İnsanlık |
İnsan Olmanın Suçu
İnsan hep yüceltilmiştir ve
yüceltildiği kadar da yerin dibine batmıştır ortaya çıkışından beri. Yüceltme
isteğinin altında yatan neden ise zayıflığıdır aslında; bir tür tatmindir. Ölüm
korkusunu hissetmeye başladığı andan itibaren çaresizliğini görmüştür. Bir süre
kabullenememiştir ancak kendini avutmayı, kandırmayı seçerek öldükten sonra
yaşayacağına inandırmaya başlamıştır kendini. Neden yüceltilme isteği duyar ki?
Demek ki kendisini yeterince güçlü hissetmiyor olabilir mi? Zayıflıkları var.
Duygusal, sosyal, fiziksel, ölümlü olmaksa hepsinin üstünde, vb…
İnsandan
bahsettiğimize göre beyni var mutlaka, akıl dediğimizde az veya normal olarak o
da var. Sorun beyni bana kalırsa. Neden mi? Çünkü dışarıdan görünüşü nasıl
olursa olsun iç dünyasında savaşlar var. Beyin durmadan kendini arıyor,
sorguluyor, bir şeylere çare arıyor ama çoğuna bulamıyor. Böyle olunca da
kendini çıkmazda görüp mutlaka çare olacak bir şeyler arıyor, buluyor, inanmasa
da inanmış gibi yaparak kendisini kandırma yolunu seçiyor; çaresizlikten daha
iyi hissettiriyor kendini. İşte böylece de yerin dibine batırıyor kendi
kendini.
Kendi
kendini yerin dibine batırması, öyle kolay anlaşılabilir bir durum değildir
dışarıdan bakıldığında. Ancak içine girildiğinde anlaşılabiliyor durumu.
İnsanların duygu durumları ince bir dengededir her zaman. Beyinleri önemli
faktördür, beslenmeleri en önemli faktörler arasındadır. Çok iddialı ifadeler
olabilir yazılanlar ancak son yıllarda gün yüzüne çıkan genetik yapı, sindirim
sistemi yapılarının önemleri kavranmaya başlandıkça bilgiler az olsa da önemli
görünüyorlar. Örneğin, bağırsaklarımızın ikinci beynimiz olduğu, bütün vitamin
ve minerallerin işlenip ayırt edildiği devasa bir fabrika gibi çalışarak ilgili
sinir uçları vasıtasıyla beyne aktardıkları bilgisi çok anlamlıdır. Bu yüzden geçmişte başka yerlerde aranan
rahatsızlıkların sebepleri beyinde ve dolayısıyla beslenmede aranmaya
başlanmıştır.
Konu
değişmeye başladı, asıl gelmek istediğim konu ise insanın korkularını
bastırarak neler yaptığı ve nelere yol açtıklarıyla ilgilidir. Başlangıçta
bahsettiğim gibi insanlar ilk zamanlarından beri kendilerini anlamaya çalışarak
çevrelerine yönelmişlerdir. Duygu ve düşünceleri hep bu çerçevede oluşmaya
başlamıştır. Çok uzun süreler içinde duygu ve düşüncelerini ifade edecek
simgeler yaratmışlar ve bu simgeler sağlıklı, canlı ve güvende olduklarını
hissettirmeye başlamıştır. Daha açık bir ifadeyle kendilerini güvende
hissettirecek yollar bulmaya başlamışlardır. Zamanla da genele yayılarak
genişlemiştir bu değerler.
Görsel: Google Görseller
ÇOK SORGULAYICI BİR ESER DİKKATİMİ ÇEKTİ TEŞEKKÜRLER.
YanıtlaSilMerhaba EĞİTİM PINARI,
Silben teşekkür ederim.
Beynimizin tamamını kullanmadığımızı okumuştum. Beynimiz çok güçlü. İnsan pek çok şey yapabilir. Bize verilen bu değeri en iyi şekilde kullanmak önemli.
YanıtlaSilEn Nefis Tariflerim merhaba,
SilSize katılıyorum. :)