İki Gözüm |
Herkesin
bildiği bir cümle vardır “iki gözüm” veya “iki gözümsün” şeklinde söylenegelen. Herkes kullanabilir bu
iki kelimeyi ve duyan insanları sevindiren ve kendisine kıymet verildiğini
ifade eder, bunu tarafların her ikisi de bilir.
Aslına bakıldığında
bir mecazdır bu iki kelime. Mecazi anlamlarında kullanılır daima. Ama birisi de
söylese gören birisi de söylese aynı mecaz anlamıyla kullanmaktadır. Peki, hiç
düşündünüz mü acaba, altında yatan nedir? Neden bir insan, bir başkasının iki
gözü olur veya nasıl olur?
Evet, “iki
gözüm” ifadesinin mecaz kullanımının altında yatan, asıl ifadesi olan durum
psikolojik ve belki de fizikseldir. Psikolojik yanına baktığımızda, bir insanın
başka bir insana kıymet verdiğini ifade eder ve takdirini bildirir. Mutlaka bir
yararlılığı olmuştur belki de zamanın birinde. Bir yararlılıkta bulunan kişi
karşı tarafın beğeni ve takdirini kazanmış olmasından dolayı bu iki ifadeyi
duymayı hak etmiş ve karşı taraftan da söylenerek takdir ve yararlılığın
anlaşıldığı belli edilmiştir. Anlaşılan o ki, bir taraf diğer tarafa yararlı
olmuş, faydası dokunmuştur. Bir tür yardım etme ve bu yardımdan yararlanma söz
konusudur.
Gelelim
fiziksel yanına: fiziki olarak göz ile ancak dış dünya görülür. Ayrıca mecaz
olarak da gönül, kalp içi görmeyi de ifade eden bir ifade olduğu kolaylıkla
çıkarılabilir. Nitekim “gönül gözü”, “kalp gözü” ifadelerinden de anlaşılabilen
bir durumdur bu. Kalp veya gönül gözüyle ne veya neler görebiliriz? Bu durumun da psikolojiyle ilgisi olduğu
görülmektedir.
Yani, bütün
mesele mecazi anlamlarda kullanılan ifadenin ağırlığı psikolojiktir. Bir
insanın yakınındaki bir başka insanın kendi iç dünyasını görüp durumunu
–psikolojik yapısını- anlayarak kendisine yol, yordam göstermesi veya
tıkanıklığının çözümüne katkıda bulunması anlamını dikkate alırsak bu iki
kelimenin mecazi kullanımının neye yaradığını ve neden anlamının önemli
olduğunu, yani takdiri hak eden bir duruma geldiğini kolaylıkla anlayabiliriz.
Buradan yola
çıkarak başka bir konumda değerlendirmek istiyorum bu iki kelimenin anlamını.
Aile, ya da daha öncesinde “evlilik” kurumundaki önemine değinmek istiyorum.
Acaba evli insanlar birbirlerinin iki gözü olabiliyorlar mı yaşamlarında?
Elbette dostluklarda daha sık kullanılır ama asıl olması gereken galiba evlilik
kurumlarında daha da önemli bir hal alıyor ve alması gerekiyor.
Çünkü
evlilik kurumu bir aile oluşturur ve aile denilen yapının kendisidir,
tuğlasıyla, bacasıyla ve çatısıyla. İşte evlilikte kişilerin zamanları ve
yaşamları bir diğerininkiyle yakından ilintili ve birbirlerini sürekli
etkilerler. Aynı zamanda da dış çevreden de etkilenirler farklı farklı olarak.
Ama işin sonunda gün biter ve aile bir ortamda bir araya gelir ve
değerlendirirler günlük durumları –dış etkileşimleri- bu değerlendirme bilinçli
bir değerlendirme değildir çoğunlukla ve vücut dilleriyle konuşulan bir durumda
olup biter tüm anlatımlar. Çok nadir olarak yaşanan ve oldukça dikkat çeken
durumlar sözlerle ifade edilerek paylaşılırlar.
Şimdi
gelelim “iki gözüm” veya “iki gözümsün” ifadesini hak etmeye ve bu durumu ifade
etmeye. Genelde eşler arasında pek dillendirilen ifade olmadığını hemen hemen
herkes bilir. Ancak dostluklar arasında sık sık kullanılan bu iki kelime yerine
başka bir ifade yerini alır bu durumda “sevgi, seviyorum”. Evet, aile içinde
–evlilikte- iki gözüm ifadesinin yerini sevgi alır ve takdir şekli değişir.
Takdiri hak
eden durum ise kişilerin bir birinin psikolojik durumlarını anlayarak onların
ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını gidermede ve yol gösterici olurlar.
Davranışların –vucut dilleriyle ifade edilenleri iyi okuyarak- ifade
ettiklerini iyi analiz ederek yol gösteren, sarıp sarmalayan ve yardım eli
uzatan bir tarz ile yaklaşarak karşısındaki kişinin göremediği veya görmekte
zorlandığı durumu görerek kendisine ifade etmesinden başka bir durum değildir
bu durum. Yani karşısındaki kişinin –eşinin- kendi gözleri yerine göz olmuş ve
onun yerine de görerek ona yol gösterici olmuştur.
Olması
gereken elbette budur diye düşünebiliriz bu durumu ama gerçek hayatta hiç de
böyle olmadığı apaçıktır da aslına bakıldığında. Nasıl mı? Çok azdır bu tür
evlilikler. Genellikle evliliklerde cicim ayları geçince hesap kitap ayları
başlar ve eşler zamanla kendilerini ispat yoluna giderler. Kimin güçlü veya
zayıf olduğunu ortaya dökmeye başlarlar. Bazılarında fiziksel, bazılarında
ekonomik vb. durumlarla bir şekilde kendilerini gösterme eğilimindedirler.
İşte zurna
da burada zırt demeye başlamaktadır. Gelecek süreçlerde o iki göz, ne gözü
olursa olsun ister kalp gözü, ister gönül gözü isterse kafasındaki göz, artık
farklı şeyler görmeye başlarlar ve her biri kendisine çalışmaya eğilim duyar,
karşıya bir katkısından çok karşısının zayıflıklarını, eksikliklerini,
hatalarını görüp yüzüne pat diye vurmaya can atarlar. Bir tür savaştır aslında
bu durum. Her iki taraf da birbirine açıkça ifade edemeseler de işin gerçeği
budur her ikisi de bilir az veya çok.
Ne kadar sürer bu savaş dersiniz?
Fazla uzun sürmez aslında daha savaşın başladığı zamanlarda tarafların birisi
açığa çıkar ancak asıl olan diğer tarafın sipere çekilmiş olmasıdır. Fırsat
kollar ve her bulduğu fırsatta kurşunlarını yağdırır diğerinin üzerine. Yara
alır almasına ancak ölümcül yara değildir çoğunlukla. Sıra o ana da gelecektir
zamanla çünkü siperdeki kişi artık düşmanı yaralamaktan haz almaya başlamıştır
ve eğlenceli olmaktadır kendisi için.
Şimdi her iki gözün de yapması
gereken şey kendilerini korumaya çalışmaktır diğer gözden. Ne kadar az görünür
olursa o kadar yaşamsaldır durumları. Bunun anlamıysa aileyi –evliliği-
korumaya çalışmaktır. Zıtlıkların ahenginin bir başka görünümü de bu durumdur
yani evlilikler dünyasıdır. Peki, kurtarılabilir mi? Bilmem, herkese göre
farklı cevabı olabilir ve gerçek yaşam da bunu açıkça gösteriyor. Belki bir
şekilde kurtarılabilir bütün gözlerini –kalp, gönül ve kafanın önündeki iki
gözü- kör etmek lazımdır her halde. Yoksa birinde olmasa bir başkasında mutlaka
göreceklerdir ve isyan edeceklerdir mutlaka. Kör edildiklerinde de yaşamsal
anlamda ciddi kuşkular uyanır. Ölü mü yoksa yaşayan canlı bir varlık mı olduğu
hakkında tereddütler oluşmaması mümkün değildir her halde.
Öyle değil mi iki gözüm?
16.04.19-Halil Gönül
Görsel: Google Görseller
Günümüz evlilikleri 1 gözlü değil maalesef...
YanıtlaSilGeçen adliyede idim...Anlaşmalı boşanan o kadar çift gördüm ki....Sıra var resmen...Kol kola geliyorlar boşanmaya...Maalesef günümüz evliliklerinde ne göz kalmış ne kalp..
En önemlisi vicdan ahlak kalmamış bunu net görmeye başladık.
Metin başındaki resi o kadar değerli ki öyle güzel resim seçmişsiniz sanki hayatın özeti gibi...
Saygılar editör
ne yazık ki değer yargıları çok değişti son yirmi yıldır. gelecek günler daha da fazla kötü şeyler getirecek bu cahil, yoksul topluma.
YanıtlaSilEvet, özellikle seçmeye çalıştım. saygılarımla, hoşça kalın.