"Karga" |
Seçim bitti, ama
Evet,
24 Haziranda önemli bir seçim yaptı Türkiye, yaptı diyorum da aslında yaptığına
inanmıyorum tabii ki. Yapamadı, yapamazdı da zaten. Neden yapamazdı? Falan diye
hiç sormayın çünkü soruyu soruyorsanız zaten anlayamazsınız demektir anlatılsa
da. İşte bu yüzden ben de cevap yazmayı düşünmüyorum.
Bu
bir sistemdir ve bu sistem tarım toplumundan sonra oturtulmaya çalışılan bir
sistem olup, zamanla amacından saparak bambaşka bir amaca hizmet etmeye
başlamıştır artık ve de devam edecektir.
Bu durum devam ettiği sürece de köleleşme daha da fazlalaşacaktır. Çünkü
köle olduğunu bilmemek işin özüdür.
Ben
köle olduğumun farkına vardım. Kendimce karnımı doyuracak durumum da var ve
kimseye de muhtaç olmadan yaşamımı sürdürebilecek durumdayım el etek öpmeden.
Bunu az farklı köleliğimle elde ettim. Benden çok daha kötü durumda olanlar var
biliyorum ve hallerinden çok memnunlar onlar. Çünkü hallerine şükrediyorlar
beterin beteri var diyerek. Açlıktan öte beter mi olur? Açlık ölmenin zamana
yayılmış halidir sadece.
Ben
kendimce bundan sonraki hiçbir seçimde oy kullanmayacağım. Çünkü inanmıyorum.
Kimin için oy veriyorum ki? Daha beter olanlar düşünsün artık. Evet, büyük laf bu durumda söz konusu ettiğim
laf. Bir oyla yıkılacaksa yıkılsın bu memleket, çok da önemsemiyorum,
demiyorlar mı “elle gelen düğün bayram” ben de düğün bayram yaparım elle
birlikte. Zaten herkes memnun bir ben memnun değilim, ben de memnunlar arasına
katılırım olur biter.
Artık
benim savaşım olmaktan çıkmıştır fakirlik, halk edebiyatı. Fakirin başucunda
yatacağına zenginin ayakucunda yatsın doya doya bu halk. Hak ettiğini alacaktır
mutlaka.
Zaman belki de
azizliğini gösterecektir bize yani Türkiye’de yaşayan insanlara. Göstereceği
şey hak etmeden hak etmiş gibi tüm imkânları elinde toplayanların kendi
kazdıkları kuyuya kendilerinin düşmeleri gibi.
Evet, kendi
kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler bir süre sonra, tabii ki kendileriyle
birlikte bir memleket de düşecektir aynı kuyuya.
Peki, bu
kuyuda neler var? Mevcut ekonomik yapı çökmek üzere, hatta çökmüş denilebilir.
Cari açık hat safhada, eldeki resmi verilere göre devletin dış borçlarını
döndürebilmesi mümkün değil, söylentilerin sıklaşmasından anlaşıldığı kadarıyla
IMF –Dünya Bankası- adı sık sık ortalıkta dolaşmaya başladı. Yüksek faizle borç
para verme hazırlığı yapmaya başlayan IMF, bu duruma her zaman hazır zaten.
Gelelim
içerideki sosyal yapıya: içerideki vatandaşlar arasındaki bağlar çözülmüş
durumda, bağlar koptu kopacak halde. Çoğu kesimler bağları çoktan koparmışlar
bile. İşin en ilginç yanı da güya hakları
savunulmaya veya başka bir ifadeyle daha iyi bir yaşam standardına
kavuşturulması düşünülen kesimlerin kendi celladına âşık olması durumudur ki
işte asıl mesele bu durumdur. Artık kendi elleriyle boğazına takılan ilmeği
sağlamlaştırmışlardır.
Savaşan ve bir
vatana ihtiyacı olanlar her zaman fakirlerdir, zenginlerin her zaman
yaşayabilecekleri bir vatanları daima vardır ve her zaman da olmuştur. Tarih bu
durumu çok açık göstermektedir. Peki ya aç, sefil nereye kadar gidebilecektir?
Köyünden, şehrinden dışarıya çıkma imkânı bile yokken.
Anlayacağınız
her zaman ve her yerde vatan diye bir şey fakirler için vardır ve diğerleri
için yani zenginler için yoktur işte bu nedenle yaşayabilmek için savaşması
gerekenler yine fakirler ve zavallılardır her zaman. Ne yazık ki, uğruna
savaştıkları vatanı korumayı beceremeyen fakirler zavallı duruma düşerler bir
asır içinde çünkü hafızaları yeterli gelmez yüzyıl muhafaza etmeye.
Hitler Almanya’sı
da benzer durumu yaşamıştır ne yazık ki ve sonrasında hafızalarını güçlü
tutmanın bir yolunu bulmuşlardır. Hala daha güçlü bir hafıza yapısına sahip
görünmekle birlikte süreç zayıflamaya başladığını göstermektedir.
Bu işlerin bir
yolunu bulabilmenin tek yolu ortak üretilenlerin ortak paylaşımından ve bolca
üretiminden, eğitimden geçmektedir. Göstermelik, kandırmaca demokrasi
havariliğiyle dünya bir yere varamayacaktır, tek varabileceği yer kendi
felaketiyle karşılaşması olacaktır.
İnsanlığın
varoluşundan bu yana yaşanılan felaketlerin hiç birine ne tanrılar ne de tek
tanrı engel olamamıştır. Olamayacaktır da. Belki de öğretmenin tek yolu budur
kim bilir. Tanrı en iyisini bilmez mi her şeyin? Elbette. Demek ki bu
felaketler bu güne kadar yaşanmış ders almamış bu insanoğlu, daha da kötülerini
yaşaması gerekli belki de, çok yaklaştığı anlaşılmaya başlanmıştır daha büyük
felaketlerin yaşanması yönünde.
Dünyada doğal
denge bozulmaya başladığı ve ısı yükselişi bilinen bir olgudur. Doğa ana
kendini koruma derdine düşmüşken yavrularını bağrına basamayıp zayıf
yavrularını yuvadan atmaktadır. Biraz daha neslini devam ettirmenin yolu olarak
görmektedir bu çareyi. İleriki süreçlerde yuvadan atılanlar kitleler halinde
olacaktır. Taa ki bir avuç kalana kadar. O bir avucun içinde de zayıf
insanların olmayacağı kesindir.
27.06.18-
Halil gönül
Görsel: Google Görseller
Başkalarının haklarını düşünerek, onları korumak için hareket edenler, o başkalarının önceliklerini fark edince çok şaşırıyorlar. O yüzden belki de bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor.
YanıtlaSilGeçenlerde bilimsel derginin birinde bir yazı okudum. bir araştırma bu. "Toplumsal olayları ortalama akıl belirliyor" diyor. zeki olmak önemli değil ve etkisi olmuyormuş. Kitle seviyesi önemli yani.
Silher toplum hak ettiği ile yönetilir. Ve hak ettiği ile yaşar...Bana ne diyemiyorum...çünkü insanım..Kendimi bıraktım gelecek çoluk cocuğu düşünüyorum.Allah sonumuzu hayır etsin..
YanıtlaSilNe yazık ki doğru bir söz ve size de tamamen katılıyorum ama Allah'tan beklemiyorum hiç bir şey çünkü bu güne kadar hiç bir şeye karıştığını görmedim. hep iyileri cezalandırdı, kötülere dokunmadı ve dokunacağını da düşünmüyorum. İşleri çoğaldı çünkü, artık gücü yetmiyor belki de. Dünyada milyonlarca bebek açlıktan ölüyor.
Sil