insanlar yardıma muhtaçken;
onların vergilerinden, yetiştirdiklerinden çalarak, onların haklarını
başkalarına vererek kendi itibarlarını yükseltmenin hiç de doğru davranış
olmadığını düşündüm bir süre.
İnsanlar
sokakta, pazarda “Hiç kimseye sormadan milyarlarca dolarlık yardımlar
gönderiliyor dünyanın çok yerlerine. Yardım gönderilenler de dünyanın en zengin
yerlerinde yatırımları olan memleketler de var içlerinde. Sorumsuzlukların,
yalan, dolanların dik alaları yaşanan memlekette yabancı kaldık” sözleri
insanlarımızın arasında ve kendi kendilerine sormaya başlamışlardı “ne
yapıyoruz, nereye doğru bu gidişimiz? Diye.
Yaşlı
birkaç kişinin ayak üstü sohbetleri çalındı kulağıma yürürken. “Eminim bir gün
gelir de sorularına cevap bulurlar. Cevapsız o kadar soru var ki, hangi
birisinin cevabı bulunacak, karmakarışık ortalık.” Bir diğeri: “Yüz yıllık
taşlar oynamış oturtulduğu yerlerden. O taşları yerine koymak kolay olmadı, yüz
yıla yakın zamanını aldı bu memleketin ama hala da tamamlanması gerekiyordu
eksik gediklerinin. Nasıl bu hale geldi bu memleket? Kahroluyorum…” uzaklaşırken
kulaklarımda çınlamaya başladı konuşmalar.
2/2
15-10-2017
Bende bu konuda çok hassasım. 1 tl dahi olsa onu vermem lazim. Hatta bakkal falansa ya eksik alirim yada 10 krş falan kaldı diyelim hemen yollarım.
YanıtlaSilBende müslüman olmak hak yememeyi gerektiriyor. Yazik bende kiyamazdim :) iyi yapmissiniz. Allah kabul etsin abi
ANNESİ'nin PRENSES'i,
SilTeşekkür ederim, toplum olarak hassasiyetlerimizi kaybetmemek lazım; çok güzel hassasiyetlerimiz var, "kul hakkı" da en önem verilenlerden. :)
Hoşça ve sağlıcakla kalın. :)