SAYFALAR

Perşembe, Ocak 09, 2020

Fadik, dünür gelenlere ne yaptı?

           
ata yadigarı çizmeler
Fadıl ile Fadik

Fadıl kahveden çıkmış evlerinin yolunu tutmuş, kaba ıslıkla tempolu yürüyordu kimseye aldırış etmeden. Evi biraz uzakta, köyün dışında. Anasıyla birlikte yaşayıp giderler. İstediği kızı alamayınca küstü insanlara. Sanki köyde tek başına yaşıyormuş gibi davranıyor. Ne bir kimseye selam veriyor ne de bir kimseden selam alıyor. Selam alıp vermediği için de Allahsıza çıkardılar adını. Hiç şikayeti yok durumundan. Kim ne derse desin kendi bildiğini okumaya devam ediyor.

            Fadıl güçlü kuvvetli, askerliğini de komando olarak yaptı. Taşı sıksa suyu çıkarır cinslerden. Epeyce kız var aslında beğenen ama Fadıl burnundan kıl aldırmıyor işte illaki Fadik olacak onun için. Fadik’ten başkası olmaz deyip kestirdi anasının tekliflerini. Fadik de evlenmedi. Kapıda kaldıya çıkacak adı böyle giderse. Şunun şurasında bir yaz daha geçerse kimse dönüp bakmaz yüzüne bu köyden. Ya dullar ya da ihtiyarlar, çocuklular sahip çıkar artık.
            İki mi oldu yoksa üç mü, dünür geldiler Fadik’e ikisi başka köydendi. Savuşturması kolay oldu onları. Anasının ısrarıyla kabul etmişti gelmelerini. Yoksa babası evlatlıktan çıkaracak anasını da boşayacakmış. Öyle tehdit etmiş de anası korkmuş. Bu yaştan sonra nere giderim ben, ne ana var ne baba ne de başı sokacak bir dam var diye ağlamaya başlar Fadiğin ayakları dibinde. Fadik dayanamaz anasının ağlamasına ve kabul eder dünürcü gelmelerini.
            Geldikleri gibi de giderler zaten başlarına gelenlerden sonra. Herkes çeriye girince Fadiğin küçüğü Mıstafa abasının dediği gibi kuyruk yağını gelenlerin ayakkabılarının altlarına ve yanlarına sürer. Küçük parçalar halinde çevreye de atar gelişi güzel. Köpekler toplanırlar evin önüne ve bahçeye girmeye çalışırlar hırlayıp gürleyerek. Çit alçaktır. Birkaç azılı köpek dalar bahçeden içeriye ve kuyruk yağı kokusu olan ayakkabıları aldıkları gibi kaçarlar. Beş on köpek ne varsa götürür kapının önünde.
            İçeride herkes birbirine bakmaya başlar merakla. Olağan değildir bu köpeklerin toplanması. Babası Mıstığa dönerek “Mıstık, bi bak şunlara da kov gitsinler. Akşam akşam bir iş çıkarmasınlar.  “Tamam baba, hemen hallederim meraklanmayın siz” diyerek acele ederek kalkar yerinden kapıya doğru telaşla yürür.
            “Hoooşt hoşt” diye bağırır içeriden duyulacak şekilde. Birkaç kez de tekrarlar, kızarak bir şeyler söyler köpeklere. Aslında birkaç uyuz köpekten başka kalmamıştır ortalıkta. Onlarda sokaktalardır korkularından yanaşamamışlardır ama yağ kokusunu almış oldukları için bir umutla ortalıkta dolanmaktadırlar.
            Mıstık sakin görünerek babasının yanına gelip kulağına bir şeyler fısıldar ve birlikte kapıya yönelirler. Babasının suratı renk değiştirir ama belli etmemek için zoraki gülümser misafirlere karşı.
            Tam da kapının önüne çıkarlar ki iri kıyım üç, dört köpek harada gürede gürültüyle kavgaya tutuşurlar. İçeridekiler de telaşlanırlar köpekler saldırdı diye düşünerek. Köpeklerin sesi sanki kapının önünde gibidir. Köpekler bir çift çizmenin başında boğuşmaktadırlar. Her biri yakalamaya çalışarak bir parça koparınca bir diğeri aynı şeyi yapmaya çalışıyordu.
            Telaşla dışarıya çıkan ahali durumu görürler. Ay gündüz gibi aydınlatmaktadır sokağı ve bahçeyi. Evin kapı lambası köreziktir Ay lambasının yanında. Fadik de çıkar anasıyla arkadan. Gülmemek için kendini zor tutar. Bu kadarını kendisi de beklememiştir. Mıstık da köpekler de işlerini ustalıkla yapmışlardır.
            Dışarıya çıkan ahali ayakkabıların ortalıkta olmadığını görürler ama ayak altında durmasınlar diye saygılarından ev sahibinin bir yere kaldırdığını düşünürler ilk anda. Geçerler içeriye sakince ama bir ufaklığın sesi duyulur “buba buba senin ata mirası cizmelerini koparıyor köpekler.”
            Yıldırım düşmüşe döner ortalık. Bağıran erkek çocuk dünür gelenlerin en küçük oğlandır. Tekne kazıntısı, kıymetlileridir. Çocuk koşturarak bahçeden dışarıya koşmaya başlar. Fadik’in babası arkasından koşar çocuğun. Derken diğerleri gelmeye başlar. Şenlik yerine döner evin önü. Gürültüyü, sesi duyan mahalle damlamaya başlamıştır zaten. Böyle eğlence az bulunur türdendir. Sokaktan gelenler birer parça ayakkabı getirirler bulduklarını. Anlarlar kalabalık köpek sürüsünü görünce. Ne de olsa deneyimlidir köylü. Bir tanesi paramparça olmuş çizmenin tekini uzaktan fırlatır bahçeye doğru. “Pat” diye sesi çıkar. Herkesin gözü dikilir çizme tekine. Faydasızdır artık. Olanları kaza olarak değerlendirmek en akıllıcasıdır ama misafire sahip çıkamamak oldukça  ayıp kaçar. Misafirin zararı telafi edilmelidir diye düşünür ev sahibi. İki aile reisi konuşurlar kendi aralarında ama dünürcüler kırılmışlardır yeterince ve bir an önce ayrılmayı isterler. Vazgeçerler kız istemekten.
            Ev sahibi tarafı misafirlere kendi ayakkabılarından ayarlarlar ve yolcu ederler misafirleri. Bu arada herkesin yeni ayakkabıları gitmiştir. Eski ayakkabılara talim edeceklerdir bu bayramda. Günlerce düşünürler ama bir şey anlayamazlar doğru dürüst. Sıra Mıstığa verilen söze gelir.
            Mıstık ablasına yardım ederken kendisine yardım için söz alır. Beğendiği bir kız vardır ama kız yüz vermez kendisine. Aralarını bulmasını ister ablasından yardım olarak. Ablasından sonra kendisine gelecektir evlenme sırası. Ama ablasının evleneceği de yok böyle giderse. Kapıda kaldı gibi bir şey. Baktı olmadı kaçırır kızı. Kararlı.

             Fadik kararını vermiştir bu arada. Fadıl’ı kaçıracaktır yani Fadıl’ı faka bastıracaktır kavuşabilmek için. Kardeşi Mıstık’la işbirliği yaparak plan yaparlar.
            İki yıla yaklaşıyor Fadıl’la görüşmeyeli. Bir yolunu bulup görüşmesi gerekiyor ama nasıl olacağı hakkında henüz bir fikir bulamadı Fadik. Çareyi Mıstıkta buldu. Haber göndermeye karar verir kaçırsın diye. Ancak Fadıl’dan beklediği bir şey değildir kaçırmak. Olsun yine de denemeye karar verir eski günlerin hatırına.
            Haberi götürdü Mıstık. Durumu anlamakta zorlanan Fadıl, bir süre sonra başka bir planı olduğunu söyleyerek Fadik’le görüşmek istediğini söyledi. Gün, yer ve saatini yazıp verdi Mıstık’ın eline.
                 
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.