"Yağ değil bunlar, kas kas" |
Titreyen Yer
Tel
boyunda yürümeye devam ettim bir süre daha. Komşu birliğin sınırına
yaklaşmıştım, hafta sonlarında nöbetçiyken o birliğe de bakıyorduk, o birlikten
nöbetçi subayı olan da bizim birliğin sınırlarına bakıyordu.
Yürürken
adımlarıma dikkat etmeye başladım, her adım atışımda iz var mı bastığım yerde? diye bakmaya başladım ayağımı kaldırdıktan sonra. Birkaç kez baktım ama iz
falan olmuyordu bastığım yerde, biraz daha ileriye yürüdüm, tekrar kontrol
etmeye başladım izlerimi. Adımımı atığımda yere basar basmaz yer titriyor gibi
geliyordu her seferinde ama yerde bir iz görünmüyordu, toprakta çökme belirtisi
yoktu.
Epeyce
kafa yormaya başladım bu şişmanlık ve yer titremesi olayına. Tel boyunda
dolaşmayı bitirip karargâh binasındaki odama dönerken bina girişine doğru
asfalt yolda yürürken anladım durumu; yerin titremesi durumunu.
Meğer her adım atışımda yer
değil benim göbek titriyormuş da ben ondan dolayı yer titriyor sanıyormuşum.
Göbek olmuş biraz ama kas ağırlıklı elbette J, her adım atışımda
göbek aşağı yukarı dalgalanıyormuş. Fark ettiğimde durumu, gülümsedim kendi
kendime ve çocuk geldi gözlerimin önüne.
Başka şişman bir arkadaşı hatırlayınca
da gülmeye başladım yürürken kapıdan içeriye. Göbeğinin sarkan yağlarından her
iki eliyle de tutup aşağı yukarı sallayarak "yağ değil bunlar, kas
kas" diyordu bir gün J
kendisiyle dalga geçen arkadaşlara.
Spor
yapmaya daha fazla ağırlık verdim ve severek yaptım, istisnasız her gün. Bazen pentatlon
sahasında yapıyorduk sporu bölük olarak. Askerliğim boyunca birkaç kez daha
rastlaştık o karayağız çocukla uzaktan uzağa selamlaştık askerce. Hep hoplayıp
zıplayarak yürüyordu sonraki gördüklerimde de.
Terhis
olmama az günler kala yerin titremesi kesildi, hissetmiyordum artık. Askerlik
bitince de bir süre alışkanlıktan dolayı spora devam ettim ama iki üç ay kadar
sürdü bu durum. Bir iş ayarladım sınavlara gire çıka ve devlet memuru oldum
yarı resmi bir kurumda. Hareketli bir çalışma ortamı vardı, spor yapmaya
ihtiyaç kalmadı, tığ gibiydim.
"İmreniyorum sana yahu, şöyle tutup yere
çaksan ayaklarından, çakılıp kalacaksın be, nasıl beceriyorsun bu işi?"
demişti bir mesai arkadaşım arazide dolaşırken. Resim de çekilmiştik o gün. Hala
o resmimize bakar bakar gülümserim. J
8/8
01-11-20171/8 e dön
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.