Tren Kaçtı
Tren bir
anda hızlandı ve kapılarını kapatmaya başladı.
“Eyvah!” dedim ama iş işten geçmişti artık, ne kadını aşabiliyordum ne
de trene yetişebilirdim. Üzgün üzgün tekrar geriye dönüp kalktığım aynı yere
oturdum. Öylece karşıya bakıyordum, ne yapacağımı düşünerek.
Birkaç
dakika geçer geçmez oldukça uzakta, gözün zar zor seçebildiği yerden bana doğru
gelen birisine takıldı gözlerim. Aldırış etmeyip boş boş etrafıma bakınarak
karar vermeye çalışıyorum. Hala aklımda 11, 21, 31 rakamları dolanıp duruyor.
“Ne haber
yahu, nerelerdesin sen hayırsız, vefasız. Adam bir arar sorar, öldü mü, kaldı
mı bu arkadaş diye…”
Başımı
kaldırıp baktığımda ne göreyim, benim yanına gitmeyi düşündüğüm arkadaş tepemde
bekliyor gülümseyerek. Hemen ayağa kalkıp sarıldım. Kol kola girip yakın bir
kafeteryaya doğru sürüklemeye başladım. O anda birkaç adım atmadan sonra öyle
bir kurabiye çekti ki canım, sormayın gitsin. Nar gibi kızarmış kurabiyeler
uçuşmaya başladı birden gözlerimin önünde. Ağzımın sulandığını fark edince
sular akmasın diye yumdum sıkıca dudaklarımı.
Bir anda
uyandım. Ağzımın iki yanından sular akmış, elimin tersiyle sildim, üşümüşüm
iyice. Sırtım buz tutmuş, hemen yorganı çektim üstüme. Ucunu da katlayarak
altıma aldım, dizlerimi büküp tekrar uyumaya çalıştım. Nafileydi tabi ki, bir
türlü aklımdan çıkmayan, 11, 21, 31 ve nar gibi kızarmış kurabiyeler. Gözlerimi
sımsıkı kapattım, kaldığım yerden rüyama devam edebilmek için.
Ne kadar
zaman geçti bilmiyorum arada bir çıplak, ateşli baykuş suratlı çocuğu da merak
ettim aslında. Sanki bir yerlerden tanıyordum baykuş kafalı çocuğu ama bir
türlü hatırlayamadım. Mutlaka çok iyi tanıdığım birisiydi.
Siyahlı
kadını hiç tanımıyordum, ilk kez rüyamda görüyordum. Tanısam fena olmazdı
aslında. Kim bilir belki karşılaşırız
tekrar bir yerlerde, olur mu olur!
Sabah ezanı
okunurken sonunda 11, 21, 31 rakamlarının esrarını da çözdüm. Aklımı seveyim.
11: bir artı bir; 21: iki atı bir; 31: üç artı bir daire demek olduğuna karar
verdim.
Rüyanın
genel yorumu ise: Trenin kaçmış olması, yani treni kaçırdığımı bana tebliğ
ettiler bir bilenler. “Artık bekleyeceğin bir tren yok, son treni de kaçırdın”
dediler anlayacağınız. Ben öyle anladım.
Pazar
çantası içindeki, kitap, kalem ve uzak gözlüğü ise; okuyup yazmaya devam demek.
Yapacak başka işimin kalmadığını söylüyorlar bana sanki ben bilmiyormuş gibi.
Kıyafet ve Pazar çantasının yorumunu da sizlere bırakıyorum. Pazar çantasını da söyleyeyim aklıma
gelmişken: Galiba şu poşet meselesini fazla takmışım ben.
İnsanın
kıçının kış gününde açıkta kalması ne işler açıyor gördünüz mü? Ya kadın
tanıdık çıksaydı da konuşsaydım, sesim mutlaka duyulacaktı. Ne olurdu halim o
zaman? Allah korudu!
Şu kızarmış
kurabiyelere gelince: galiba bu aralar fazla oldu yemek sitelerini dolaşmam.
Rüyama kadar girebildiklerine göre.
Kollayın
kendinizi, üşütmeyin şu kış günlerinde. Hoşça kalın. 09.12.18-Halil Gönül
başlangıca dön...
Görsel: Google Görseller
Benim de canım, tatlı çekiyor. O kadar üşüyorum ki fırına gidip alasım yok. Kurabiyeleri okuyunca uçuştu, yine.
YanıtlaSilBelki de kaçan tren iyidir. Önünüze daha iyi bir fırsat gelir.
Tabi yine beni gülümsettiniz. :)
Ne güzel,Galiba son fırsattı kaçan bu tren. :))
SilHızlı tren mi acaba merak ettim..
YanıtlaSilTreni bilmem ama Bakan kaçmış diyorlar
ciddi mi söylüyorsunuz? kaç gündür TV'yi açmadım. :)
Sil