Evrim ve Baston
Gecenin geç
vaktinde bir şeyler okurken birden düşünmeye başladığım inşaat mühendisliği ve
şekiller –dikdörtgen, kare, silindir, daire vb.- konusu oldukça aklımı
karıştırdı edebiyat da eklenince içlerine.
Şimdi sizler
okurken “ne ilgisi var edebiyat ve şekillerin? Diye soracaksınız biliyorum.
Çünkü ben de sordum aynı soruyu. Var hem de bal gibi varmış, düşündükçe ayırt
etmeye başladım ben de.
Öncelikle
“edebiyat” ile ne anlatmaya çalıştığımı açıklamam gerek çünkü bilinen
anlamların yanında ilave olarak bakış açısı, yazmak, yazım şekli, yazma
düşüncesi, kültür, yanlılık, uzlaşmacılık gibi anlamlar da yükledim ben.
Eğitim
–örgün, yaygın, gelenek, görenek- insanı şekillendiriyor tüm yaşam boyunca.
Daha ana karnındayken başlıyor aslında eğitim. Kavga, gürültülü bir ortamda
hamilelik geçiren ananın doğurduğu bebekle tersi bir durumda bulunan ananın
doğurduğu bebekler aynı olmayacakları biliniyor. Biri daha hırçın ve huysuz
olurken diğeri daha sakin bir yapıda olduklarını okuduğumu hatırlıyorum. Yıllar
öncesi bilgisi olduğundan kaynak ismi yazamıyorum şu anda.
Sözü daha
fazla uzatmadan şu köşeli ve köşesiz şekillere geleyim artık. İnşaat
mühendisliği genellikle köşeli bir eğitimdir, her şey köşelidir genellikle.
Döşemeler, kolonlar, kirişler, kısaca betonarme imalatı kolaydır belki de o
nedenle köşeli şekiller seçilir. Örneğin bazı binalarda estetik bakımdan
dairesel kolonlar kullanılmıştır.
Böyle köşeli
bir mesleki eğitimden ve yaşamından sonra hemen hemen her şey köşeli görünüyor
insanın gözüne. Ya öyle ya da böyle. Başka üçüncü bir seçenek yok sanki.
Matematik böyle diyor çünkü. Rakamların söylediğinin başka seçeneği var mı
sanki?
Dünyaya
böyle köşeli bakınca elbette diğer şekiller –daire, silindir, elips vb.- sanki
yokmuşçasına gözden ıraklaşıyor. Ancak yaşamın hiç de köşeli olmadığı, tam
tersine köşelerin yuvarlatılmış, daha yumuşak ve kolaylıkla kenarlardan
birbirine atlanılıp bağlantı kurulduğu bir durum söz konusudur.
Bu durumu en
açık gösteren bastonlardır belki de veya bana öyle geliyor. Eğer baston
silindirik bir yapıda –yuvarlak- olmasaydı bastonu kullanan yaşlının eli
acıyacaktı. Neden? Çünkü bastonu kavrayıp adım atmaya çalışırken aktardığı
yükün etkisiyle aktarılan yük bastonun tutulan yüzeyine eşit şekilde
dağılmayarak köşelerin bağlandığı kenarlarda daha fazla hissedilecek ve
dolayısıyla avuç içinde kavramaktan dolayı acı hissedilmesine yol açacaktır.
Ayrıca kenarın keskinliği de elin damarlarındaki kan dolaşımına baskı
yapmasından dolayı kanın rahatlıkla geçişini engelleyecektir. Dolayısıyla elde
uyuşmaya yol açacaktır. Belki de bastonu ilk yapan bunları düşünmemiştir, belki
de zamanla yuvarlatılmıştır, araştırmadım hiç ama büyük ihtimalle baston da
evrim geçirerek son halini almıştır. Evrimden kurtuluş yok.
Toplum ve Köşe
Yetişme tarzımız bizi
şekillendiriyor, köşeli veya köşesiz oluyoruz düşünce açısından. Eğer
sınırlayıcı bir ortamda yetişmişsek köşelerimiz daha fazla oluyor demektir.
Çünkü her engel yön değiştirmemiz demektir. Ya da engeli yıkıp geçmek vardır.
Ancak yetişme tarzına göre engeli kabulleniriz. Çok az insan bilinçli veya
bilinçsiz edindiği bilgi dağarcığıyla farklı düşünmeyi seçer ve engeli aşmayı o
zaman düşünür. Aşmak bazen oldukça uzun bir çaba ister.
Toplumların
yapısı da bireylerden çok farklı değildir. Bir toplumda ne kadar engelleri
açmayı isteyen insan sayısı varsa o kadar kolay veya zor olur başka bir duruma
geçiş. Bazen de çok kolaydır dairesel bir yapıda ise. Bu durumda döner durur
dairesel olarak. Kör bir döngüdür bu dönüş çünkü başka yere çıkmaz. Dairenin
noktaları boyunca dönüş esnasında kenar olmadığı için farkına varamaz
geçişlerin. Ancak başka bir şekle atlamak gerekir veya daireyi büyütmek veya
küçültmek gerekir.
Edebiyat da
üretim şeklidir. Düşünceler serpiştirilir her yanına. Serpiştirilen düşünceler
köşeli veya daireseldir. Karmakarışıktırlar edebiyat –yazın- alanında. Şeklin
kısmen netleşmesi bir yol gösterir mutlaka bazen bu yollar çıkmaza doğru
yöneltir insanı tıpkı kör döngü gibi.
Kör döngüye
giren toplumlar başını kaldırıp bakamaz etrafına her zaman ya tepeye ya da
ayaklarının dibine bakarak devam ederler yollarına. Toplumların yaşamında
keskin kenarlar daima yumuşatılarak tıpkı baston gibi, yük daha kolay
aktarılabilir ve taşınabilir. Dolayısıyla geçişler daha da kolaylaşır. Toplum
yaşamında iki kere iki dörttür tarzı yaklaşımlar her zaman köşeli şekilleri
andırırlar. Dolayısıyla başka seçenek olmadığı fikri kanıksanır ve kabul
edilir. Bu nedenle de farklı seçenekler düşünme çabasına girilmez. Tek
yapılması gereken köşeye varırken hareketin hızı düşürülür ve diğer kenara
geçerken daha yavaş hareket edilir.
Kültür
içindeki köşeler, dini düşünceler, inançlar, gelenekten, görenekten gelen değer
yargılarıdır. Yüzyılların getirip önümüze koyduklarıdır hepsi de. Eğer geçişin
hızlandırılabilmesi diğer bir deyişle hızlı geçebilmek için diğer bir kenara,
bu köşeler kısmen yuvarlatılarak yumuşatılması gereklidir. Aksi durumlarda
yaşlandığımızda elimizdeki köşeli bastonu kullanırken ya avuç içimizdeki kan
dolaşımı yavaşlayacak köşeli kenar engeliyle ya da acı hissedeceğiz.
Dolayısıyla elimizdeki bastonu kullanmak bize kolaylık yerine acı verip
duracaktır.
07.01.19-Halil Gönül
Evet dediğiniz gibi eğitim ya d şekillenme daha anne karnın dan başlıyor.Yazınız güzel ve akıcı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim, HürPost.
Sil