Dünyanın Yeşil Tarihi-Çevre ve Büyük Uygarlıkların Çöküşü
Çeviri: Ayşe Başcı
Pdf s.18- Ada halkı büyük zorluklara karşın yüzyıllar boyunca çalışarak, kendi türündeki bölgeler arasında dünyanın en gelişmiş toplumlarından birini özenle kurmuştu. Yalnızca hayatta kalmalarını değil, aynı zamanda gelişmelerini de sağlayan ayrıntılı bir toplumsal ve dinsel gelenekler sistemi çerçevesinde, bin yıl boyunca kendi yaşam tarzlarını korumuşlardı.
Bu
uygarlık birçok açıdan insan zekâsının zaferini ve zorlu çevre koşulları
karşısındaki tartışmasız üstünlüğünü gösteriyordu. Ama sonuçta, artan nüfusun
ve ada halkının kültürel hırslarının, ellerindeki kaynaklardan çok daha güçlü
olduğu anlaşıldı. Bu baskılar nedeniyle çevre bozulunca, toplum da çabucak
yıkıldı ve halk barbar olarak tanımlanabilecek bir topluluk haline geldi.
Dünyanın
öteki bölgelerinden neredeyse tamamen kopmuş olduklarını bilen Paskalya Adası halkı, varlıklarının bu küçük
adadaki sınırlı kaynaklara bağlı olduğunu anlamış olmalıydı. Sonuçta ada, her
yerini bir gün içinde dolaşıp ormanlara neler olduğunu kendi gözleriyle
görebilecekleri kadar küçüktü. Yine de çevreyle aralarında doğru bir denge
kurabilmelerini sağlayacak bir sistem oluşturamadılar. Bunun yerine, sonunda
hiçbir şey kalmayıncaya dek, bütün önemli kaynakları düzenli biçimde
tükettiler. Hatta adadaki kaynakların kısıtlılığının apaçık ortaya çıkmasıyla,
saygınlıklarını ve toplumsal konumlarını korumak için gittikçe daha çok sayıda
heykel yapıp adanın öteki tarafına götüren klanlar arasındaki kereste rekabeti
de artmış olsa gerek. Taşocağının yakınında tamamlanmamış birçok heykel
bulunması, adada ne kadar ağaç kaldığının hiç düşünülmediğini akla getiriyor.
Görsel: H.G.
Güzel bir kitaba benziyor, teşekkürler. 🙏
YanıtlaSilEmre Bozkuş, evet, bir ülkede kaynakların doğru kullanılmamasından dolayı neler yaşanabileceğinin göstergesi. :)
Sil