"Guguklu Saat" |
Guguklu Saatin Gongu
Eee! Durum böyle olunca da iltifatsız
kalınır elbette; hoş, benim de arayıp da bulamadığım şey iltifatsızlık. İltifat
etmesin kimse bana, istemiyorum. Gördüm ben iltifatın ne işe yaradığını.
Hele o
iltifatı bir nazik bayan yapıyorsa çok daha korkar oldum ben. Nezaketinden mi
yapıyor, beğendiğinden mi, yoksa beğenmediğinden mi, kızgınlığından mı yapıyor?
kestirmekte zorlanıyorum. İşimi gücümü bırakıp ölçüp biçmeye çalışıyorum artık
günlerce, haftalarca bazen de aylar alabiliyor değerlendirme.
Ya kızdı da
o an bir şey diyemiyor, nezaketle haşlıyorsa! Olamaz mı? Bal gibi olur hem de.
Az mı gördük, baş göz yarılsa ondan iyidir. Korkuyorum elimde olmayan
sebeplerden dolayı.
Dedim ya,
ürküyorum ben iltifattan. Hele bir bayandan iltifat aldıysam “vay halime” demek
geliyor içimden; diyorum da zaten kimse fark etmeden. “Ne günah işledim de bu
iltifatı aldım ben?” sorusu dilimin ucunda durur her zaman.
Kulağıma küpe de yaptım zaten.
Dikkatli bakılırsa küpelerim takılıdır her iki kulağımda da. Gördünüz mü? Bakın
işte, şurada ve şurada, sallanıp duruyorlar guguklu saatin gongu gibi; vurup
duruyorlar sürekli. Hele de son 20 yıldır hiç kesilmedi o gonk sesi; guguklu
saat işini yaptı ama ben yapamadım işimi demek ki.
Artık
guguklu saatim miadını doldurdu galiba, tamire ihtiyacı var. Elden geçirilmesi
lazım; a-ritm’i var yüreğinin. Bazen hızlı bazen de yavaş çalışıyor; sapıttı
anlayacağınız bu kadar uzun yıllar sürekli tetikte ve tempolu çalışmaktan. Hele
bir de işe yaramama duygusu yok mu helak oldu garibim guguklu saatim.
Tamir
edeceğim kendi ellerimle guguklu saatimi, deneyeceğim bakalım işe yarayacak mı?
İltifatlar edeceğim guguklu saatime; işi gücü bırakıp oturacağım başına ve
bıkıp usanmadan iltifatlar edeceğim. İşe yararsa devam aksi halde bir daha
ağzımı bile açmayacağım.
Kaldırıp çöpe de atmayacağım, yine
hep karşımda duracak guguklu saatim, istediği zamanda ve istediği tempoda
çalsın gongunu. Yaşar gideriz birlikte gülüm balım.
Üçüncü mü? Sormayın, “başımın tacı”
demişim dilim sürçerek. Dilim kopsaydı
da demeseydim. Başımda taç olarak duruyor şimdilik, idare ediyoruz bir şekilde
ama arada kel başım yanıyor bazen, serinlik istiyor. Korkuyorum.
Sesim, soluğum kesildi zaten,
canlılık desen ben bile şaşırıyorum cansızlığıma, arada tereddüt ediyorum da
çimdik atıyorum taa kalçama, hem de ne çimdik, morartısı bir haftada geçiyor;
hele ki soruyor “bu ne?” diye de anlıyorum canlılığımı.
3/3
1/3'e dön 15.12.2017
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
Kalemine sağlık Halil abi siz Denizli'de misiniz?
YanıtlaSilFatofotofan Tv,
Silteşekkür ederim.
Denizli'liyim ama aydın'da oturuyorum şimdilik.
Eger gulusunu sevdiysem birinin mutlaka söylerim ya da ne guzel gozlerin var derim insanlarin begendigimiz ozelliklerini soylemeliyiz o anlik mutluluklari bile butun gunlerini değiştiriyor
YanıtlaSilKelebek Etkisi,
Silevet, değil mi!