Tablo |
Kimse Üzülmesin
Beyin durduğu zaman karar verme
ihtiyacı hissedermiş, hiç de anlamadığım bir şey bu.
Yıllardır duran beynin verdiği kararlara mı talim ettim ben yahu, duran beynin kararlarına göre de adım atarsan böyle olur işte.
Mutluluğu mum ışığıyla ararsın sen de bunak ihtiyar. Al sana sen de karar verme bundan sonra, karar versen de bir şeye yarayacak hali kalmadı ya zaten.
Sabah kalkamazsın, akşam yatamazsın gün ola hayrola kararlarıyla yaşayıp gidiyorsun işte. Mutlu musun peki böyle? Ne karar var ne de başka bir şey. Dünya yanmış yıkılmış umurunda değil gibi, öyle mi hakikaten?..
Yıllardır duran beynin verdiği kararlara mı talim ettim ben yahu, duran beynin kararlarına göre de adım atarsan böyle olur işte.
Mutluluğu mum ışığıyla ararsın sen de bunak ihtiyar. Al sana sen de karar verme bundan sonra, karar versen de bir şeye yarayacak hali kalmadı ya zaten.
Sabah kalkamazsın, akşam yatamazsın gün ola hayrola kararlarıyla yaşayıp gidiyorsun işte. Mutlu musun peki böyle? Ne karar var ne de başka bir şey. Dünya yanmış yıkılmış umurunda değil gibi, öyle mi hakikaten?..
Kafasındaki
sorular atağa kalktılar yine, durulmazdı kendine göre yanında, at gibi koşturan
bir kafanın içiyle kim ne yapar, nasıl yapar bilinmez elbette! Mutlu olacakmış,
ha hay yavrum benim, sen mi mutlu olacaksın, ben mi? Göreceğiz elbet eninde
sonunda.
Eğer ayakta
ölürsem bir ağaç gölgesinde otururken bastonuma yaslanmış olarak, kimsenin
gündüz gözüyle fark etmeyeceği şekilde; hiçbir ağrı sızı korku hissetmeden
uyuyup kalmak ne de güzel olur; kimseyi üzmeden kimseye yük olmadan, kendi
ayaklarının üzerindeyken. Ah be yavrum, şu bahsettiğin şeylere bak, ancak sen
gibi moruk bir bunağa yakışır bunlar. Ağzının tadını bilen biri yaşamın fazilet
ve nimetlerinden bahseder, yapacağı şeyler vardır daha gitmeden eren köye.
Anlaşıldı, sen hakikaten bunamışsın, yakında o beynin de devreden çıkar, sana
nasıl katlansın, hiçbir şeye ihtiyacın kalmamış gibi halin var.
Kendisiyle
uğraşmak hoşuna gitse de çok zaman canını sıkıyordu ortaya çıkanlar, öyle ki
birden ortaya dökülüveriyorlardı fırsat kollayıp duran nankör duygular. İşte
böyle durumlarda kalkıp gitmeyi aklına getirip korkutuyordu onları yalnız
bırakmakla tehdit etmiş oluyordu aklı sıra. Terk ettiğinde peşinden
gelemiyorlarmış gibiydi durum. Birden kesiliverirdi dökülenler. Ortalık günlük
güneşlik oluverirdi öyle hissettiği zaman.
“Tebdili
mekânda fayda vardır” dememiş miydi eskiler, işte uyuyordu o da evet yer
değiştirmekte fayda vardı onun içinde, sıkılınca kalkıp uzaklaşırdı olduğu
yerden. Bazen inat ederlerdi içindeki hain düşünceler, rahat bırakmazdı bir
türlü ve dürter dururlardı kendisine sormadan. Celallenirdi o zaman kendine
çıkışırdı, ne yapacaksan adam gibi yap, eğri mi doğru mu diye bakma yeter ki
yap gör sonucu. Kaçışın faydası yok, bulacaklar nereye gitsen de istersen yedi
kat yerin dibine gir yine de seninle gelecekler. Eee gel sen bu halde mutlu ol
olabilirsen; peşinde bir sürü kovalayan ve sen tek başına kaçan tavşan. Tazılar
eninde sonunda yakalayacaklar seni iğne deliğine girsen de. Hoş bu halinle
kalas gibi iğne deliğinden geçebilecek halin yok ya!
2/3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.