Doğru ve yanlış
Dikkati vermekte zorlandığım zaman
zıtlıklar düşünürüm. Daha doğrusu düşünmeye çalışırım dikkatimi toplayabilmek
için. Doğru ve yanlış gibi.
Kankadırlar doğru ve yanlış. Daima birlikte dolaşırlar. İkisi de erkektir hem de s.. kadar. Nal derler mıh demezler. İnat mı inattırlar da. Burunlarından kıl aldırmazlar kimselere ama kendileri yolarlar burunlarındaki kılları. Bu yüzden sık sık nezle, grip olurlar ya da boğazlarını üşütürler giren havayı ısıtacak kıl kalmadığından burun deliklerinde.
Doğru nedir? Yanlış nedir? Doğru
yanlışı yanlış da doğru kelimesi doğuruyor. Biri olmasa öbürü de olmayacak.
İnsanlar kendilerine göre sınıflama yapabilmek için doğru ve yanlış
kelimelerini geliştirmişler ve değer yargısı olarak kullanmışlar. Kullanmaya da
devam ediyorlar.
Sözlü tanımlarını yazmayacağım
buraya merak eden kendisi bakabilir. En özellikle değer yargısı olarak
kullanılan doğru ve eğriden bahsedeceğim.
Bence doğru diye bir şey yoktur.
Çünkü dünkü doğrular –doğru denilen, doğru olduğuna inanılan- bilgiler ve
inançlar bu gün yanlış diye biliniyor. Dünkü yanlış denilenlerden bazıları da
bu gün doğru diye biliniyor. Örneğin tereyağı, zararlı denildi kalp için,
damarları ya bağlatıyor denildi ve hayvansal yağlardan uzaklaştırıldı insanlar
beslenmede. Yumurta, tavuk yumurtası da aynı şekilde. Günde birden fazla
yenilmemelidir türünde tavsiyeler verildi bilenler tarafından.
Yumurta ve tereyağı temel besin
kaynaklarından insanların. Tereyağına ulaşabilmek kolay değil şu zamanda.
Zeytinyağına da. Bunların yerine daha ucuz olan sentetik yağlar piyasaya
sürülüp tüketimi teşvik edilir oldu.
Geçmişlerde “dünya dönüyor” diyen
adamı cezalandırdı insanoğlu. Ya sonra ne oldu “vay anasına doğruymuş” oldu.
Peki, cezalanan cezalandığıyla kaldı. İnsan nereden buluyor cezalandırma
hakkını kendinde? Yanlış ifade ettim,
insan değil güçlü insanlar demek daha doğru. Çünkü cezalandıran kendisi adına
ceza vermiyor. Kral adına ceza veriyor. Kral nereden buluyor o gücü? Kral da
tanrıdan alıyor gücünü, tanrıyı temsil ediyor yeryüzünde.
Karar vericiler kendi adına değil de
başkaları adına kararlar aldıkları için vicdan azabı çekmezler aldıkları
kararların yanlışlığından. Çünkü iş olarak yaparlar karar verme işini. Aksi
halde vicdani olarak karar verseler ölüm kararı verilmesi için yeterli değildir
farklı düşünmek, farklı şeyler söylemek. Bir kişi düşünebilmişse gelecekte
yüzlerce, binlerce, milyonlarca kişi düşünebilecek demektir. O zaman doğru ve
yanlış nedir? Kime göre doğru kime göre yanlıştır. Ararlarda etkili olan nedir?
Doğru ve yanlış sözlüklerden çıksın
bence. Doğru yerine “hımmmm” yanlış yerine “hoooooooo” olsun. Böylece de yanlış
olduğunu düşündüğü şeyleri ifade eden ve yapanları cezlandıran bir ifade
kullanılmış olur “hoooooo” demekle. doğru olduğuna inanmayanlar için de
kinlerini kibarca kusmalarını sağlayan “hımmmmm” ifadesiyle tepeden
bakabilirler. 25.01.21
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.