SAYFALAR

Cumartesi, Mart 24, 2018

Kaşık-48-Fatma Kimin Kızı?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Çocuklar"

BÖLÜM-48-

Hüsniye Kızın Kızı, Fatma

            Duyduklarından sonra Hüsniye’ye hak verdi doktor ve ısrar etmeden önden çıktı kapıdan. Muhtar meraklı gözlerle baktı onlara. Herkesin gözü Hüsniye’deydi. Hüsniye başı önüne bakarak dimdik yürüyordu doktorun arkasında.
            “muhtar yemeği hak ettik değil mi? Haydi Allah ne verdiyse bir şeyler hazırlat da karnımız doyuralım.” Dedi gülümseyerek yorgun bir gözle bakarak muhtara.  Muhtar hemen birkaç kişiye seslendi ve seslendiği kişiler anında kayboldular oradan. Yarım saat geçmedi başka bir odada geniş bir sofra donattılar.
            “hazır soframız doktor beyim” dedi muhtar saygı ve minnet dolu bir sesle. “haydi, hep beraber buyuralım o zaman” diyerek yürüdü doktor ama üç beş adım atınca arkasında sağlık görevlisinden başka kimse olmadığı dikkatini çekti. Geriye dönüp muhtara baktı şaşkınlık içinde sizler neden gelmiyorsunuz? Der gibi.
            “Afiyet, şeker olsun doktorum, bizim evimiz burada. Buyurun siz doyurun karnınızı. Pek fazla bir şey yok ama kusurumuzu hoş görün gayrı.”
            “o nasıl söz muhtar, ne kusuru? Misafir umduğunu değil bulduğunu yer derler öyle değil mi? Kesenize bereket, emeği geçenlerin ellerine sağlık. Elleriniz dert görmesin inşallah.” Diyerek Kalabalığın arasında olan Hüsniye’ye takıldı gözü ve şakayla karışık kızmış gibi davranarak gülümsemeye başladı ve birden Hüsniye’ye doğru yürüdü:
“Muhtar ben bu asi kızı öldüreceğim, şahit olmayacaksınız tamam mı?” dedi ve kolundan kavradığı gibi çekti kalabalığın arasından: “şimdi düş önüme ve doğru sofraya, beraber yiyeceğiz yemeğimizi. Mazeret, bahane istemiyorum. Ne diyecekse herkes şimdi desin ve bana desin, duydunuz mu siz de?” dedi başını çevirip tüm kalabalığa göz gezdirdi.
“Muhtar, sen de geliyorsun sofraya ve soracaklarım var sana, yemek istemesen de oturursun.” Diye muhtara da çıkıştı.  Muhtar ve Hüsniye ile birlikte oturdular sofraya.
Hüsniye gurur duymuştu kendisiyle koskoca doktorun kıymet vermesinden dolayı. Sofraya doğru yürürken baktığı kardeşinin küçük kızını aradı gözleri kalabalık içinde. Kaç saatlerdir görememişti. Bir an göz göze geldiler ve göz işaretiyle na sevgisini belli etmeye çalıştı. Aklından geçenler içini parçalıyordu ama çare yoktu başka, sofraya alırsa görgüsüz derlerdi kendine göre. “çocuğun akasında duran yaşlı bir adam arkasından itti kızı öne doğru:
“Tokdur bey, tokdur bey, Fatma kızcağızı da alın sofranıza. Hüsniye kızın kızıdır.” Deyince gür bir sesle, herkes dönüp baktı, o ses kimden geldi diye. Hüsniye’nin sırtından bir soğuk ter boşandı ama sevinmişti de için için, kendi yapmak istediğini yaşlı bir dede yapmıştı.
Doktor kim olduğunu fark edemedi sesi çıkaranın ama kalabalıktan bir iki adım önde, yere çakılmış gibi duran ve koskocaman gözlerle kendisine bakan küçücük, yumurta gibi bir kız çocuğu görüyordu. Hızlı adımlarla yanına gelip elini uzattı gözlerinin içine bakarak. Başını salladı gel der gibi. Cesaret verdi bu hareketi küçük Fatma’ya. Adımları çok ürkekti Fatma’nın. Doktor eğildi yere ve baktı tekrar gözlerinin içine, kucaklayıverdi birden.
Fatma neye uğradığını şaşırdı, Hüsniye’ye bakışlarından belliydi şaşkınlığı. Belki de ilkti bu şekilde sevecen bir yetişkin erkek adamın kucaklaması.  Sevinse mi, üzülse mi bilemedi önceleri. Doktor adımlarını atıp yürüyordu Fatma ne olduğunu anlayamadan Doktor indirdi kucağından yavaşça, oturttu masanın uzun kenarında duran tahta sandalyeye. Hüsniye’ye de işaret etti Fatma’nın yanına oturması için.   
           
                                                                                                                      Halil GÖNÜL
Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. DeryaninsporgunluguMart 24, 2018 9:50 ÖÖ

    Ilginc bir dizi. Her bölümünü takip edemedim ne yazik ki. Kaleminize saglik ��

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.