Umut |
Dün ve Bugün Arasındaki Fark
“Geçmiş kötü günlerdekinden fark ne bugün?” aklına gelen soruydu, hiç beklemediği bir anda.
Seyrettiği filmden etkilendi. Ağlamak istediğin olur bazen ama
ağlayamazsın; yine öyle bir andı, gırtlağına bir şey saplanır gibi olduğunda
yutkunmaya çalıştı ancak yutkundu ama tükürüğünü yutamadı, takılıp kaldı
yutağında; küçük dili şişip tıkıyordu adeta boğazını.
Hiç
böyle olmadığını düşündü bir süre, evet daha öncelerinde yaşadığı durumlar
olmuştu o en kötü zamanlarında ama bu daha büyük bir atak haliydi, adeta bir
uyarıydı; dikkat diyordu, dikkat.
Elden
gelen bir şey yok dayanmaktan ve çekmekten başka. Baştaki soruya cevap
bulduğunu fark etti, kafasının içinde bir şimşek çaktı, ortalık aydınlanır
gibiydi.
Evet… doğru, geçmiş kötü günlerdekinden farklıyım bugün, farklıyım çünkü onlar geçmişte kaldılar, geçmiş beni buraya kadar getirdi iyi ve kötüleriyle, hepsi de bana çalıştılar veya ihanet ettiler. Ayrımı şimdi yapacak değilim ancak fakına vardığım şey ve soruma cevap vardı şimdi:
Evet… doğru, geçmiş kötü günlerdekinden farklıyım bugün, farklıyım çünkü onlar geçmişte kaldılar, geçmiş beni buraya kadar getirdi iyi ve kötüleriyle, hepsi de bana çalıştılar veya ihanet ettiler. Ayrımı şimdi yapacak değilim ancak fakına vardığım şey ve soruma cevap vardı şimdi:
“Geçmişte umutlarım vardı, arada
kısa süreli de olsa kaybolur veya sisler arasında kalırlardı, beni ayakta tutan
hep o umutlarım olduğunu fark ettim, umutlarım olmasaydı ilk düştüğümde yerden
kalkamazdım. Sersemledim, sendeledim hatta düştüm yerlere yazılırcasına ama
toparlanıp ayağa kalkabildim umut kırıntısı ve umutlarla. Eski ve yeninin farkı
bu işte.
Peki şimdi ne var elde?
Umut çok zayıf, bu açıkça ortada, kendimden saklayacak halim bile yok çünkü ayağa kalkma isteği yok içimde, kısa hevesler bir yere götürmüyor, alev gibi bir anda sönüveriyorlar. Yanan, sürekli yanan bir ateş gerekli ısınabilmem için.
Uzun uzadıya muhasebe yapmanın
anlamsızlığı ortada, elde olanlar ve kaybolanlar ortada. Tek yapılması gereken
ellerdekini değerlendirmek. Varlara artı bir, kaybolanlara eksi bir sonuç
itibariyle eksi ve artıların toplam farklarından ortaya çıkan değerin artı veya
eksi olması mevcut durumun ne derece kayıpta olduğunu ortaya koyar.
Anlaşılan uzun zamandan beri
doğru dürüst hesap yapamadım ben, hesap kitap tutmadı bu yüzden, bu işe el
atmanın zamanı geldi de geçiyor. Sızlanmanın alemi yok. Her şey kendinde
başlayıp kendinde biter. Bütün yollar Roma’ya çıkar denilmiş ama bence bütün
yollar sana çıkıyor.
Geçmiş hesap aşamalarını şimdi
hesaba koymanın anlamsızlığı da ortada, o zaman hesap aşama ve kıstaslarını da
değiştirmek gerekiyor bu zamana göre uyarlanacak şekilde seçimler yapılmalı.
Varılan son değerlendirme olacak bu değerlendirme çünkü, bir daha ne hesap
kitap ne de değerlendirme yapabilme şansı olmayabilir.
Dünün umutlarının yerine bugün
kısmi iyileşen imkanlar; dünün imkansızlıkları yerine elde olan kısmi imkânın
varlığının yanında dünün umutları yok. Biraz imkanla biraz da olsa umut
katılırsa geleceğe daha rahat bakılabilir. Yapılması gereken işte budur, aksi
bir durum yıkımı hızlandırıp daha da fazla acı ve üzüntü verecektir.
Oturduğu yerden daha güçlü bir
şekilde kalkan adam hızla uzaklaştı bulunduğu yerden, ilk gelen arabaya binip
yola çıktı bilinmeyeni keşfetmeye doğru. Az da olsa heyecan vardı üzerinde
bilinmeyene doğru yapacağı keşifte daha nelerle karşılaşabileceklerini
düşünerek camdan uzakları seyre daldı. Baktığı uzaklar yakınlaştıkça daha da
uzaklara bakarak uyuya kaldı başı yaslandı buz gibi cama. Nefesinin sıcaklığı
nemlenmesine neden oluyordu, nefes alıp verişini saymak kolaydı bu yüzden,
iddiaya girilebilirdi kaç nefes aldı verdi diye.
30-10-2017
30-10-2017
Halil
GÖNÜL
Görsel: Google Görseller
kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilEmre Bozkuş,
SilTeşekkür ederim. :)
Güzel bir yazı. Hesaplaşma+ Seçimler+Umut= Huzur diyebiliriz galiba:)
YanıtlaSilTurgay Aksoy,
SilEvet, diyebiliriz. Teşekkür ederim. :)