Bir Oğlun Oldu
"Müdür Bey"
“Bir anda ne
olduğunu anlayamadan “Ne oğlu abi, hayrola?” diyebildim.
“Kesin
hesapların onaylanmamış, hata varmış” dedi.
“Tamam” dedim
ayağa kalktım birden. Dosyanın içinden birkaç çizgisiz kâğıtla masanın
üzerindeki kurşun kalemi aldım, yürüdüm kapıya doğru. “Dur, nereye gidiyorsun?
Dosya müdür beyin önünde.” Dedi Deniz Abi.
“Tamam, ben de
oraya giderim, neresi yanlışmış öğrenir düzeltirim hemen.” Diyerek devam ettim
salla pati halimle yürümeye.
“Ben de
geliyorum seninle” dedi ve kalkıp arkamdan yetişmeye çalıştı Deniz Abi. Müdür
Bey’in odası açıktı ve birden daldım odasına, arkamdan da Deniz Abi’nin
geldiğini gördüm. Tam karşısına geçip kendimi tanıttım “Yanlışlığı öğrenmeye
geldim efendim” dedim gözlerine bakarak.
Şaşkın durumda
olan Müdür Bey: “Buyurun oturun” diyerek yer gösterdi bize. Deniz abi oturdu
yandaki koltuğa ve ben ayakta yanlışlığın ne olduğunu görmek istiyordum. Müdür
Bey yüzüme bakınca ciddi olduğumu anlamış olmalı ki -toyluğumu da anlamış
olmalı elbette- masasının yanındaki dosyayı önüne çekerek açtı ilgili sayfayı
“İşte burası, bu kalemi tek kalem olarak yapmışsın, halbuki iki kalem olacak,
birisi eksik kalemin” dedi işaret parmağıyla kırmızı işaretlenmiş satırı
göstererek.
Anlamıştım
durumu o anda ve içime su serpildi. Hemen elimdeki kâğıtları masanın üzerine
koyarak hesap yapmaya başladım ve devam ederken “Doğru mu yani?” dediğini
duydum Müdür Bey’in; başını kaldırmış bana bakıyordu anlam veremediğim bir
suratla.
“Doğru
efendim, ben o kalemleri tek kaleme indirgedim.
Diğer dosyalarda da incelemiştim durumu ama gereksiz gördüğüm için bu
şekilde yaptım. İki kalemde yapıldığı zaman tekrar yapılmış oluyor yalnızca…”
bir taraftan konuşuyor bir taraftan da yazmaya devam ediyordum.
Hesap |
Sayfanın bir
yüzü bitti, arka yüzünü çevirirken “Doğru diyorsun yani, eminsin?” dediğini
duyunca tekrar “Evet efendim doğru” diyerek hesaba devam ettim. “Tamam tamam,
inandım, onaylıyorum” dediğini duyar gibi olmama rağmen devam ediyordum
yazmaya. Diğer kâğıdı çekerken elimi tuttu Müdür Bey.
“Tamam, tamam
evladım, anlattın, anladım bende ve sana güvendim. Onaylandı hesapların.” Dedi.
O anda nefesimin kesilmekte olduğunu hissettim ve derin bir nefes almak için
doğrulduğumda Müdür Bey’in ve Deniz Abi’nin suratlarında yayılmış bir gülücük
gördüm. Aynı anda da sağ elimde dolanık siyah teşbihi fark edince utandım, bu
sefer şaşkınlık sırası bendeydi.
Yaka paça açık
palyaço gibi hissettim kendimi. Elde tespih, kravat gevşemiş, gömleğin yakası
açık, ceketin düğmesi açık. Utandığım
her halimden belli olduğu kesindi. Aniden bir ter bastırdı beni utancımdan.
“Özür dilerim” diyebildim zorla kekeleyerek.”
Toparlanmaya çalıştım. Tespihi çıkarıp parmağımdan, cebime koydum. Kravatı
sıktım.
“Önemli değil
evladım, şimdi otur bir kahve söyleyeyim size, cesaretin hoşuma gitti, gerisini
boş verin. Ben öyle şeylerle ilgilenmem. Gözümü açmamı sağlamış oldun.
Şikayetler geliyordu zaman zaman ama fazla üzerinde durmamıştım. Çünkü kimse de
çıkmamıştı karşıma, ta ki sen çıkıncaya kadar.”
“Fazla günüm
kalmamıştı efendim, yarın günüm bitiyor ve bu görevi daha fazla uzatmak
istemiyorum. Biraz izin kullanıp bölgeye dönmeyi planlıyorum. Orada da bekleyen
işlerim var. Acele etmemin ve heyecanlanmamın nedeni bu” diyerek aslında özür
belirtmiş oluyordum.
Kahveleri
hemen bitirdik, daha fazla zamanını çalmanın doğru olmadığını düşünerek izin
istedik Müdür Bey’den. “Tamam, yarın onay raporlarını Deniz Bey’e gönderirim,
senin beklemene gerek yok” dedi ve elini uzattı tokalaşmak için.
Tespih |
Odaya geldik
ama gelin bir de bana sorun. Sanki ışık yılı uzaklıktan gelmiştim oraya; bitkin
ve halsizdim. “Sen benden de asi çıktın yahu Halil, istikbalin pek parlak değil
senin” dedi gülerek. Çok rahatlamış bir hali vardı. Olanları tamamen anlattı
herkesin merakını gidermek için. Bense o anlatırken hala yerime alışmaya çalışıyordum
ve onun söyledikleri su hışırtısı gibi uğulduyordu kulaklarımda.
Öğle
yemeğinden önce onaylar geldi, üçü de onaylanmıştı.
Yemeğe
geçtiğimizde üzerimdeki gözlerden çok rahatsız oldum. Herkes cellatmışım gibi
bakıyordu sanki bana. Neler olup bittiği hakkında bir fikrim de olmadığı için
anlamlandıramadım bakışları. Odaya geldiğimde sordum Deniz Abi’ye. “Bir şey mi
oldu bugün” diye.
“Daha ne
olacak, çok insanın canını yakmıştı, görevden alınmış yalaka.” Dedi. Gene
anlamamıştım durumu. Dosyaları inceleyen kişinin görevinden alındığını anlayana
kadar mesai bitmişti.
müdür bey çok anlayışlı birimiş,size teselli veriyor..:)) böle insanlar olmasa bu hayat çekilmez galiba....umarım bu anılarınızı birgün eserleştirebilirsiniz..elinize sağlık..
YanıtlaSilYazar Yildirim,
Silevet, çok iyi birisiydi. ben de yaşanan olayda takdir etmiştim.
Haklısınız elbette, daha da kolay oluyor çalışma şartları. Zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor ister istemez.
Temenniniz için teşekkür ederim, ileride düşünebilirim. Biraz daha zaman geçsin istiyorum çünkü çok şey öğreniyorum yazdıkça ve eski yazılarımı okudukça çok ilkel kalıyorlar olduğunu görüyorum. bu nedenle acele etmek istemiyorum şimdilik. :)
Beğenmeniz bana cesaret verdi, teşekkür ederim ayrıca. :)
Merhabalar Halil hocam..
YanıtlaSilBlog hayatında yenir bir kişiyim diyebilirim.
Sizin bloguda yeni tanışmış bulunmaktayım. Yazılarınıza genel itibariyle bir göz atmış bulunmaktayım.. Yazılarınızı gayet akıcı bulduğumu söyleyebilirim.
Merhaba Murat CENK,
SilTeşekkür ederim. Hoş geldiniz. :)
Cesaretli insanları her zaman takdir etmişimdir. Cesaretiniz olayı çözmüş.
YanıtlaSilcem kazan,
Silteşekkür ederim. Aslına bakılırsa cahilane bir cesaretmiş benimkisi. Bazen işler yolunda gidebiliyor işte. :)