Prenses |
İkinci Eski Karım Bir Prensesti
İkinci Eski karımı ilk gördüğümde feleğim şaştı, başım dönmeye başladı da otura kalmıştım bankta, o sıcak yaz gününde. Nasıl görebildiyse o kalabalıkta beni, koşturarak bana geldiğini hayal meyal gördüm; hissetmemse bir esintiden dolayıydı.
O elime,
alnıma dokunmaya çalışırken terli ve ateş gibi yanan yüzümde hissettiğim
rüzgarıydı gelişinin. “Ben cennette miyim, siz melek misiniz?” diye
sayıklamamla birlikte bir ses duydum gaipten: “Ne siz cennettesiniz ne de ben
meleğim; caddedeyiz caddede. Rahatsız mısınız?..” kafamın içinde ve puslu
gözlerimin önünde uçuşan elinde sihirli değneği olan prensesi görüyordum, bana
gülümsüyordu sopasını bana uzatmış haliyle. “Siz prensessiniz o zaman, elinde
sihirli değneği olan prenses. Ben de prensim, tanıştığımıza memnun oldum!..”
Gözlerimi
açtığımda ışıl ışıldı ortalık, etrafıma meraklı meraklı bakındıktan sonra, yanı
başımda ayakta duran prensesi -elinde değneği yoktu bu sefer- gördüm. Gözlerimi
ovuşturdum ama yine karşımda ayakta duruyordu. “Siz, siz O’sunuz; prenses! Sihirli
değnekli prenses; değneğinizi ne yaptınız?”
Çok hoşuna
gitmiş olmalı ki söylediklerim, karşımda öylece gülümseyerek bana bakıyordu hiç
ağzını açmadan. Gözleriyle konuşuyordu, ben de öyle; olsun varsın, puslu
görmeye devam etsem de gülümsediğini hissedebiliyordum prenses’in.
Yaz ayının
yakıcı sıcağında dal öğlen dolaşırken kel kafama sıcak geçmiş. Şapka mapka
kullansana, nerdeee o akıl bende! Bayılıp düşmüşüm işte oracıkta banka uzanmaya
çalışırken. Halüsinasyon -hayâl- görmeye başlamışım meğer. Beni de oradakilerin
yardımıyla hastaneye getirmiş ikinci karım olacak kişi.
Hastaneden çıkar
çıkmaz nikah masasında buldum kendimi. Anlata anlata bitiremedi benim kendisine
yaptığım iltifatları “Prensesim dedi bana, anlayabiliyor musunuz!” diye diye
sağır sultana da duyurdu.
Prenses
olunur da evde iş yapılır mı hiç? Akıl mantık alıyor mu? Doğrusunu yapıyordu
prensesim; elini suya değdirmiyordu hiç. İşi gücü prensesliğiydi, sabahtan
-sabahtan dediysem, öğleye doğru aslında- akşama kadar süslenmek, püslenmek,
boya sürmekti, takıp takıştırmaktı işi gücü. Bu arada ben de bulaşık, çamaşır,
ütü, yemek derken zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyordum tabii ki.
Kaç yıl
sürdü bilmiyorum bu ikinci evliliğim, üç mü, beş mi? Gitti işte gidebildiği
kadar. En sonunda ben dayanamadım; baldırı çıplak kaldım işsiz, güçsüz. Aht
ettim boşamaya. Hiç de itiraz etmedi zaten; anlamıştı kısa sürede benim prens
olmadığımı. Kendisinin prensesliği tedavüldeydi halâ. Boşanınca bile devam etti
prensesliği ve halâ da devam ediyor; bir prens bulamadı.
2/3
Devam edecek.
1/3'e dööön...
Görsel: Google Görseller
Ne kolaymış prenses olmak :) İş güç yok, dert tasa yok. :D Ha prens bulmak olabilir derdi. :)
YanıtlaSilİrem E.
Silevet, değil mi?
Aristokrat ruhumla parya ruhum arasında sıkıştım. Acilinden bir prens. :)
YanıtlaSilbahce perim,
Silne yalan söyleyeyim, bildiğim bir ben vardı; O da fos çıktı görüldüğü gibi. Başka da bir bildiğim yok doğrusu. :)
Prenses olmakda zor hep guzel olmak zorundasin:))
YanıtlaSilKelebek Etkisi,
Silhaklısınız, öyle görünüyor.