SAYFALAR

Cuma, Ağustos 02, 2019

GÜNCELERDEN-Perdenin Arkasındakiler

Perdenin arkası

Perdenin Arkasındakiler

            Herkes –idari kademelerdekiler de dâhil- durumlarından hiç de memnun görünmüyorlardı, her biri de diken üstündelerdi adeta. Bir anda birileri çıkıp iki dudağının arasından çıkan kelimeleri boşaltıverecekler ve o insanların bütün yaşam planları alt üst oluverecekti. O nedenle yerlerinde kıpırdamaya bile korkuyorlardı. Hele ağızlarından çıkacak kelimelere o kadar çok dikkat ediyorlardı ki bu durumlarını bir türlü anlayamazdım.

            Ben deli doluydum ve sakınmazdım aklıma yatan bir şeyi. Çiçeği burnunda bir mühendistim ve çok toydum henüz. Sonradan anlayacaktım toyluğumu ve perdenin arkasındakileri.
            Hayallerim vardı. Etrafımdaki dağınıklıkları toplayacaktım bir an önce zengin olup da. Çünkü üç kuruş paraların eksikliği, yokluğunda çok canımızı yakmıştı geçmiş zamanlarda, bu durumu tersine çevirmek istiyordum bir an önce. Çok şeyi hep başkalarında görüp bir türlü elde edemezdik ama içimizden bastırırdık o isteklerimizi. Kimseye söylenecek şeyler de değildi bunlar, tam tersine zayıflık olarak değerlendirilirdi fakir ve yoksulluk sanki bizim suçumuzmuş gibi. Anlayacağınız içimiz fakir ve yoksul, suratımız zengin, daima hayatından memnunları oynardı suratlarımız. Hâlbuki kılık kıyafet zaten kendisini belli ediyordu. Gönlümüz zengindi ve öyle olur olmadık bir şeylere pabuç bırakmıyorduk. Bunun adına da burnundan kıl aldırmamak deniliyordu. Ne olursa olsun mutlaka bir gerekçe vardı her şey için bu hayatta, olumlu veya olumsuz hiç fark etmiyordu.

            Yıllar çok çabuk geçmeye başladı şantiyelerde.  Ne var ki patron kontrolsüz gidiyordu çünkü babasının emeği vardı çok şeyde ve her zaman aynı olacakmış gibi davranış içinde bulunması işlerin kontrolden çıkmasına neden oldu.  Bu sürecin arkasından ben de kendi işimi kurmaya karar verdim. Evdeki hesaplar çarşıya uymamaya başladı zamanla ve anladım tabii ki dünyanın kaç bucak olduğunu. Her ne kadar azimli olsam yılgınlık göstermesem de zaman zaman enerjimin tükendiğini hissetmeye başladım. Anladım ki hiçbir şey o kadar kolay değilmiş hele parasız pulsuz olmak en kötüsüymüş zira parasız pulsuz hiç bir şey olmuyormuş. Bilgi hiç de önemli değilmiş iş yapmak için.  Adam satın alma, adam satma gerekiyormuş meğer işlerin iyi olması için. Bu durum bana ters gelen bir şeydi ve bir süre sonra alan değiştirerek inatla kendi bildiğim yolda yürümeye devam ettim; satmadan, satılmadan, kandırmadan devam etmeye çalıştım düşe kalka.

Devam edecek...

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.