"Yuvarlanan semer" |
İşte o
gün yine tırmanırken o yokuşu, “Aaa deyip ağzınızı yumun çocuklar, aaa deyip
ağzınızı yumun çocuklar” derken eşeğin semeri üstünde.
Eşeğin semeri de eşeğin
kıçına doğru kaydıkça dik rampayı çıkarken sesi daha da gür çıkmaya başlamıştı
“AAA deyip ağzınızı yumun çocuklar” hızlı hızlı tekrarlamaya başlamıştı belli
bir tempoyla.
Biz gülüyorduk durmadan onun eşek üstündeki hareketlerine.
İnmeye çalışıyor inemiyor, semer düşmek üzere eşeğin kıçından, semerle birlikte kendisi
de kayıyordu sürekli ve bir anda bağırırken sesi karışık çıkmaya başladı
semerle birlikte aşağı yuvarlanırken. O önden semer arkasından, bir süre sonra semer öne geçti; semer önden o arkadan yuvarlanarak dereye kadar indiler ama ağzı hala laf yapıyordu anlaşılır anlaşılmaz şeyler çıkıyor gibiydi.
Eşek de
sırtındaki yükten kurtulmanın sevinciyle olmalı: nasıl da koşturmaya başlamıştı
anırarak. Şebelek amcanın dediklerini o da anlamış olmalı ki neşeli neşeli
anırıyordu eşek rampayı yüksüz çıkarken.
Eşek
rampayı çıkarken Şebelek amca da dereyi bulmuştu ve hala bağırıyordu avazı
çıktığı kadar “AAAA deyip ağzınızı yumun çocuklar, AAAA deyip ağzınızı yumun
çocuklar.”
Bizler,
arkamızdan gelenlerinde yetişmesinden sonra orada gurup olarak nasıl da
gülüşüyorduk Şebelek amcamın hal ve hareketlerine ama o hala aynı şeyleri
tekrarlayıp duruyordu ve bir taraftan da arada eşeğe küfürler sallıyordu semeri
sırtına almış dik yamacı tırmanmaya çalışırken.
Tırmanırken
bir eli sırtındaki semeri tutuyor diğer elinin parmaklarını da toprağa
saplıyordu sanki, tutunmak için. Nefes nefese kaldı yarıya kadar tırmandığında,
bu sefer de başka bir şey tutturmuştu “zart, zurt, dan, dun, hart, hurt, pıss,
tıssss, tosss, zart, zort...”
Biz ne
dediğini anlıyorduk ve kahkahalarımız devam ediyordu. Diğerleri anlamamıştı
dediklerinden bir şey. Hem kulak kabartıyorlardı dediklerine hem de yardım
etmeye çalışmayı deniyorlardı ama kimseler de cesaret edip yanına sokulamıyordu
çünkü: yanına yaklaşana “git işine” diye bağırıyordu arada. Nefes nefese hali
komik geliyordu bizlere. Ossuruk çeşitlerini sayıyordu, bilirsin hatırladıysan, yüz adet falan farklı ses çıkarırdı.
Nihayet
tepeye çıktı önümüzde ve semeri attı sırtından, ikimize yan bakıp “koştursanıza
veletler, ne bakınıp duruyorsunuz aval aval? Tutup getirin şu eşek oğlu eşeği;
kurtuluşun yok deyin ona” diye bize çıkıştığında ikimiz de eşeğin arkasından
koşturmuştuk yıldırım hızıyla.
Eşeğin
yanına vardık, eşeği yakaladık da ancak eşekte ne yular ne de başka bir şey
vardı tutup çekecek. Eşeğin ya yelesinden tutup çekecektik ya da kulaklarından.
Senin aklına binmek geldi, bindin sırtına ve yelesine yapışarak Şebelek amcamın
yanına geldik ben de eşeğin kıçını elimle vuruyordum biraz daha hızlı yürüsün
diye.
15/
Devam edecek.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.