SAYFALAR

Çarşamba, Şubat 21, 2018

Korkutan İltifatlar-3-Üçüncü karım ve Guguklu Saatin Gongu

"Guguklu Saat"

Guguklu Saatin Gongu

Eee! Durum böyle olunca da iltifatsız kalınır elbette; hoş, benim de arayıp da bulamadığım şey iltifatsızlık. İltifat etmesin kimse bana, istemiyorum. Gördüm ben iltifatın ne işe yaradığını.
            Hele o iltifatı bir nazik bayan yapıyorsa çok daha korkar oldum ben. Nezaketinden mi yapıyor, beğendiğinden mi, yoksa beğenmediğinden mi, kızgınlığından mı yapıyor? kestirmekte zorlanıyorum. İşimi gücümü bırakıp ölçüp biçmeye çalışıyorum artık günlerce, haftalarca bazen de aylar alabiliyor değerlendirme.
            Ya kızdı da o an bir şey diyemiyor, nezaketle haşlıyorsa! Olamaz mı? Bal gibi olur hem de. Az mı gördük, baş göz yarılsa ondan iyidir. Korkuyorum elimde olmayan sebeplerden dolayı.
            Dedim ya, ürküyorum ben iltifattan. Hele bir bayandan iltifat aldıysam “vay halime” demek geliyor içimden; diyorum da zaten kimse fark etmeden. “Ne günah işledim de bu iltifatı aldım ben?” sorusu dilimin ucunda durur her zaman.
Kulağıma küpe de yaptım zaten. Dikkatli bakılırsa küpelerim takılıdır her iki kulağımda da. Gördünüz mü? Bakın işte, şurada ve şurada, sallanıp duruyorlar guguklu saatin gongu gibi; vurup duruyorlar sürekli. Hele de son 20 yıldır hiç kesilmedi o gonk sesi; guguklu saat işini yaptı ama ben yapamadım işimi demek ki.
            Artık guguklu saatim miadını doldurdu galiba, tamire ihtiyacı var. Elden geçirilmesi lazım; a-ritm’i var yüreğinin. Bazen hızlı bazen de yavaş çalışıyor; sapıttı anlayacağınız bu kadar uzun yıllar sürekli tetikte ve tempolu çalışmaktan. Hele bir de işe yaramama duygusu yok mu helak oldu garibim guguklu saatim.
            Tamir edeceğim kendi ellerimle guguklu saatimi, deneyeceğim bakalım işe yarayacak mı? İltifatlar edeceğim guguklu saatime; işi gücü bırakıp oturacağım başına ve bıkıp usanmadan iltifatlar edeceğim. İşe yararsa devam aksi halde bir daha ağzımı bile açmayacağım.
Kaldırıp çöpe de atmayacağım, yine hep karşımda duracak guguklu saatim, istediği zamanda ve istediği tempoda çalsın gongunu. Yaşar gideriz birlikte gülüm balım.
Üçüncü mü? Sormayın, “başımın tacı” demişim dilim sürçerek.  Dilim kopsaydı da demeseydim. Başımda taç olarak duruyor şimdilik, idare ediyoruz bir şekilde ama arada kel başım yanıyor bazen, serinlik istiyor. Korkuyorum.
Sesim, soluğum kesildi zaten, canlılık desen ben bile şaşırıyorum cansızlığıma, arada tereddüt ediyorum da çimdik atıyorum taa kalçama, hem de ne çimdik, morartısı bir haftada geçiyor; hele ki soruyor “bu ne?” diye de anlıyorum canlılığımı.

3/3

1/3'e dön                                                                                                     15.12.2017
                                                                                                                  Halil Gönül

Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. Kalemine sağlık Halil abi siz Denizli'de misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatofotofan Tv,
      teşekkür ederim.
      Denizli'liyim ama aydın'da oturuyorum şimdilik.

      Sil
  2. Eger gulusunu sevdiysem birinin mutlaka söylerim ya da ne guzel gozlerin var derim insanlarin begendigimiz ozelliklerini soylemeliyiz o anlik mutluluklari bile butun gunlerini değiştiriyor

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.