SAYFALAR

Perşembe, Eylül 27, 2018

İncilerim Döküldü

                           
İnciler-8   

       -Farkındalıklarımla, farkında olmadıklarım arasında uçurumlar var. Ben 50’li yaşlardayım, beynim ise 4,5 milyar yaşında.07.07.18
        -Yaşamlarda yıkıntılar dolu; yıkıntılar arasında dolaşanlar da!
        -Hayal ile gerçek arasında bir yerlerdeyiz, gidip geliyoruz sürekli ve hiç kimse bilmiyor yerini. 05.08.18
        -Din ve Tanrı para demektir zenginler için; fakirler için ise umut. Kanmaları, zenginlerin yarattıkları umutsuzluktandır. İnsanlık bu yüzden kaybetmektedir. Bu yüzden de kendini yok edecektir.09.09.18
        -Memleket havadisleri okumak istemiyorum artık; elim, ayağım çözülüyor, bütün enerjim, hevesim kayboluyor. Gözler baka baka ellerden kayıp gidiyor ne varsa iyiden yana, doğrudan yana. 09.09.18
        -Hayatı çok ciddiye aldık biz be çocuk, ince eleyip sık dokuduk kimseyi kırıp dökmeyelim diye; sonunda kendi hayatımız kırıldı, döküldü kaldı elimizde. Anladık ki o kadar da ciddiye alınacak şey değilmiş; yaşa gitsin keyfince, aldırma sen bize. 22.09.18
        -Bazen ya müzik veya doğa ana ya da bir çocuk gülümsemesi mest ediyor beni, işte o zaman tüm duygularım değişiveriyor, aklımdan uçup gidiyor tüm kötülükler; seviyorum, sevgi diyorum içimden de olsa ama birden “hata yapma!” diyen bir megafon sesi duyuyorum kulaklarımın dibinde. O an zınklıyor beynim. Her şeye rağmen “hastir” çekiyorum hepsine ve çocuğun gülümsemesini taklit ediyorum kendisinden kopya çekerek. “Oh be, iyi geldi bana” diyorum sonrasında da. Keşke hep çocuklar olsa karşımda, mini minnacık olsalar, büyümeseler ve ben onlardan kopya çekip dursam! 23.09.18
        -Her seferinde kilitliydi kapılar; açık bulduğumdan daldım içeriye, girmez olaydım desem gördüklerimi görmemiş olacaktım; iyi ki girmişim desem, bir ömür çektiğim mahkûmiyetime yazık. Ne derseniz deyin siz işte. Nasılsa söyleyeceksiniz bir şeyler!
-Bir azgın sel gibi cehalet, ne varsa yolunun üzerinde silip süpürüyor. Çöpçülere ihtiyaç kalmıyor böylece. Belediyelere müjde.
-Bende yoksun diyorsun pervasızca; sordun mu ki hiç bana?
-Artık güneşi önemsediğim yok, gece ve gündüz aynı çünkü.
-Yazım kara diyorsun, boyun eğiyorsun; yazısını ak sananlara bak, boyun nasıl eğilir göreceksin.
-Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, kendini yiğit sanan bazılarının da halt yiyişi. 27.09.18
                                Halil Gönül
Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Yaşadıklarımız ruh halimiz etkiliyor.Bazen hakikaten hastır çekmek lazım...Yıllarca cehalet ile mücadele ettik...ama sanki daha da çok çoğalıyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayatımın bu dönemine kadar bu kadar ağır hissetmemiştim soluduğum havayı ne yazık ki. Haklısınız ayrık otu gibi sardılar her yanı. Dünya genelinde de bir eğilim var sanki.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.