Sanık ve Tanık
İhbar eder kendini
Adam,
Savcılığa;
“Suçum ağır,
Dayanamıyorum artık
Vicdanıma;
Razıyım idama.”
Açılır dosya
Hakkında,
İfadesi alınır,
Gönderilir yargıca,
Yargıç çağırır
duruşmaya:
“….,
Yaş?”
Yetmiş der sanık,
“tanık var mı,
tanık?”
Var,
“gelsin”
“Ben” der sanık,
Gelir göz göze.
“bir fidanı susuz,
Korumasız
Ve
Yalnız
Bıraktım,
Çölün ortasında;
Kalakaldı açıkta,
Benden uzakta;
Merhem olamadım
Yanıklarına;
Yaşlı bir ağaca
sarıldım,
Sonra;
Devam etti fırtına,
Destek oldum ona,
Yıkılmadı
Kaldı ayakta
Ama
Olanlar oldu bana
Bu arada,
Yenik düştüm
vicdanıma;
Kaleyi savunmalıydım,
Tutmalıydım hepsini
bir arada,
Bütün şartlarda,
Sarılmasalar da bana
Ama
Yapamadım,
Kaçtım sonunda;
Yenik düştüm
Kızgınlığıma,
Yaralarıma tuz
basılmasına
Ve
Körükle gidilmesine,
yangınlara;
Hatta
Yüzüme bile
bakılmamalara,
İtimat edin
tanıklığıma
Ve
Mahkûm edin beni
idama,
As fermanımı boynuma
Razıyım cezama.
“yaz kâtip
Karar:
İdam olmadığından
yasalarda,
Ağır müebbet uygundur
sanığa.”
Bakar adam ölü
gözlerle
Yargıca:
“hafiftir bu ceza
bana,
Ben zaten zindandayım
yıllarca, zindanda;
İçimin kör
karanlığında,
Ne bir ışık huzmesi
var,
Ne de hava,
Bu yüzden idamdı,
Kurtuluş bana.
Düştü yere sonra,
Hayal kırıklığı
yarattı bu dava
Onda.
Çürümeye terk
ettiler,
Kendi zindanında.
Bilinmez;
Ne kadar yaşar
Daha!
02.04.18
Halil Gönül
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.