“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Hüsnü Beye Çiçek" |
BÖLÜM-25
YUSUF’UN GELİŞİ
KAŞIK
Yusuf
çıkageldi elinde yiyecek, içecek ve çiçekle. Heyecanlı görünüyordu, biraz da
terli. Epeyce uğraşmışa benziyordu. Koridora çıktığında Veysel’in odasını sordu
görevliye. İşaret ederek gösterdi odanın yerini. Konuşmasının bitmesini
beklemeden koşturarak ilerledi odanın kapısına doğru.
Odanın
kapısından “vay benim kardeşiiim, gelmiş geçmiş olsun” diyerek ilerledi yanına
doğru. Bir anda elindekileri ne yapacağını şaşırarak ellerindekilere bakıp
sonra koydu sehpanın üzerine. “Yiyecekler sizin, çiçek Hüsnü Amcaya” dedi ve
Veysel’e sarıldı hasretle. “Özlemişim yahu, özletme bu kadar kendini bir daha”
diyerek güldü.
“Sen
nasılsın Sultan anacığım, iyi misin?” dedi ve dönüp elini aldı ellerine öpüp
alnına koydu şefkat ve saygıyla. “Sağ ol yavrum, iyiyim. Allah bu günlerden
kötü etmesin çocuğum, Allah bağışlasın sizleri bizlere” diyerek yüzünü okşadı
Yusuf’un.
“Sahi,
nasıl girdin sen bu saatte buraya?” diye sordu merakla. “O da söz mü anacığım,
benim kardeşim burda olur da ben girmez miyim, kapıdan kovsalar bacadan gene
girerim. Tanıdık varmış aşağıda. Hiç
zorlanmadan girdim. Anlattım durumu, hayır demedi. Bizim iş yerindeki bir
arkadaşın tanıdığıymış. Arkadaşa telefon edince o söyledi ve ona da telefon
ediverdi.” Dedi Yusuf, gülümsedi Sultan’ın gözlerine bakarak. Annem ve
babamların da selamları var geçmiş olsun dileklerini iletmemi söylediler.
Onlarda hanımla birlikte yarın gelecekler. Bir ihtiyaç olursa söylemeye
çekinmeyin.” Dedi ve Veysel’e döndü tekrar.
“Çocuklar
siz sohbet ededurun ben bir daha bakıp geleyim Hüsnü Bey’e” diyerek ayrıldı
Sultan odadan. Çocuğum sen de kendin ver istersen çiçekleri, olmaz mı? Sevinir
garip.” Dedi kapıdan çıkarken.
"Veysel'e Yaprak Sarması" |
Nasıl
oldu, neden oldu? sordu Yusuf Veysel’e. Anlattı dili döndüğünce ama asıl
meseleyi, kafasına takılan durumu söylemedi tabii ki Yusuf’a. Yusuf da inanmış görünerek daha fazla varmak
istemedi üstüne.
“Bir dahaki seferde daha dikkatli ol olur mu? Yüreğimiz ağzımıza geldi zaten. Bütün arkadaşlarında selamı var tekrar geçmiş olsun dileklerini iletmemi istediler akşam iş çıkışında. “Getirip götüren sağ olsun, herkese de teşekkür ederim, sağ olsunlar eksik olmasınlar, sen de selamlarımı söylersin yarın.” Dedi Veysel Yusuf’un eline dokunarak.
“Bir dahaki seferde daha dikkatli ol olur mu? Yüreğimiz ağzımıza geldi zaten. Bütün arkadaşlarında selamı var tekrar geçmiş olsun dileklerini iletmemi istediler akşam iş çıkışında. “Getirip götüren sağ olsun, herkese de teşekkür ederim, sağ olsunlar eksik olmasınlar, sen de selamlarımı söylersin yarın.” Dedi Veysel Yusuf’un eline dokunarak.
“Ben
iki dakika da Hüsnü Amca’ya uğrayayım, hemen gelirim geriye tamam mı?” diyerek
ayrılmak istedi Veysel’in yanından. “Tamam” dedi Veysel buruk bir şekilde. Yusuf bilmiyordur belki de kimsesinin
gelmediğini diye düşünerek bir şey söylemek istemedi nasılsa öğrenecek veya
anlayacaktı durumundan.
Çiçeği
eline alan Yusuf Veysel’e baktı “neden bana çiçek getirmedin de yiyecek
getirdin Yusuf” dedi gülümseyerek Veysel. “Oğlum senin çenen çalışıyordur diye
düşündüm yiyebilirsin bunları, o adam yiyemez her halde daha, en iyisi çiçek
olur diye geldi aklıma” dedi şaka yaparak. “İyi düşünmüşsün” dedi Veysel.
Gülerek çıktı odadan Yusuf.
Beş
on dakika kadar oturdu yanında Hüsnü’nün, sohbet ettiler, mahalleden işten
konuştular. Veysel’i sordu Yusuf’a. Adamın buruk ve üzgün olduğu halinden ve
ses tonundan belli oluyordu her ne kadar saklamaya çalışsa da. Ağlayacak ama
ağlamayı kendine yediremiyordu ele güne karşı. “Uzun zamandır böyle güzel
çiçekleri bir arada görmemiştim, ne de iyi etmişsin. İçim açıldı görünce.
Baharın ilk günlerini hissettim yüreğimde, gönlümde. Sağ ol çocuğum. Allah ne
muradın varsa verir inşallah” diyerek Yusuf’un yüzünü okşamak için kolunu
kaldırmaya çalıştı ama kaldıramadı. Durumunu anlayan Yusuf, eğildi yakınına
doğru yüzü yanağına değecek şekilde sarıldı. Adamın gözleri dolu dolu oldular
birden. Bir süre kaldılar öyle. Nefes alışları ve göğüs kafesinin inip kalkması
hızlanmıştı biraz. Başını çekti geriye Yusuf.
“Hüsnü
amca var mı istediğin bir şey benden, varsa çekinme lütfen” dedi şefkat dolu
sesiyle gülümsedi gözlerinin içine bakarak. Anlamıştı Yusuf durumunu. Kimsenin
gelmediği belli oluyordu durumundan ama laf edemiyordu adam. Gururuna
yediremiyordu olanlardan bahsetmeyi. “Sağ ol evladım sağ ol, şimdilik yok bir
ihtiyacım. Sultan dünürüm de yeterince yardımcı oldu zaten sağ olsun.” Dedi
Yanlarında sessizce kendilerine bakan Sultan’a bakarak gülümsedi gözlerini
hafif yumup açarak.
“Ben
izin isteyeyim o zaman da biraz da Veysel’le hasret gidereyim Hüsnü Amca, çabuk
iyileş olur mu? Bizi merakta bırakma. Tekrar gelmiş geçmiş olsun inşallah”
diyerek kaldıramadığı elini tutarak öptü.” Odadan çıkarken tekrar dönüp baktı
geriye ve hızlıca çıktı kapıdan sinirleri tepesinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.