SAYFALAR

Cumartesi, Haziran 29, 2019

Kedi ve Kuşların Savaşı

zirveye çıkan saksağan

Kedi ve Kuşların Savaşı

                Her zamanki günlerden birisiydi başlayan. Güneş yeni doğmuş, insana yaşam hevesi veriyordu. Umutlar yeşeriyor sevince boğulurken, diğer yandan da nelerle karşılaşacağını hiç düşünmeden kahvaltıyı bitirmeye çalışıyordum. İşe koyulmak gerekliydi her gün olduğu gibi. Neler eksik, neler fazla açık seçik belirlemek gerekliydi karmaşaya meydan vermemek için.
                Yine her zamanki gibi kuşların sesleri duyuluyordu dışarıda, serçeler, kırlangıçlar. Bir yarış içinde şarkılar söylüyorlardı kuşlar. Bir an onları seyretmek istedim işi gücü düşünmeyi bırakarak. Derken bir Saksağan göründü karşıdan gelen. Erik ağacına kondu.
                Daha önceleri şahit olmuştum aynı erik ağacındaki kedi ve serçelerin savaşına. Serçe atladığında bir dala kedi de atlıyor peşinden ve yakalamaya çalışıyordu minicik serçeyi. Bir an kendimi serçenin yerine koyarak acıdım serçenin durumuna. Yardım etmek istedim serçeye ve pencerenin kanadını açıp kediye “pıssst” dedim kaçsın diye.
                Sesimi duyan kedi, bir an başını kaldırıp bana baktı dik dik “sen de nereden çıktın?” der gibiydi. Bir gözüyle de serçeyi takip etmeye başlamıştı hemen. Serçe de baktı bana, sevgiyle baktığını fark ettim. Erik ağacının tepesindeki ince dallardan birisinde duruyordu o an. Emin gibiydi bulunduğu yere kedinin çıkamayacağından ama ne olur ne olmaz diye de tedbirini elden bırakmaya pek niyeti yoktu. Gözleri fıldır fıldırdı.
                Derken kedi bir hopladı, hoplayış o hoplayış, neredeyse serçeyi yakalıyordu. Serçe fırladı hemen başka bir dala. “gördün mü düşmanın yaptığını, su uyur düşman uyumaz diye boşa dememişler” dediğini duyar gibi oldum. İçim cız etti kedi üzerine hoplayınca.
                Bu yer kapmaca oyunu epeyce sürdü. Bir ara saksağan gelince de kedi serçeden vazgeçti gibi durmaya başladı. Serçeye uzaktan bakıyor, korkma artık seninle uğraşmayacağım, dişimin kovuğunda kalırsın. Uğraşmaya değmezsin. Bak saksağan geldi, senden daha iri. Tam ağzıma layık…
                Kedi kelaynağa dikti gözünü. Daha büyük lokmaydı ona göre. Bir süre takip etti saksağanı. Bir türlü karar veremiyordu nereden saldıracağına. Serçe gibi hafif olmadığı için de ince dallarda duramıyor, tepelere konmaya niyetlenmiyordu.
                Arada bir tüm kuşlar şarkı söylemeyi bırakıp heyecanla kedi ve mücadele eden kuşu seyre dalıyorlardı. saksağanla uğraşmaya başlayınca şarkılarına devam ettirmeye başladılar yine. Daha canlıydılar şarkılarını söylerken.
                Saksağan ciddiye alıyormuş gibi görünmüyordu kediyi. Cırtlak cırtlak kendi şarkısını söylüyor daldan dala konuyordu spor yaparcasına. Kediyse durumdan hoşnut değildi, huzursuz ve aceleciydi davranışlarında. Bir süre hopladı daldan dala saksağanın peşinden ama çok zayıf kaldığı belliydi. Kendisi de durumunu fark etmiş olmalıydı.
                Kedi bir karar verdi sonunda. Tırmandı tırmanabildiği kadar tepeye ve yay gibi gerildi iki metre kadar önündeki saksağana gözlerini dikerek. İlk fırsatta fırlayacaktı üzerine ve yakalayacaktı saksağanı. Aşağıya düşersem diye bir kaygısı yoktu, beton olsa da. Doğru ya dört ayaküstüne düşüyordu nasılsa.
                Fırlayış o fırlayış. Ramak kalmıştı pençelerini saplamaya ama aralarında bir karış kala fırladı saksağan, öterek. Kanat çırpmasıyla uzaklaştı hemen. Kedi ne olduğunu bile anlayamadan düşüşe geçti. “pat” sesi geldi kulağıma, betonun üzerindeydi kedi. Saksağan ve serçeler şarkı söylüyorlardı. Onlar da gördüler kedinin düşüşünü. Şarkıları alaycıydı.
                Kedi bir süre sersem kaldı betonun üzerinde. Düşüşü dört ayaküstüne olmamıştı bu sefer. Kıpırdandı iki yana ve kalktı ayağa. Etrafına bakındı, dinledi. Başını öne eğerek yavaş adımlarla kayboldu gözlerden. Şarkılar çoğalmış ve gürleşmişti bu arada.
                Unutmuşum bir an işi gücü. Hayal dünyasındaydım adeta. Tamamen sıyrılmıştım kendi planlarımdan. Acele ettim işe gitmek için. O günden sonra kediyi bir daha hiç göremedim etraflarda. Merak da etmiyor değilim hani. Düştüğünde yara mı aldı acaba diye. 29.06.19

Görsel: Google Görseller

8 yorum:

  1. oooo aksiyon belgeseli hihi :)

    YanıtlaSil
  2. Kedicik kuşların cıvıldımasına engel olamadı nihayetinde.. Ama yaralandı mı acaba.. ben de düşündüm şimdi.. Doğa işte..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En Nefis Tariflerim, belki de savaştan vazgeçmiştir artık. :)

      Sil
  3. Bir kuş çok güzel
    iki anlatım güzel değişik duygular
    Üç kediler çok şapşallar penguen gibi
    Dört teşekkürler:)
    Beş kızma çok saçma bir yorum oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bi Çay [Bi Çaylak], kızmadım, gayet şirin bir yorum. Ayrıca teşekkür ederim. :)

      Sil
  4. Merak etmeyin o kediye bir şey olmaz. Çok canlıdır o. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ReHiTu, dokuz canlı derler kediler için, değil mi? :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.