Türk’lüğü Kafasına Takmış
Nihayet
Mustafa Kemal diye birisi çıkıyor ortaya. Kafasına takmış Türk diye, ben Türkoğlu
Türk’üm diye yanıp tutuşuyor. Kendinden bilir her kişi her şeyi gibi bir
tarifle çok iyi analiz etmiş yıllarca dağ taş cephelerde yokluklar içinde
koşarken. Kendini onlara onları da kendine yakın bulmuş soyunmuş işe.
İttihat
ve terakki içinde yer alsa da bir türlü ısınamamış onlara ve kendince
oluşturduğu bir projenin peşine düşmüş. İttihatçıların işleri iyice batırıp çil
yavrusu gibi dağılmaları onu hiç yıldırmamış tam tersine bir avantaj olarak
değerlendirmiş. Mevcut topraklar tamamen
işgal edilmiş, her şey paramparça olmuş durumu toparlamanın yeniden bir Türkiye
kurmanın yollarını bulmuş ve ordu birliklerinin komutanlarını ve yarı ölü insan
kalabalığını da arkasına alarak ne edip yapıp Türkiye’yi kurmuş. Batı’nın
Doğu’nun gözü fal taşı gibi açılmış bu arada
Zaman
içinde yapılan devrimlerin etkisiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalarını elde
eden batılı sömürgeci ülkeler telaşa tutulmuşlar. Nihayet ardı ardına bu işgal
edilenler ayaklanıp bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamışlar.
Atatürk
soyadıyla ödüllendirilen Ata hızla Osmanlının kul insanlarını bireyliğe,
bağımsız vatandaşlığa doğru kollarından sımsıkı yakalayıp bataklıktan çıkarmaya
başlamış. Kılık, kıyafet, harf devrimi, laiklik gibi daha birçok değişiklikler
yaparak gece gündüz demeden çalışmış. Etrafındaki arkadaşları hala Osmanlılığı
düşünürken hilafet ve halifeliğin, aynı zamanda kurumlarını ortadan kaldırınca
trafik karışmaya başlar. Çünkü kafasında kulluğu yıllar önce yıkmış olan sadece
Atatürk vardır. Belki bir iki kişi daha.
Elde
avuçta doğru dürüst elle tutulur hiçbir şey yok, canla dişle var etmeye çalışır
insanları biraz da olsa nefes aldırabilmek için. Yurt dışına öğrenciler
gönderir. Öğrenip gelsinler kafalarından kulluğu atsınlar da gelip memlekete
faydalı olsunlar diye. Çok şey değişir de ancak köylünün derdi aynı kalmıştır.
Yokluk ve sefalet içinde dişini tırnağına takarak yaşam savaşı verir.
Her ne kadar canlarından çok
sevdikleri bir Atatürk’leri varsa da ve ne kadar güvenseler de Ata’nın
ellerinin bir türlü uzanamadığını da bilmektedirler. Bu arada yeni Türkiye’nin
çehresi ve yapısı da çok hızlı değişmektedir. Nihayetinde beklenmeyen gün gelip
çatar ve Ata rahatsızlanarak kısa bir sürede hayata gözlerini yumar. Köylü bir
daha yalnız ve kimsesiz kaldığının derdine düşer ve içine kapanır dünyaya
küser. Kendi kabuğunda yaşamaya başlar. Başının çaresine kendi bakacaktır.
Başlangıca dön...
Görsel: Google Görseller
Çok özlüyoruz Atamı. Bir milletin makus talihini değiştirmiş. Hakkını ödeyemeyiz.
YanıtlaSilevet, gerçekten de hiç bir tarihte yok benzeri. :)
Sil