SAYFALAR

Cumartesi, Ocak 30, 2021

En kötüsü ne biliyor musun?

en_kotusu

En kötüsü ne?

            “En kötüsü ne biliyor musun?” dedi yaşlı adam suratını buruşturarak, karşısında oturan delikanlıya. Delikanlı dediysem de kırklı yaşlarda vardı. Etraflarında oturanlar altmışın üzerinde olduğu için delikanlı gibi duruyor aralarında.

            “Bilmiyom baba, nedir?” dedi delikanlı ayıp olmasın diye cevap vermiş oldu böylece. Başka birisi öne eğildi “duydun mu hacı duydun mu?” diye bağırdı soruyu soran yaşlı adamın kulağının dibinde. Sesini kendi zor duyuyordu sanki.

            Duymamış gibi istifini bozmadan yüzleri süzmeye devam etti yaşlı adam. Kendisine yakın oturan uzun sakallı, kalın gözlüklü biri zorlanarak yaklaştı yanına, bastonuna abanıp kulağına eğildi, bağırabildiği kadar bağırarak “duymadın mı hacı duymadın mı adamın dediğini?” dedi. Yanından geçen garsonun ayağı takılınca bastona, kucağına yıkıldı yaşlı adamın.

            Telaşlananlar adamı kaldırmaya çalıştılar yaşlı adamın kucağından, bazıları da gülüyordu ayaklarının havada yüzmesine, kafasının da yaşlı adamın bacakları arasına dalmasına. Kurtardılar sakallıyı, bastonunu da eline tutuşturdular.  Utana sıkıla oturdu yerine.

            Yaşlı adam kucağına düşen adamın doğrulmasına yardım etmeye çalıştı ama birkaç kişi birlikte uğraştığı için gerek kalmadı. Sadece geriye yaslanmak kaldı kendisine. Çünkü birinin dirseği veya parmakları gözünü çıkarabilirdi. Hafifçe gülümseme belirdi dudaklarında.

            Hareketliydi bu gün kahvenin önü. Pazar olmasındandı belki de. Pazarları dışarıdan gelenler de fazla olur Pazar için. Genç yaşlı herkes tanıdıktır sanki burada. Birbirlerine laf atarlar şakalaşırlar. Bazıları dost olur gider bazıları şakalara katlanamaz kavga eder gider.

            Delikanlı ayağa kalktı, yaşlı adamın yanına vardı, “baba ben tost söylüyorum sen de ister misin?” dedi normal ses tonuyla. Başını iki yana salladı hayır anlamında. Ağzını işarat etti bir eliyle de. Dişlerini gösteriyordu, olmayan dişlerini.

            Duyuşu normaldi anlaşılan. Çünkü delikanlının söyleyişi normal ses tonuydu. Diğerlerinin işgüzarlığından dolayı duymazlıktan gelmişti anlaşılan. Delikanlı da dikkatini telefonuna vermişti o an, cevaplayamamıştı. Cevaplamaya fırsatı olduğunda da başkalarından fırsat bulamamıştı.

Tost geldi. Ayran da geldi iki tane. Birini yaşlı adamın önüne koydu garson delikanlının işaretiyle. Ezan okunmaya başladı. Herkes dağıldı camiye doğru gidenler oldu.  Tostun yumuşak kısmından kopardı bir parça yaşlı adama uzattı. Delikanlının hatırını kırmamak için kendisine uzanan tost parçasından az bir kısmını kopararak ağzına götürdü. Ağzının içinde bir o yana bir bu yana dolandırdı tost parçasını.

“işte bu evlat, işte bu en kötüsü” dedi belli belirsiz. Gözleri doldu. Gözlerinin dolmasını anlayamadı delikanlı. Bakmaya devam etti yaşlı adamın yüzüne. Sanki acı çekiyor gibiydi. “hayrola baba rahatsız mısın?”

Elini sallayarak rahatsızlığının olmadığını anlatmaya çalışırken yutkunmaya çalışıyordu. Birkaç defa denedi yutkunmayı. Ağzına koyduğu tost parçasını yutmaya çalışırken takılmıştı. Nefes borusuna kaçmış meğer. Boğulurcasına öksürmeye başladı. Nefes alamıyordu. Sırtına vurdu delikanlı. Çözüldü mesele ama gözlerinden yaşlar geliyordu. 29.01.2021

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.